Yazima baslik olan sözü yillar önce bir Vali dostum söylemisti. Kendisiyle köy sorunlarini görüsürken, "Hafif yollu köylerde bir imar düzenlemesine, altyapi sorunlarinin çözümüne gitseniz nasil olur" dedigimde bu sözü söylemisti. "Köye girersek çikamayiz" demisti.
MEZRALAR'la Türkiye'de 40 bin köy oldugu, simdilerde ise buralarda nüfusun yariya yakininin yasadigi söylenir. Cumhuriyeti kuranlar için köy ve köylü önemli ve öncelikli bir sorundu. Köyün okulu, ögretmeni, yolu, içme suyu, telefonu ve elektrigi çözüm bekleyen sorunlar.
Köyler böyleydi de kent ve kasabalar baska türlü müydü? Onlarin da köylerden farkli sorunlari yoktu. Fakat bugün, köy, kasaba ve kent sorunlari alaninda Türkiye belli bir noktaya gelmistir. Ancak sorunlar bitmemistir. Köyler büyük ölçüde yola, suya, elektrige kavusmus ise de köy hâlâ canlandirilacak ve kalkindirilacak, egitilecek bir Yerlesim Merkezi olarak ülkeyi yönetenlerin önünde durmaktadir. Köylerden insanlar kaçmaktadir. Dogum büyük ölçüde azalmistir. Köyün okulu kapanmis, ögretmen kente göçmüstür. Egitim bilimi açisindan TAÅzIMALI EÄzITIM beraberinde yeni sorunlar getirmis oldugu halde bu sorunlar henüz tartisilma asamasina gelmemistir. Köyün içme suyu sebekeleri eskimis, alarm vermeye baslamistir. Kanalizasyon sorunu ise hiç ele alinmamistir.
Köyler böyle de kasaba ve sehirler nasil?
Bugün Türkiye'de 3 binin üstünde belediyeden 1336 belediyenin kanalizasyonu yoktur. Ancak 170 - 180 belediyenin atik su tesisi bulunmaktadir. Aritma tesisi olmayan belediyelerin atik sulari ya derelere, ya denizlere ya da su kuyularina ve kirlara akitilmaktadir. 90'a yakin Sanayi Bölgesi'nde aritma tesisi yoktur.
Bu saydigimiz, sorunlarini dile getirdigimiz mekanlarda ve isyerlerinde insanlar çalisip yasamaktadirlar. Bunlarin saglikli bir ortamda yasamalari, çalismalari en dogal haklaridir. Ancak anlasiliyor ki bu çevre ve altyapi sorunlari ülkemizde pek önemli görülmemektedir. "Bugün olmazsa yarin veya gelecek bir zamanda olabilir, çözümlenebilir" diye düsünülmektedirler.
Türkiye'de ÇEVRE ve ALTYAPI bize göre büyük önem tasimaktadir. Avrupa Birligi'nin çözümünü istedigi, kendi standartlarina uygun hale getirilmesini istedigi köy, kasaba ve kent sorunlarinin geciktirilmesi halinde gündeme, bunlara bagli baska sorunlar gelecektir. Avrupa Birligi bunlarin çözümünü isteyecektir. Köyde hayvanlarin ve gübrelerinin köy disina çikarilmasiyla yetinmeyecektir. Içme suyu sebekelerinin belli bir standartta olmasini, kanalizasyon sisteminin mutlaka yapilmasini sart kosacaktir. Tabii Türkiye'yi kendi aralarina almaya karar verdikleri zaman çözümsüz birakilmis sorunlarin çözümlenmesi sartini ileri süreceklerdir.
Bize göre Türkiye'nin yasam sartlarinin iyilestirilmesi, çalisma ortamlarinin belli düzeylere kavusmus ortamlar gibi düzenlenmesi geciktirilmeyecek sorunlardir. Türkiye kalkiniyorsa, ekonomisi büyüyorsa hayati ve stratejik sorunlari çözümsüz birakma lüksü yoktur. Bu sorunlar Üçüncü Bogaz Köprüsü'nü düsünmekten daha önde gelen sorunlardir. Çünkü Türkiye'nin uygar görüntüsü biraz da bunlarin çözümüne baglidir. Bilmem anlatabildik mi? Agaçlardan ormani göremiyorsak ormana yazik ederiz.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol