92 yıl önce bugünlerde Anadolu'da Türk- Yunan Savaşı devam ediyordu. Mustafa Kemal Türk ordusuna son emrini vermiş, "ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ. İLERİ." Demişti. Türk ordusu bu emir doğrultusunda İzmir'e doğru akıyordu. Paşalar taarruz emri gereği cephede idiler. Başkomutan Mustafa Kemal hem savaşın seyrini takip ediyor hem de Reşat Nuri'nin ünlü "ÇALIKUŞU" Romanını okuyordu. Bitirdiğinde kitabı okuması için Batı Cephesi Komutanı İSMET PAŞA'ya vereceğini söylüyordu. Diğer paşalara da bu kitabı okumalarını tavsiye ediyordu.
Mustafa Kemal düşmanın Anadolu ve Trakya'dan çıkarılmasını önemsemiyordu, yaşamsal buluyordu ama savaşı kaybetme diye bir endişesi yoktu. Bunu cephe gerisinde kurulmuş olan GENELKURMAY KARARGAHI'nda ünlü Romancı Yakup Kadri Karaosmanoğlu ile Halide Edip Adıvar'a söylüyordu. Nitekim BÜYÜK TAARUZ başladığında Anadolu ve Trakya'da Yunanlılardan başka düşman yoktu. Yunanlıları da yeneceğine yüzdeyüz inanıyordu. Çünkü Yunanlıların savaşacak hali kalmadığını görüyordu.
26 Ağustos 1922 de Afyon'da Büyük Taarruz başladığından 4 gün sonra Türk Ordusu 30 Ağustos'da ZAFER'ini kazanmış Eylül'de askeri birlikler İzmir'e girmişlerdi. Düşman mağlup edildikten sonra Türk Ordusunun yüzü Marmara Kıyılarından Trakya'ya çevrilmişti. Mustafa Kemal, Trakya'yı düşmandan savaşmadan geri almayı planlamıştı. Nitekim öyle de oldu. Tarihte savaşmadan tek aldığımız yer Trakya olmuştur. Rahmetli İsmet İnönü anılarında böyle söyler. Savaş bitti. Düşman geldiği gibi gitmişti. Paşalar, İzmir'deydi. Hükümet de Ankara'dan İzmir'e gelmiş Mustafa Kemal zaferi evlilikle kutlamayı düşünmüştü. İzmir'in tanınmış ailelerinden Uşakızadeler'den Batı eğitim görmüş LATİFE HANIM ile evlenecekti. Kırklareli Milletvekili, Çocuk Esirgeme Kurumu'nun kurucusu Dr. FUAT UMAY'ı özel olarak İzmir'e çağırtmış, nikâh şahidi olmasını istemişti.
Bütün bunlardan sonra Mustafa Kemal'in Ankara'ya dönme zamanı gelmişti. Ankara'ya döndüğünde yeni bir savaşı başlatacaktı. Bu savaşın ne savaşı olduğunu yabancı gazetelere söylemişti. "Savaş bitti, evlendiniz, yorgunsunuz, her halde kenara çekilip dinleneceksiniz" diye söylediklerinde onlara: "Savaş asıl şimdi başlıyor. Vatan kurtuldu. Şimdi halkı kurtaracağım. Halk Mesaisi'ni başlatacağım." demiştir. Biliyordu ki Osmanlı halkı cephelerde tüketmişti. Halkın canlanması, kalkınması gerekiyordu. Bunun için hükümetin şekil itibariyle HALK HÜKÜMETİ olarak kurulduğunu açıklamıştı. Daha sonraki zamanlarda devletin de HALK DEVLETİ olduğunu söylemiş, Türk halkı için yapılacak mesaiye (Çalışmalara) HALKÇILIK demiş, Halkçılığı Anayasa hükmü haline getirmişti. Şunca yıldan sonra bugün MUSTAFA KEMAL'İN HALKI VAR fakat HALKÇILIĞI YOK? Çünkü Türkiye'de HALKÇILIK bitmiştir. Ya da bitirilmiştir.
30 Ağustos Zaferi, kutlu olsun.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol