Bir haftada Millet olarak 10 Kasım'ı, Ümmet olarak 10 Muharrem'in yasını yaşadık. 10 Muharrem ki; Allah'ın en sevdiği insan olan Peygamber efendimizin (SAV) en sevdiklerinden olanların Kerbelâ'da Şehit edildiği, tüm Müslümanlar için acı dolu bir gündür. Olmaz olası iktidar hırsı gözleri kör edince maalesef böylesine acılar yaşanmakta, sadece yaşanmakla kalmayıp beraberinde yüz yıllar boyu sürecek, Müslümanlar arasında Şiilik Sünnilik adıyla bir birini öldürecek derecede ayrışmaya sebep olan bir fitneyi de beraberinde getirip yaşatmaktadır.
Kırklareli olarak bir yandan ölüm yıl dönümünde Atatürk'ü anarken bir yandan kurtuluş günümüzü kutladık. Kurtuluş Bayramımız tüm halkımıza kutlu olsun, Allah ebediyen ne ilimize ne ülkemize işgal acısı yaşatmasın. Cumhuriyetimizin kurucusuna da rahmet eylesin O nu da derin bir saygı ile anıyoruz. Biz Fenerbahçeliler için derbi galibiyetiyle 10 Kasım'ın bir başka anlamı oldu ama, Fenerbahçeli olarak hiç bir maç sonucu beni bu maç öncesi ve sonrası görüntüler kadar sevindirmemiştir, güzel görüntülere hasret kalmışız be, demek ki isteyince oluyor, (sahi insan hiç evlâdının üzüldüğü bir şeye sevinir mi? Garip ama oğlu Galatasaraylı olan bir baba sevinir işte, haa ben onun adını bile Fenerlilerden koymuştum o döndü) şaka bir yana gerçekten baba oğlu bile karşı karşıya getirebilen durumlara gelmiştik, emeği geçen herkese sonsuz şükran borçluyuz, darısı siyasetçilerimizin başına demek isterim de, siyaset dünyası seçim atmosferine de girince pek durulacağa benzemiyor.
Ne yazık ki ölüm yıl dönümünde Atatürk üzerinden bana göre kısır tartışmalar devam ediyor. Her ölümlü gibi O da sevabıyla günahıyla yaşayıp gitti bu dünyadan, ebedi istiratgâhında huzur içinde yatması gerekirken bu tartışmalarla sanki her gün huzursuz ediliyor gibi. O ki yıkılma sürecinde olan bir imparatorluğun son dönemlerini gören gözlemleyen, bir çok önemli askeri ve siyasi hareketlerin içersinde olan, imparatorluğun bir mensubu olarak, yıkılan imparatorluğun enkazından adeta Zümrüd-ü Anka misali bir Cumhuriyet kurmuş, dünya tarihine geçmiş bir lider iken; O'nun ''Beni görmek demek illâ ki yüzümü görmek demek değildir...'' sözünün aksine, nasıl ki Kerbelâ tüm Müslümanlar için aynı şeyi ifade ederken sanki sadece belli bir kesimi ilgilendirir gibi O'nun sevgisi de yakaya takılan bir rozet, duvara asılan bir poster seviyesine kadar indirilmiş, biri o yandan biri bu yandan çekiştirilip duruluyor. Hele bir de biraz dinden bahsederseniz O'ndan söz etmeye hakkınız olmaz. İsterse siyasi amaçlı yapmış olsunlar CHP tarihinde belki de bir ilk olarak Atatürk için Mevlid-i Şerif okutulması yapılan her türlü program içindeki en değerlisidir. Biz Türk olduğumuz kadar Elhamdülillâh Müslümanız, belki Mevlit değil ama onun sebebiyle okunan Kur-anı Kerim ve dualar O'nun ruhuna yapılabilecek tek iyiliktir. Ama gelin görün ki bu davranışı lâikliğe aykırı bulup eleştiren Atatürk severler de var... Yapmayın Allah aşkına, Türkiye de herkes Müslüman olmayabilir buna da kimsenin sözü olamaz ama biz Atatürk'ü Müslüman olarak biliriz, öyle şahitlik etmek isteriz. O'nun öncülüğünde kurulan TBMM'nin ilk açılışının Müslümanların en kutsal günü olan Cuma günü ve Cuma namazı sonrası olması tesadüf müdür. Ya açılışın dua ve kurban ile olması lâikliğe aykırı mıdır yoksa Atatürk o zaman lâik mi değildir, lâiklik İslâmiyete göre davranmayı mı yasaklar???
İyi, kötü her ünvan herkese yakışmaz, yapışmaz. Adı çıkmış dokuza inmez sekize eski valimiz yine törenlere damga vurdu, haklı haksız bakılmaksızın artık o koltukta oturamaz sanırım, oturmamalı da. Zaman zaman Sayın Başbakanın bile bu boyutta olmasa da bu tarz da diyalogları olduğunu düşününce normaldir diyesim geliyor da ne olursa olsun böyle görüntü vermemeliydi. Adana valisinin yaptığını asla onaylamıyorum da görüntüler bana Sağlık Bakanımızın Ağustos ayındaki ilimizi ziyaretini hatırlattı. Sayın bakan yanındaki parti heyeti ve resmi protokol üyeleri ile birlikte Cumhuriyet Caddesi boyunca esnaf ziyareti yaparken vatandaşın biri kaldırım üzerinden; ''AKP'nin köpekleri'' diye bağırıyordu. Kime söylediği tam olarak bilinmese de orada devletin bakanından milletvekiline, emniyetten garnizona, protokole dahil kim yoktu ki. Bizim duyduğumuz bu ses herkesin duyacağı yükseklikteydi ama kimse duymadı mı, duymazdan mı gelindi bilmem, neredeyse cadde boyunca devam eden bu çirkinliğe en sonunda bir emniyet görevlisi müdahale edip o vatandaşı uzaklaştırdı. Belki bir provokatör belki kendini bilmez sıradan biriydi, her kim olursa olsun o davranışta bulunma hakkı yoktur, güvenlikle ilgili hiç kimsenin de o davranışa göz yumma hakkı yoktur. sairmehmet39@hotmail.com 0 539 839 75 78
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol