Açiklamada su ifadeler yer aldi: “Türkiye -artik- eskimis sorunlarini çözmemeye direniyor, çözümü belli olan konulari sorun haline getiriyor, çözecegim diye daha da içinden çikilmaz bir hale sokuyor.
12 Eylül 2010 tarihinde yapilacak olan referandumun kendisi, yasanan süreç bütünüyle yukaridaki tanimla uyumlu bir seyir gösteriyor. Bu traji-komik durumu tanimlarken özne olarak ‘Türkiye’yi seçmekle Türkiye’de yasayan büyük çogunluga haksizlik etmis oluyoruz. Aslinda sorumlularini bugün Türkiye’nin önde giden siyasi aktörleri ile sinirlamak çok daha gerçekçi ve yerinde.
Propaganda sürecinin 8 Temmuz’daki Anayasa Mahkemesi karari sonrasi basladigini düsünürsek TTB Merkez Konseyi olarak hemen hemen bütün tutumlarin dile getirildigi, ilgilisinin içerigine iliskin yeterince bilgi sahibi olabilecegi bir sürenin geçtigi/bilgi sahibi oldugu referandumla ilgili görüslerimizi meslektaslarimizla ve kamuoyuyla paylasmak istiyoruz.
Bir meslek örgütünün bu tür konularda üyeleri üzerinde baglayici pozisyonlari olmadigini biliyoruz. Ancak bu yapisal özellik tutumlarin paylasilarak çogalmasina engel degildir. Üstelik TTB gibi kurumlarin varligi demokratik ortamlarda mümkündür. O nedenle Türkiye’deki sinirli da olsa demokratik ortamin korunmasi, gelistirilmesi dogrudan ilgi alanimizdir.
Referandum’un konusu ve “anlami” var midir?
Referandumun gerekçesini 1982 Anayasasi’nin bazi maddelerinde yapilmak istenen degisiklikler olusturuyor.
Ilk olarak; 1982 Anayasasi’ni kismen ya da bütünlüklü olarak halkin yararina degistirmek için onu var eden gerekçeyi dogru tanimlamak ve her bir degisikligin bu gerekçe ile kurgusal irtibatini saglamak gereklidir.
Bilindigi gibi 1982 Anayasasi çalisanlara, isçilere, halka, onun örgütlülügüne, hak arayislarina, yeni ve adil, esitlikçi, özgür, sömürüsüz bir toplum arayisina karsi sermayenin ihtiyaçlari temelinde, vesayetçi bir kurum olarak ordu tarafindan ABD’nin bilgisi dahilinde yapilan 12 Eylül askeri darbesinin ürünüdür. Hal böyle olunca bunun devami politikalarin yürütücüsü/uygulayicisi, kisacasi bugün cisimlestigi parti/partilerin yapacagi paketin bizim ihtiyaçlarimiz açisindan “degeri” en hafif deyimiyle bastan kusku tasir. Kaldi ki özel olarak AKP’nin geçmis sekiz yillik icraatiyla sermayenin taleplerinin en sadik ve saldirgan uygulayicisi oldugu açiktir. 24 Ocak 1980 ile baslayan, 12 Eylül cuntasiyla ivmelenen neoliberal politikalarin yasama geçmesinde siyasal Islam sosu ile karsimiza çikmistir.
Bütünlüklü bir yeni Anayasa söz konusu olmadigi için dogal olarak yapilan degisikliklerin Türkiye’nin en öncelikli, en can alici, ertelenemez, hayati konularinda vakit geçirmeksizin yapilmasi gerekenleri içermesi beklenir. Ne yazik ki önümüze dayatilan maddelerin hemen büyük çogunlugunun yukaridaki sifatlarla hiçbir alakasi olmadigi gibi ‘evet, bu konu öncelikli, önemli’ denilen alanlarda da ihtiyaçtan çok uzak ya da beklenenin tam tersi maddeler oldugu anlasiliyor. Kamuoyunda öne çikartilan ve 12 Eylül’cüleri yargilama olanaginin sembolik degeri gibi sunulan olumluluklarin ise yukaridaki aktarilanlar göz önüne alindiginda kandirmacanin sembolü oldugu görülüyor.
Bu saptama, Anayasa degisiklik paketinin hazirlanisi, hazirlanan paketin kamuoyunda tartisilmasi, TBMM’den geçirilis biçimi de göz önüne alindiginda referandumun kendisini anlamsizlastiriyor, ciddiyetini kaldiriyor; bir vatandas olarak her seyin ötesinde bu saygisiz yaklasima, onun ürünü Paket’e karsi olmayi zorunlu kiliyor.
Referandumda ‘Evet’ kampanyasi yürüten siyasal iktidarin ileri sürdügü ‘12 Eylül’den hesap sorma’ ve ‘demokratiklesme’ iddialari ise ayrica degerlendirilmeyi gerektirmektedir.
Bizatihi kendisi 12 Eylül’ün ürünü olan siyasal Islamciligin ve onun iktidara gelmis hali olan AKP’nin, daha bastan destek-onay verdigi, sonrasinda otuz yildir gönülden kabul-riza gösterdigi 12 Eylül’le ve onun Anayasasi’yla hesaplasmak istedigine inanmak için hiçbir sebep yoktur.
‘Kirk yildir onlar fisledi, simdi biz fisliyoruz’, ‘Bize muhalefet edenlerin kani bozuktur’ diyen milletvekillerinin; ‘Bir kanun yapariz. Deriz ki; Eczacilar Birligi, Tabipler Birligi, Dishekimleri Birligi’nin birlik kanunlari iptal edilmistir’ diyen Saglik Bakani’nin; ‘YARSAV’i halletmemiz lâzim’ diyen Basbakan’in mensubu oldugu AKP’nin sekiz yillik demokrasi sicili ortadadir.
Iktidar olanaklarini kendileri gibi düsünmeyen herkesi susturmak, yok etmek için kullananlarin bugün ‘demokratiklesme’den bahsetmeye haklari yoktur.
Paketin içeriginde ne var?
1982 Anayasasi’nin bazi maddelerinde degisiklik öngören “Anayasa Paketi” 27 maddeden olusuyor.
Paketin içerigine iliskin olarak bugüne kadar gerek maddeler düzeyinde gerekse de bütününe yönelik hukuki, teknik ve siyaseten çok sayida rapor, makale, degerlendirme, görüs yazisi kamuoyuna sunuldu. TTB Merkez Konseyi olarak bir yenisini üretmek yerine daha önceki yillarda TTB tarafindan kamuoyunca paylasilan görüslerimiz isiginda düsüncemizi paylasmakta yarar görüyoruz.
Paket bugün en acil sorunlarimiz olan seçim baraji, siyasi partiler ve seçim yasalari, Kürt sorunu, örgütlenme ve grevli toplu sözlesmeli sendika hakki, saglik ve egitim alanina iliskin kamu yararina ve çalisanlarin lehine olacak temel düzenlemelerin yapilmasi, bunlarla birlikte 12 Eylül Anayasasi’nin silahli güçlerin, sermayenin vesayetine olanak sunan yapisinin kaldirilarak yerine esit, özgür, demokratik katilim ve yönetim ortamini saglayacak düzenlemelerin getirilmesi, Diyanet’in pozisyonu, zorunlu din dersleri vb. basliklari içermemekten öte bir bütün olarak düne göre bir ilerleme saglamamakta, hatta yer yer 1982 Anayasasi’nin gerisinde sonuçlar doguracak maddeler içermektedir. Paketin içerisinde tek basina ele alindiginda “evet, uygundur” denilecek bir iki madde, paketin bütünü ve yine paketin bu haliyle kabulü göz önüne alindiginda anlamsizlasmaktadir.
TTB görüsleri/degerleri bizim için dün oldugu gibi bugün de söz konusu olan referandumda alinacak tavra yol göstericidir:
1. Temel özlemimiz demokratik, bagimsiz, özgür, esitlikçi, adil, sömürüsüz, savassiz, baris içerisinde yasanan bir Türkiye’dir.
2. Bu özlemin bugün önündeki en temel engel ezilen, çalisan, issiz ve yoksullarin, kisacasi halkin büyük çogunlugunun söz, karar ve yetki açisindan siyasetin, örgütlenmenin ve sonuç olarak yönetmenin disina itilmis olmasi, disinda tutulmasidir. Paket bu açidan en iyimser ifadeyle sakat ve kusurludur.
3. Özel olarak ve kanayan bir yara olmasi nedeniyle herseyin önünde yer almasi gereken Kürt sorununun esit, adil, özgür çözümü konusunda en azindan kolaylastirici hiçbir düzenleme içermemektedir. Bu yönüyle gözü kör, yüregi tikanmis, nefesi ise ölüm kokmaktadir. Bizim açimizdan siddeti bir an önce sonlandiracak, çatismasiz bir ortami tesis edecek, bu anlamda yüreklendirici adimlar içermemesi kabul edilemez.
4. AKP’nin Anayasa Paketi’yle; mevcut Anayasa’nin vesayet düzenine yönelik sonlandirici, ayni zamanda ufuk açici ve güven verici degisiklikler degil, önümüzdeki süreçte AKP’nin iktidarini güçlendirerek sürdürmesi ve özellikle yargidaki vesayetini arttirmasi hedeflenmektedir.
5. Düsünce ve ifade özgürlügü önündeki engellerin kaldirilmamasi; örgütlenme özgürlügünü genisleten maddelere yer verilmemesi; çalisanlarin, emekçilerin kolektif haklarina yönelik düzenlemelerin olmamasi; kültürel haklarin kullanimina yer verilmemesi vb. AKP hükümetinin 12 Eylül ve neoliberal politikalarin takipçisi oldugu gerçegini bir kez daha göstermektedir.
13 Eylül günü ihtiyacimiz nedir?
Bu paketin geçmemesi, paketin sahibinin/sahiplerinin isçi, emekçilere karsi politika, tarz ve yönetme pozisyonlarinin güçlenmemesi önemlidir. Ancak ayni ölçüde bu pakete karsi olup olanak bulduklarinda benzer tutumlari izleyecekleri konusunda yeteri kadar kanaat dogurmus siyasi aktörler de bulunmaktadir.
TTB kuskusuz her ikisi açisindan da bir tercihin öznesi olamaz. Görüldügü kadariyla Paket’in onaylanmasi, yukarida kabaca çizilen Türkiye özlemi ve ihtiyaç olan yeni bir Anayasa hedefine Türkiye’yi uzaklastiracaktir. O nedenle bugün referanduma, paketin içerigine hayir diyen yaklasim Türküyle, Kürdüyle, Alevisiyle, Sünnisiyle çalisanlarin, emegiyle geçinenlerin, ezilenlerin, issizlerin, yoksullarin, yani halkin çogunlugunun yararina umut veren bir kuvvete dönüstügü oranda anlam kazanacaktir.
Bu noktada hemfikir olan kisi/kurum/örgüt/siyasi partilerin referandumda karar verdikleri tutumlarini 13 Eylül günü birarada olmanin önüne engel olmayacak tarzda sürdürmelerinde, hatta mümkünse bugünden ortaklastirma yollarini aramalarinda yarar vardir. Türkiye’nin temel sorunlarina çözüm olacak demokratik, esitlikçi, barisa hizmet edecek, özgürlükçü bir Anayasa’nin hazirlanmasi ihtiyacinin kuvvetlenmesi, kuvveden fiile dönüsmesi; vesayetçi, irkçi, militer tutumlarin teshiri, 12 Eylül’le hesaplasmanin gerçek zeminini olusturacaktir. Son olarak; 12 Eylül 2010 günü yapilacak Referandumun, ayni zamanda, sekiz yildir uygulanan;
Özellestirme ve taseronlastirma talanindan, is cinayetlerinden, saglik, sosyal güvenlik ve örgütlenme haklarimizi gasp ederek bizleri mezarda emeklilik, yoksulluk ve yoksunluga mahkûm eden anlayislardan, örgütlenmeyi isten atilma nedeni haline getiren, her firsatta muhalif örgütleri kapatmakla tehdit eden antidemokratik yönetim ahlakindan, tüm toplumun her an dinlendigi, gözetim altinda tutuldugu kisisel mahremiyetlerimizin ve degerlerimizin ayaklar altina alindigi hukuksuzluktan, laiklik karsiti uygulamalardan, emek düsmani politikalardan, beraber yasamin olmazsa olmaz sarti olan toplumun bilesenlerinin kültürel ve kimlik taleplerinin karsilandigi insanca bir yasam ve acil bir baris ihtiyacini görmezden gelen, ayrimciligi, çatismayi ve savasi körükleyen yaklasimlardan hesap sormak için de önemli bir firsat oldugunu hatirlatmak istiyoruz. 12 Eylül 2010 gününde bu önemli firsati hep birlikte kullanmamiz gelecegimiz açisindan umut verici olacaktir. Bizatihi kendisi 12 Eylül’ün ürünü ve takipçisi olan bir zihniyetin önümüze getirdigi, antidemokratik ruhu degismemis, sermayenin ihtiyaçlari temelinde orasindan burasindan yamanmis bir Anayasa aldatmacasina gelmiyoruz.
Toplumun tüm kesimlerini içine alan, katilimci, emekten, özgürlükten ve insan onurundan yana kurucu bir meclis tarafindan hazirlanacak demokratik yeni bir anayasa talebimizi ve böyle bir çabaya destek verecegimizi yüksek sesle dile getiriyoruz
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol