Üzerimize giydirilmek istenen esaret elbisesinden, ayaklarımıza takılmak istenen prangalardan zincirlerden ebedi kurtuluşumuz olan Büyük Zafer'in 91. yıldönümünü geçen hafta bugün millet olarak büyük bir coşkuyla kutladık. Günlerden cuma oluşu coşkuyu ikiye katladı, (en azından kendi adıma; cuma hutbesini dinlerken göz yaşlarıma hakim olamadım.) Meydanlarda caddelerde büyük gösteriler coşkulu kutlamalar yapılırken Diyanet İşleri Başkanlığı da camilerde; vaaz, hutbe, dualarla bu coşkuya ortak oldu. Bilir bilmez bu makamı eleştirenler, cuma namazına gitmeyen veya gidemeyenler, gidip te cuma hutbesini dinleyemeyenler; ülke genelini bilmiyorum ama Kırklareli Müftülüğü nün o gün için hazırlatıp okuttuğu, bir belge ve bilgi kaynağı niteliğindeki hutbesini lütfen okuyun inceleyin. Başka milletleri bilemem ama biz Müslüman Türk Milletinin savaş zaferlerini sadece askeri başarı olarak değerlendirmek yanlış olur düşüncesindeyim. Askeri başarının yanında; o askerini kınalayıp vatana kurban olsun diye gönderen şanlı Türk analarının, Mehmet Emin Yurdakul'un dizelerinde hayat bulan; Haydi yavrum, seni bu gün için doğurdum; Hamurunu yiğitlik duygusuyla yoğurdum. Git evlâdım, yıllarca ben oğulsuz kalayım; Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım! Haydi oğlum, haydi git; ya gazi ol, ya şehit... diyen yüce öğütlerini alan Mehmetçiklerin; Annem beni yetiştirdi, bu vatana yolladı, Teslim etti al sancağı, Allah'a ısmarladı diyerek, ölürsem şehit kalırsam gazi duygularıyla, ölmek var dönmek yok düşüncesiyle, Allah Allah nidalarıyla düşman üzerine atılmasının ve millet olarak dualarla manen desteklenmesinin, yeri geldiğinde millet olarak topyekün savaşa katılmanın payı unutulmamalı.
Diğer resmi bayramlarımızın aksine Zafer Bayramı sanki sadece askere özelmiş gibi bir algı mı var nedir. Benim asker olduğum dönemden hatırlıyorum; biz günlerce bayrama hazırlanıp özellikle başarılı bir geçit töreni yapabilmek için adeta canımız çıkarken, ilçe halkının bayramla pek alâkasının olmayıp sadece resmi kutlama programına iştirak etmeleri bize garip gelirdi, okulların da tatil döneminde olması işin bir başka boyutu. Şimdi bakıyorum da özellikle köylerde belki bayramdan haberi bile olmayan insanlar varsa şaşmam. Benim köyümde ben her zamanki hassasiyetle bayrağımı asar üzerime düşen vatandaşlık görevimi yaparım başka da bir icraat göremem, sanırım ki hemen her yer böyledir.
Bu yıl alışılmışın dışında belki de bayramı biraz daha sivilleştirme adına mıdır bilmem 30 Ağustos resepsiyonu ilk kez Genelkurmay da değil Çankaya da verildi ki; Cumhurbaşkanı Başkomutansa son derece doğal ve doğrudur. Sayın Cumhurbaşkanı nın eşinin başı örtülü olduğu için yıllardır üstü kapalı bir biçimde de olda protesto edilen resepsiyonu bu yıl komutanların aksine siyasiler protesto etti ve bence hiç yakışık almadı, şu güzelim ülkede normalleşme sürecine girmek bize yasak mı?
Zafer Bayramının hemen ardından gelen 1 Eylül Barış gününde de ne yazık ki günün anlamına tezat oluşturan görüntüler hakim. Etrafımızın ateş çemberi olması yetmezmiş gibi, siyasetçilerimiz birbirine ateş püskürmeye devam ediyor. Savaşa hayır diye diye savaş geldi kapımıza dayandı. Savaşa elbette hayır ama savaş olmasa da biz bu işe boğazımıza kadar batmışız; yüz binlerce mülteci ile ekmeğimizi paylaşıyoruz, sınır bölgelerimizde insanlarımız korku içinde, seken olarak değerlendirilen kurşunlara hedef olup ölenler yaralananlar var. Sınırlarımızı kapatma kapatabilme imkânımız da yok ama kapatabilsek ne yapacağız ki milyonlarca insanı bir cellâdın insafına mı terk edeceğiz. İsmet İnönü'nün belki hiç benimsememesine rağmen dış politika konusunda Menderes dönemi iktidarını hiç eleştirmediği söylenir, acaba o İnönü'nün dış politika konusunda bugünküler kadar kafası mı çalışmıyordu. Savaşa yine hayır ama şükür ki bizim dış politikamızın başından beri doğru olduğunu artık hemen hepsi kabul etmek zorunda kaldı ve Rusya bile; (gün gibi açık olmasına rağmen) eğer kimyasal saldırı varsa askeri operasyona yeşil ışık yaktı. Keşke tam tarafsız kalabilseydik te, ya baştan beri yanlış tarafta olsaydık...
Havaların serinlemeye başladığı şu sonbahar günlerinde, uzun zamandan beri sıcak eylül bekleyenlerin, bekletenlerin beklentilerinin boşa çıkması dileği ile; barışların zaferleri olsun. Bu gün 30 Ağustos, Büyük Zafer Bayramı; Al Sancakla donansın, Cennet Yurdun her yanı, Göklerde dalgalansın; Aziz Gazimin, Şehidimin kanı.
sairmehmet39@gmail.com
0 539 839 75 78
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol