Karaumurda küçük bir kahvedeyim. Bir arkadaş anlatıyor: "araştırma şirketlerinin siyasetle ilgili son araştırmalarını televizyonda izledim. Anketlere göre halkın tercihleri değişmiyor" dedi. Siyaset bana göre değil…
Akşamüstü küçük serçeler yaprağını yere dökmüş ağaçtan yere inip çıkıyorlar. Serçeler zıpzıp akşam nafakalarının peşindeler. Serçeleri severim. Kumrulara, güvercinlere, serçelere yem atanlar olur. Ben simit doğrarım onlara. Akşamın alacasındayız. Taze bir çay içtim. Pınarhisar'a sabahleyin çalışkan dolmuşlarıyla giderken karlı tarlaları gördüm. Kar ince bir yorgan gibi sarıvermiş kara toprağı. Önce yağmur sonra kar. Ben güneşli günleri de severim. Yağmurlu günlerde köylünün sevincini severim… Trakya akşamlarını dört mevsim dört bir yanda yaşadım.
Kent tarihçiliğinde geçmişten günümüze yaşanmış yüzlerce olay olmuştur. Geçmişin yaşanmış olaylarını İstanbul Üniversitesinde okuduk.
Edirne olayını resmi tarih kitabında bir iki sayfada okursunuz. Üniversitede bir ay Edirne Olayı tarihi bir roman gibi anlatılır. Prof.Dr. Şahabettin Tekindağ, Prof. Dr. Münir Aktepe; Doçent Cengiz Orhonlu Rumeli'de iskân siyasetini tatlı tatlı anlatırdı. Sonrada Profesör olmuş.
Doçent Cengiz Orhonlu Ağır Arapça yazılmış küçük boyutta yüz sayfalık bir kitabı tez olarak bana vermişti.
Öğretmenlerimizin anlattıklarını defterlere yazardık. Sınav zamanı anamız ağlardı. Günde sekiz saat çalıştığım olurdu. Konular uzun ve karışıktı. Osmanlıca dersini görmüştük. Osmanlıca dersi zordur. Ağır Arapçayı anlamak hiç kolay değildir. Türkçe gibi güzel bir dilimiz var ne güzel… Osmanlıca ders verilir reklamlarını bazı yerlerde gördük. Meraklısı için güzel bir olay. Tarih dersini çok severim.
İstanbul Üniversitesi bahçesinde taşradan gelen gençler küçük lastik bir topla futbol oynamayı çok severlerdi. Arkadaşlık vardı. Recep Yener arkadaşımla Yeni Çağ bölümünde beraber okurduk. Recep Yener kral bir arkadaşımdır.
Hemşerimdir. Ne güzel günleri yaşamışız. 1965-1971 İstanbul günleri… uzun bir hikayenin sayfalarını çevirir gibiyim. 68 kuşağı yitik bir kuşaktır. Bayezıd Marmara Kıraathanesinde hemşerim Refik Işıkalp bilardo oyununda çok başarılıydı.
Bir tutkudur bilardo
Aynı kara sevda gibi
Yaşımız onyediydi
Sevdalıydık gamzeli yâre.
Birden serçeler kayboldular. Aşıyanlarına çekilmişlerdir. Dört mevsim yapraklı ağacın içinde şakıyıp durur serçeler. Kuşların şarkılarını severim. Dillerini anlamasakta neşelidirler. Kira dertleri yoktur onların. Şehrin neşesi serçeleridir. Minik serçemiz Sezen Aksu'nun şarkıları efkarımızı alı verir. Selam olsun.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol