1956 KIŞININ MART DOKUZU GÜNÜ UNUTULMAZDIR

Karakaş Mahallesi Yıldız Sokak’tan Dominos pizzanın olduğu yerde eskiden oturan Selahattin Hüsman'a "Çocukluğumuzu konuşalım" dedim.
SELAHATTİN HÜSMAN: "Makedonya İştip Kilise'li köyünden 1916 yılında Kırklareli'nin Bedre köyüne gelmişiz. Sonra Kırklareli merkeze yerleşmişiz. Yaşım 66 çocukluğumuzda kahvaltıda kaçamağın ortasına üzüm pekmezi veya kavurma konurdu. Koyunla, keçi eti kuşbaşı doğranıp kaynatılır kavurma yapılırdı. Annemin tarhana çorbası da kahvaltıda yenirdi. 1950 doğumluyum. 1956 kışında annemlerle Mart Dokuzuna giderken yolda bir metre kar vardı.
Aşağıpınar'da o gün Mart Dokuzu kutlanmıştı. Renkli yumurtalar, soğan kabuğu ile renklendirilirdi. (Mart Dokuzu kurabiyesi de yapılırdı) Mart Dokuzunda çocuklar renkli yumurta, kurabiye, poğaça, börek yerdi. Bedre'deyken koyunlarımız vardı. Kırklareli'nde pancar tarlamız vardı. Bahçıvanlık yaptık. Şimdi de serada marul, taze soğanı kışın yetiştiriyoruz. Yazın salatalık, domates, kavun, karpuz ekeriz. Otuz sene Asılbeyli civarında bahçıvanlık yaptık. Eski evleri müteahhite verdik. Üç evladım var.
Selahattin Demiraco: "Eski Kırklareli'yi Özlüyorum."
SELAHATTİN HÜSMAN: "Büyüklere saygı vardı. Hürmet vardı. Ramazan, Kurban bayramlarında çocuklar komşuların elini öperdi. Büyükler de çocuklara harçlık verirdi. Ceplerimiz şeker doluydu. Hamdi Helvacıoğlu İlkokulu’nun ilk öğrencileriydik. Kardeşin Alahattin Demiraco ile ilkokulda aynı sınıfta okuduk" dedi.
Karakaş Mahallesi sokaklarından ne zaman geçsem anılar canlanır gözlerimde...
1956 kışını yaşayanlar bilir. Eski evin giriş ahşap porto kapısının önü karla kaplanmıştı. Komşuyla aramızdaki çalı çiti geçip kürekle kapı önündeki karları temizlemiştim. On iki yaşındaydım.
Babam İrfan Demiraco: "Oğlum bakkaldan ekmek, peynir al gel" demişti. Yarım metre karlı kaplı Gazhane Sokağı’ndaki kârı yara yara bakkaldan ekmeği, peyniri alıp eve dönmüştüm. Yaşamın giz dolu anıları vardır. Çocukluğumuz şiirseldir. Roman sayfaları gibidir. Eski insanlar bugün her şeyi anımsar. Şimdiki gençler bizim çocukluğumuzdaki günleri hayal bile edemezler. Her şehrin gerçek öykücüleri vardır. Onlar tarihin geçmiş günlerini güzel anlatır. Yazar, romancı, hikâyeci Orhan Kemal'in "ARKADAŞ ISLIKLARI" kitabını okumuştum. Çok güzel bir kitaptı. Doğal öyküleri severim. İstanbullu yazar AYDIN BOYSAN'ın çocukluğunu anlattığı bir kitabını okuyup gazetede özet olarak yazmıştım. Eski İstanbul'daki çocukluk günlerini ne de güzel yazmış. Yazar Selim İleri'nin edebiyat yazıları nefistir.
Yazarın İstanbul'u anlattığı bir kitabını satın alıp o akşam okumuştum. Şehir hikâyelerindeki gerçek nostaljik günleri çok severim.
Demirköylü yazar İsmail Gümüş'ün: "BEGO DAYININ ISLIĞI" kitabını bir ay önce okumuştum. Nostaljik Demirköy hikâyeleri Balkan göçmenlerinin (Boşnakların) dramatik öyküleridir. Kırklareli Karakaş Mahallesi’nde Novipazardan, Sancaktan, Niş'ten Srepnitsa'dan, Makedonya’dan, Selanik'ten gelmiş göçmenlerin evlatları, torunları yaşadı.
Anılarımızla yaşamaktan mutluyuz. Yoksulluğu, komşuluğu, arkadaşlığı, akrabalığı, yaşayıp ruhu genç kalanlardanız.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol