Türk hafif müziği sanatçısı rahmetli bir Esmeray vardı. Genç kuşaklar belki adını bile bilmezdir. Ben ve benim gibi bir çok kişi sadece 'Gel Teskere' adlı şarkısından başka ne şarkısını ne de hakkında başka şey biliriz. Ama o 'gel teskere' dediği zaman ister asker yolu gözleyenler ister asker olsun adeta nefeslerimiz kesilir onu öyle dinlerdik. Esmeray adlı bir genç şair arkadaşımız ve adının çok ilginç hikayesi var. Aile 1989 Bulgaristan göçmeni. Anne Bulgaristan'da o günün şartlarında sadece radyodan dinlediği Esmeray'ı çok sever ve biricik kızına onun adını verir. Gün olup zorunlu göçle Türkiye'ye yerleşince, çok sevdiği Esmeray adının aslında sanatçının gerçek ten renginden dolayı verilmiş olduğunu öğrenir ve çok şaşırırlar ama artık 'ay parçası' gibi beyaz ve güzel kızının adı da Esmeray olmuştur kimse de halinden şikayetçi değildir. Şarkı: Bir yıl oldu davul zurna yolcu etti seni, duvarın üstüne astık yırtık resmini diye başlar, nakaratlar: Gel teskere, gel teskere bitsin bu gurbet, yolunu gözleyen yarin yüzüne hasret... Diye devam ederdi. Gurbet hakiki gurbet, hasret ki tam hasret... Ayrılalı belki hiç görüşmeksizin bir yıl olmuş, geriye o yılların şartıyla en az sekiz ay var, tek iletişim aracı mektup... Bekir Sıtkı Erdoğan'ın Kışlada Bahar adlı şiirinde: Bahar geldi koyun kuzu koklaştı, İki aşık senelerce bekleşti dediği gibi ya senelerce bekleşenler...
Biz gerçek anlamda ucu yanık mektuplar yazar aşkımızı, hasretimizi onlara yükler içine koyduğumuz çiçeklerle kokumuzu göndermeye çalışır, aynısını hasretle beklerdik. İlk mektup, ilk fotoğraf gönderen için de, bekleyen için de eşsiz bir hazine, fotoğraf arkası yazılar edebiyat eseri değerindeydi. Esmeray'ın da şarkısında dediği gibi mektuplarda 'sarı dana' da dahil herkese selam olur, dağdan taştan, kurttan kuştan haber sorulurdu. Bekleyenler: Günü güne ekler, asker yolu beklerdi. Kimini geceler yari, ağlamak kârı olurdu…
Bir yıl önce bu gün (6 Mayıs) günü klasik: 'En büyük asker bizim asker' sloganıyla gönderdiğimiz en küçük askerimiz Sercan, askerlik süresinin bir yıla inmesiyle tam bir yıl bile dolmadan sağ salim evine döndü, Allah'ım tüm bekleyenleri beklediğine kavuştursun. Artık eski bildiğimiz anlamda ne hasretliğin ne gurbetliğin anlamı var, asıl askerliği maddi anlamda aileler yapıyor da; ne olursa olsun özellikle anneler ve asker gençler açısından duygusal anlamda pek değişen bir şey yok. Biz babalara ise sorarsanız şimdiki askerlik askerlik değil. Nasıl demeyelim ki: Gerek askerlik yapanların anlattıkları gerekse bizzat yaşayarak şahit olduklarımız eskiye bakarak inanılmaz güzellikler.
Bizim bildiğimiz asker ocağı peygamber ocağıydı eskiden. Şimdi üzerine adeta ana kucağı olmuş. Anlatılanlara inanası gelmiyor insanın ama gözümüzle kulağımızla şahit olduklarımız da yetiyor. Hani Atatürk'ün Çanakkale'de savaşan yabancı askerlerin annelerine hitaben: ''Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır'' dediği gibi; şimdi bize de; en kıymetliniz, evladınız evladımızdır diyen komutanlar varken kim neyi neden merak etsin. Sadece teşekkür etmek için aradığım bir değerli komutan çok memnun olmuş: Sizin bu sözleriniz bize daha güzel şeyler yapmak için güç verir demişti.
Bizim için unutmadığımız ve unutamadığımız komutanlar, asker arkadaşları vardı. Öncekilerin, bizim ve bizden sonrakilerin çok iyi bildiği; özellikle 'acemi birliği'nden dağıtım iznine gelenlerin 'uygun adım yürüme' alışkanlığından yararlanıp, çaktırmadan öttürülen düdük sesiyle onları istem dışı olarak 'uygun adım' yürütmek veya sabahları 'koğuş kalk' diye bağırarak askerden yeni gelenleri yataktan fırlatmak çok modaydı. Askerlerin, askerden yeni gelenlerin, karşısındaki kendinden büyüklere, çarşı pazarda alışveriş yaptıkları esnafa dil alışkanlığıyla 'komutanım' dedikleri çok olurdu. Oğlumun gelişinin ilk ya da ikinci günüydü, sabah telefon sesiyle uyandı. Komutanım diye hitap ettiği kişi; 'çabuk mutfak defterini al gel ... komutan seni bekliyor diyerek ona hem şaka yapmış hem merak edip halini hatırını soruyor... Komutanın askerini araması ve şaka yapması anlaşılır gibi değil ama gerçek. Fakat o da ciddiyetini hiç bozmayıp asla saygıda kusur etmiyor, askerliği bitmiş olsa da komutanım diye hitap ediyor ve o komutan beni unutamaz diyor, Allah Allah...
Bizim nasibimize üç oğlum da terörün hakim olduğu olağan dışı bölgelerde askerlik görevlerini yerine getirdiler, hiç birinin burnu kanamadan geri geldiler. Bize düşen görev; önce bunu sağlayan Allah'ımıza sonsuz şükürler, söz verdiği gibi emanetlerini aldığı gibi sapasağlam, üzerine onlara hayata dair unutulmaz dersler bilgiler vererek bize teslim eden Gn. Kurmay Başkanlığımızın tüm değerli personeline sonsuz teşekkürler sunmak kalıyor. Normal şartlarda bile acı haber vermenin zorluğunu hepimiz bilirken… Allah öncelikle kimseyi sevdiklerinden hiçbir şekilde ayırmasın, tüm bekleyenleri beklediğine öncelikle sağlıkla kavuştursun.
sairmehmet39@hotmail.com
0 539 839 75 78
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol