Türkiye 1839 yilindan beri Avrupa’ya benzemeye çalismaktadir. Hatta 1856 yilindan itibaren de Avrupa Türkiye’yi kendinden bir devlet olarak görmeye baslamistir. Çünkü Avrupa, Osmanlilar Dönemi’nde ilk defa Türkiye’yi, Rusya’ya karsi desteklemisler, Kirim Savasi’nda yardimina kosmuslardir. Ondan sonra Türkiye zayifladikça, kendi iç sorunlari ile bogusur hale geldikçe Avrupa dayatmalari daha da artmistir. Bu süreci durduran Atatürk olmustur. Zira Türkiye, Avrupa’ya benzemeye zorlandikça direncini kaybetmis ve hatta halki vatansiz kalmanin esigine gelmistir. Mustafa Kemal Atatürk önderliginde 1919’da baslayan özgürlük ve bagimsizlik savasi 1922’de zaferle sonuçlaninca Türkiye, Avrupa’nin önünde basi dik durmaya baslamistir. Atatürk’ün 15 yillik Cumhuriyet Dönemi’nde bütün iç ve dis sorunlarda Türkiye basi dik, onurlu ve gururlu bir ülke olarak, Avrupa’nin oldugu kadar, dünyanin da sayginligini üstünde tasimistir.
Bugün yine Türkiye “Avrupa Birligi Olayi” karsisinda dayatmalara maruzdur. Ikibinli yillara kadar Avrupa’yi Asya’ya tasimis görünen, politikalari bu dogrultuda olan Türkiye su son yillarda, Batili bir gazetecinin ifadesiyle, “Asya’nin Avrupa’da uzantisi olma çabasindadir.” Bunun için bu iktidar Avrupa Birligi’ni kullanmaktadir. “Uyum Yasalari çikarmakta fakat uygulamaya koymamaktadir.” Öyle anlasiliyor ve görülüyor ki iktidar Cumhuriyet Kurumlari’ni YENI DÜZEN’e göre yapilandirmaya çalismaktadir. Anayasa degisikliginin alelacele gündeme getirilmesi, ülkenin acil sorunlarini gündemden düsürerek buna yogunlasmasi, birtakim çevrelerin beklentilerine yanit olusturmaktan baska birsey degildir.
Kim ne derse desin, Türkiye bugün yasadigi kosullar isiginda Bati Degerleri’nden giderek kopma sürecine girmistir. Egitimde, siyasette, toplum yasaminda, Asya-i yapilanmada bu görülmektedir. Toplumun 8-10 yil önceki o çagdas, Avrupa’i görüntüsü, Ortadogu ülkeleri görüntüsüne dönüsmüstür. Çagdaslik, laik yasam Islami geleneklere uydurulmaya çalisilmaktadir. Bunun iktidarin ideolojik bir uygulamasi oldugu Avrupa basininda yer almaktadir. Netekim Rus yazarlardan Stanislav Tarasoy’un Cumhuriyet Gazetesinde çikan bir yazisinda bu belirtilmekte ve söyle denmektedir:
“Gül-Erdogan rejimi, Avrupali degerleri savunuyorlar, AB’ye üyelik müzakerelerini yürütüyorlar ve yasalari Avrupa standartlarina uyumlu hale getirmek görüntüsü çiziyorlar. Fakat diger taraftan, bu kesimin, Türkiye’nin AB’ye görünür bir gelecekte üye olmasinin söz konusu olmadigini anlamamalari mümkün degil. Ancak, onlar için Avrupa degerlerinden bahsetmek, sadece ATATÜRK MIRASI’ndan yani laik devlet yapisindan kopusu ve kendi fikirleri dogrultusunda ilerlemeyi kolaylastiracak bir araçtan ibaret. Peki nedir bu fikirler? Bu fikirler, herseyden önce Islami degerlerin “Yumusak bir biçimde” diriltilmesini içeriyor.”
Yabancilar Türkiye’yi böyle görüyor, böyle anlayip yorumluyor. Biz buna katiliriz veya katilmayiz, ama bizi baskalarinin böyle görmesinin de bir nedeni ve fotografi oldugunu bilmezlikten gelemeyiz. Olaylar meydanda. Bir yere varilmak istendigini halk görüyor, izliyor ve seyrediyor. Ne diyelim, Türkiye Cici Demokrasi Dönemi’nde bunu da görüp yasayacakmis, nasibinde bu da varmis. Bu halk “YENI DÜZEN”in ne zaman farkina varacak? Anayasa paketine HAYIR demek farkindaligin bir isareti olabilir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol