AĞLA MISIR'IM AĞLA

Hani damdan düşenin halinden damdan düşen anlar derler ya, Mısır'da yaşananlara ilk günlerde belki benim kadar Mısır'lılar bile üzülmemiştir. Onlar demokrasinin nimetlerini tam olarak bilmedikleri için bizim kadar üzülemediklerini sanıyorum. Taksim olayları nedeniyle itidal adına gerek internet ortamında gerekse köşemizde günlerce adeta sustuk. İnanın insanın .... çatlayası geliyor, gördüğünü görmezden, bildiğini bilmezden, duyduğunu duymazdan gelmek ne zor şey. Bizde açıkça sansür yokken bile basın susturuluyor diye kıyametler koparken, orada basın yayın organları basıldı kapatıldı, çalışan insanlar tutuklandı gözaltına alındı, görevden alındı. Şimdi ortalık toz duman herkes her şeyi söylüyor, bazıları gerçekleri görüp çark etti ama iş işten geçti.
Benim için darbenin kime karşı yapıldığı önemli değildir, önemli olan asla yapılmaması gerektiğidir. Darbelerin kime hizmet ettikleri tam olarak bilinmez belki ama yapıldıkları ülkelere hizmet etmedikleri kesindir. Gerek bizim ülkemizden gerekse çevre ve dünya ülkelerinden bu darbeye alkış tutanlara, darbecilere maddi manevi destek olanlara, doğru bulanlara bakınca aslında kime hizmet ettiği de kime karşı yapıldığı da açıkça ortada. Ne acıdır ki ilk icraatlardan biri Gazze'ye açılan sınır kapısının kapatılması olmuştur. Sadece bu bile darbenin arkasında kimlerin olduğunu göstermeye yeter.
Bunun bir darbe olmadığını söyleyenlere verilecek cevap; bizdeki 28 Şubat ta görünürde kanlı bir darbe değildi ancak, sadece gerek ordudan gerekse bir çok kamu kurum ve kuruluşundan, üniversitelerden okullardan çeşitli bahanelerle uzaklaştırılan, uzaklaşmak zorunda kalan her meslek ve sosyal sınıfa mensup yüz binlerin mağdur oluşu göz önüne alınınca bile aslında kanlı bir darbeden de daha kötü sonuçları olduğunu görürüz ki bu ona da benzemez açıkça darbedir.
Küçük çocukken koyun otlatırdık, o zaman her yerde kurt çok olduğu için çok ta iyi çoban köpekleri olması gerekirdi. Cahillik eseri en büyük zevklerimizden biri koç dövüştürmek, köpek boğuşturmaktı. Zavallı hayvanları zorla bir kaç kez birbirine vurdurur, ısırır sonra gerçek kavga başlayınca zevkle seyrederdik. Koç dövüşü bir derece ama köpekleri boğuşturmamıza, birbirine zıt belletmemize büyüklerimiz o kadar kızardı ki bu sebepten dayak yiyenlerimiz de olurdu. Bize şöyle derlerdi; ulan bu köpekler sürüleri korumakla görevli bekçidir, siz onları birbirine düşman ederseniz gerçek düşman olan kurt geldiğinde bu hayvanlar işbirliği yapıp kurdu kovalamak yerine birbirleriyle boğuşacak, sürü savunmasız kalacak...
Ne kadar haklı olduklarını zamanla öğrendik. On yıllarca adı darbelerle özdeşleşen bizim ordumuz çok şükür ki gerek içerden gerekse dışardan beliren tehlikelere, gerektiğinde adeta tüm dünyayı karşısına alıp kahramanca savaşarak müdahale etmeyi bilmiş, başarılı olmuştur. Ya onlarınkiler; bir avuç İsrail koskoca Arap dünyasıyla kedi fare gibi oynamakta, her çatışmayı savaşı kazanmakta, gerekli gördüğünde onları birbirine kırdırmaktadır. İsrail'e karşı kılını kıpırdatamayan dikta rejimleri, orduları ve güvenlik güçleri aracılığıyla belki eziklik duygusuyla hıncını kendi savunmasız halklarından çıkarmaktadırlar.
Arap dünyasındaki gelişmeleri bizdekilere benzetmeye çalışanlar var. Asla ve kat-a, çok şükür ki bizim ne askerimizin ne de halkımızın onlarla benzerliği yok. Biz o yollardan çoktan geçtik, onlar demokrasi ile henüz tanışamadılar, biz ise artık vazgeçmemek üzere sahip çıkıyoruz, usulünce sahip çıkacağız.
Küçüklüğümüzden beri, tarihe mal olan Mısır'ın zalim Firavun hikâyelerini dinlerdik. Son halk ayaklanmasında son Firavun devrildi denilmişti. Alışmış kudurmuştan beterdir derler, demek ki onlar alışkın oldukları Firavun kültürünü sürdürmeye en azından şimdilik devam edecekler. Biz ise artık nimetlerine iyice alıştığımız günden güne gelişen demokrasi kültürümüze daha da zenginlik katarak her şartta sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Daha dün gibiydi; Mısır halkının çok büyük bir devrim yaptığı söyleniyordu. Aynı Mısır halkının bu gün yediği halt ortada. Adeta her birinin adı efsaneleşen gerçek devrimcilerin ve devrim sembollerinin, devrimin adının bu kadar basitleştirilmesinden dolayı kemikleri sızlamıştır diye düşünürüm.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol