64 yaşındaki ünlü oyuncu Turgay Tanülkü’yü çoğu insan “Kurtlar Vadisi”nden tanıyor ama onun hikâyesi bir dizi senaryosundan bile daha etkileyici. Tanülkü, 18 yaşında cezaevine girip 26 yaşında çıkmış. Ama ömrünün
tamamı cezaevlerinde geçmiş. Çünkü o, tiyatroyla mahkûmları buluşturmaya adamış yaşamını...
Öz evladı gibi sevdiği 23 tane çocuğu var ünlü oyuncunun ve bunlardan 14 tanesi cezaevinden...
Geçtiğimiz Pazartesi günü Kırklareli Cezaevi’nde sergilediği “Uçan Kuşlar” adlı tiyatro oyunu gönüllerde taht kuran Turgay Tanülkü oyunun ardından basın mensupları ile bir araya geldi. Gazetecilerin sorularını cevaplayan ve kendi hayatından örnek vererek anlatım yapan Tanülkü, bu günlere çok zor yoldan geldiğinin altını çizdi. Hayatın zorluklarını, işkence gördüğü için kendi çocuğu olmadığı için 23 evlata sahip çıkan Tanülkü; “1970 yılında Ulucanlar Cezaevi'nde yatarken son kuşlar hikayesi vardı. İdamlardan sonra kuşlar cezaevine hiç gelmemişti. O zamanlar 18 yaşındaydım. Daha sonra Sait Faik'in ölümsüz eseri, 'Son Kuşlar'ı okudum. Yaklaşık 2 yıldan fazla süre cezaevlerini dolaşıyoruz. Aslında bu oyun mahkum evlatlarına uzanan bir yol. Bunun için yola çıktım. Ülkenin barışa ihtiyacı var. Barışı cezaevinde yakalamaya çalışıyorum. Bu uğurda tiyatroyu kullanıyorum. Çünkü sanat bütün duvarları aşar”
Tiyatro hayatı nasıl başladı?
“70’li yılların başında Ulucanlar Cezaevi’ndeydim, koğuşta fıkraları oynardım. O zamanlar kafama koymuştum bir gün çıkacağım ve buraya dönüp tiyatro yapacağım demiştim. Şimdi cezaevlerinde oynadığımız ‘Son Kuşlar’ın temeli o yıllarda atılmıştı. O dönemdeki idamlardan sonraki bir hafta iç havalandırmaya hiç kuş gelmedi. Ekmek kırıntıları birikmişti, başgardiyansa bize ekmek atmamamızı, son kuşların en son bir hafta önce geldiğini söylemişti. Oradan geliyor, cezaevlerinde oynadığımız oyunun adı. 1981’de cezaevlerinde tiyatro yapmaya başladım. Son yılları da eklersek 2 bine yakın mahkûm arkadaşımla tiyatro oyunu çıkardık. İçeride kalanlar artık reji yapmaya başladı. Dışarı çıkanlar ile de yollarımız sahnede kesişiyor.
Evlatlarınızı nasıl
yetiştirdiniz?
“Benim çocuklarım geçmişlerinden dolayı hayata bir sıfır yenik başlıyor. Kimileri yönetici oluyor, kimi başka pozisyonlarda görev alıyor. Çocukların geçmişleri bilindiğinde farklı davranmaya başlanıyor. Sultan sınavlara hazırlanırken, saçları ağardı, sarılık geçirdi. Çok sıkıntılar yaşadı. O sırada hep aklımdan şu geçiyordu: Benden kaynaklı sıkıntı yaşar mı, babasından dolayı sıkıntı yaşar mı? Savcı olacak ama her şeyini araştırıyorlar. Kendi kendimi yiyordum. Ona da belli edemiyorum. Sınav bitti, başmüsteşar Kenan İpek ‘Seninle gurur duyuyoruz’ dedi kızıma. O gün bütün dünya benim oldu. Bu çocuklar sıfırdan gelme”
Manevi kazancınızın yanı sıra, maddi kazancınız da varmı?
“Bu işin parası olsa bana bırakmazlardı zaten ağabeyler ablalar! İkincisi para ile olsa leke sürülür yüreklere.
Bu işte insanları suçlarına göre ayıramazsınız, onlar ile birlikte yemek yemek, gülmek, ağlamak, salon olmasa da oynamakta ısrar etmek, zor işler. Tunceli Cezaevi’nde havalandırmada oyunu oynamak zorunda kalmıştık ve üzerimize yağmur yağmıştı. Mahkûmlar da biz de kaldık ve oyuna devam ettik. Sonra güneş açtı üzerimize. Sonra bana işkence edenle Ulucanlar cezaevinde karşılaştık, mahkûmdu. Onunla da oyun çalıştım kendimi ıslah etmek için, onlar gibi olmamak için.”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol