ALACAKARANLIK

Bunaltıcı bir akşamüstünün alacakaranlığında, sarı sıcak güneş yerini ılık bir rüzgârın ellerine bırakırken elinde bir buket kır çiçekleriyle minik bir dostum çıkıverdi gecenin ilk yıldızı gibi karşıma.
Sana çiçek getirdim diyebildi sadece utancından gözlerini benden kaçırarak.
Altı yaşlarında bir oğlan çocuğunun utanmayı bilmesi daha da hoşuma gitti yarınlarda güzel karaktere sahip olmasının bir göstergesidir bu.
AL beyaz gelincikler gülümsüyordu karşımda mor duvağının altında nazlı bir gelin gibi, bir elime çiçekleri bir elimle minik dostuma sarılarak onu bağrıma basarken yüzünü bana çevirdiği gözlerde sevginin temizliğini gördüm. Gelincikler özgürlüğün ifadesidir dilediği yerlerde açarlar, yemyeşil buğday tarlaları arasında dolaşırken rüzgâr, sonsuz mavilikleri öperek vurur damgalarını kıra bayıra.  Nerde bir gelincik görsem bayrağımızı anımsarım, dilediği yerde özgürce dalgalanır diye.
Ben hayatımda beyaz gelincik görmemiştim, hep kan kırmızıları çıkmıştı karşıma.
Kim bilir kaç arıya bal vermişlerdi avuçlarının içinden, kaç kuş sulamışlardı yapraklarından sızan Şebnemlerden, kaç kere hayat bulmuşlardı acaba yağmurla toprağın buluşmasından diye düşüncelere dalınca küçük dostum sessizliğin duvarlarını yıkarak yumuk elini yavaşça açtı ve bunlarda sana diye bıraktı gizlediklerini avucumun içine.
Bir de ne göreyim iki tane adet plastik uğur böceği.
Küçücük kalpte bu kadar yoğun bir sevginin beslenmesi belki de inanılması zor bir hikâye gibi gelse de uzaktan, demek sevgiler yaşla değil yürekle ölçülür olduğunu da hatırlatıyor insana.
Gözlerini gözlerimden almadığını görünce bir cevap beklediğini anladım uğur böcekleri adına.
Teşekkürler ederim Koray, biri de sende kalsın, sana da uğur getirsin ilkokul yolunda diyemedim, eliyle ağzımı kapatarak benim şansım var "annem"  cevabını vermesi, bir annenin evladının hayatında ne kadar anlamı olduğunu bir kelime ile döküverdi minik dostum önüme.
Dünyada ki tüm çocuklara uğur böcekleri dileklerimle.