Gelenek olmuştur. Yeni bir yıla girerken, eski yılı uğurlarken sorarlar: ESKİ YILIN EN ÖNEMLİ OLAYI NEDİR?
Kişiler eski yılın muhasebesini yapmış, geçmişi düşünmüş ise bir olayı ''YILIN OLAYI'' olarak söyler. Ancak Yılın Olayı'nı seçmek kolay değildir. Çünkü olay toplum açısından, ulusun geleceği açısından seçildiği için önem taşır.
Türkiye gelişmekte olan bir ülke olduğu için aynı zamanda hareketli, dinamikleri faal bir ülkedir. Ülkemizin olaysız günü yoktur. Bu bağlamda ilkel nedenlerden çıkan olaylar olduğu gibi ülkenin, halkın geleceğini ilgilendiren çok önemli olaylar da vardır. Örneğin Cumhuriyetin Eğitim Sistemi'nde yapılan köklü değişiklikler bu cümleden bir olaydır.
Kim ne derse desin Cumhuriyetin 1950'ye kadar eğitim sistemi LAİK EĞİTİM SİSTEMİ idi. Hayatta, doğada her olayı algılamaya, anlamaya, düşünmeye, yorumlamaya, bir sonuç çıkarmaya yönelik bir eğitimdi. Yani akılcı, gerçekçi, Pragmacı (Faydacı) bir eğitimdi. Ancak 1950'den sonra, ilerleyen zaman içerisinde eğitim sisteminde, sistemin yapısında değişiklikler yapılmaya başlanmış ve bu süreç bugüne gelmiştir. Bugün eğitim laik değildir. Düalisttir.
Eğitimin insan hayatında, dünyayı, doğayı anlamada çok önemli ve hatta hayati derecede önemi ve yeri vardır. İnsanı bilgisizlikten kurtaran, bilgili ve bilgi sayesinde sosyal ve daha yapıcı ve üretken hale getiren eğitimdir. Eğitim almış insan ile eğitim görmemiş insan bir değildir. Eğitimin üretim artışına yüzde 40'lara varan bir doğrudan etkisi vardır. Her şeyden önce insanı kuşatan anlaşılmaz şeylerden kurtaran bir uygulama, bir eylemdir. İnsanı toplumun bir parçası, bir öğesi haline getiren eğitimdir. Ancak eğitimin en önemli özelliği AKLA UYGUN olmasıdır. Aklın tartışamayacağı olayları da öğretmeye imkân vermesidir. İleri ülkelerin çağdaş eğitim sistemleri akılcı, gerçekçi ve faydacıdır. Eğitimlerini bu noktaya getirebilmek için onlar da bizim gibi eğitimi tartışmışlardır. Bir kitapta okumuştum, Fransız Parlamentosunda en çok konuşulan, tartışılan şey Fransız halkının eğitimidir. Bizde de ATATÜRK ve İNÖNÜ DÖNEMLERİ'ni inceleyenler görmüşlerdir, halkın eğitimi ülkenin gündeminde birinci maddedir. ATATÜRK BAŞÖĞRETMEN'di, İNÖNÜ geziye çıkarken ''ANADOLU'YA ÖĞRETMEN OLARAK GİDİYORUM'' derdi. Gerek Atatürk, gerekse İsmet İnönü eğitimi ''İNSAN OLMAK MİLLET OLMAK DAVASI'' olarak görüyorlardı. Bundan dolayı da Milli Eğitim Bakanlığı MİLLİ'dir, STRATEJİK'tir. Çünkü ülkenin, ulusun geleceği ile ilgilidir. Eğitimin geleceğe iyi insanlar, iyi kuşaklar (nesiller) yetiştirmek görevi ve hedefidir.
2012 yılı Türk eğitimini dünden daha fazla tartışmaya, eleştiriye açmıştır. Halk yavaş yavaş bu eğitim sisteminin içeriğini anlamaya başlamıştır. İnsanlarımız sağduyusu ile eğitimi daha fazla sorgulayacak, yargılayacak sürece girmiştir. Demokratik zeminde her ulusal konu gibi bunun da tartışılması doğaldır, gereklidir. Çünkü gelecekle ilgilidir. 1950'de eğitim sisteminde başlayan değişikliklerin nasıl kuşaklar yetiştirdiği bugünkü durumdan bellidir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol