Atatürk'ün Özel Telgrafçısı Sadi Borak'ın bana imzalayıp verdiği kitaplar arasında; "İKTİDAR KOLTUĞUNDAN İDAM SEHPASINA" adlı kitabı da vardı. Kitapta, adı Mustafa Kemal'e düzenlenen suikast olayına karışmış olan Ankara Valisi Abdülkadir Bey'in Kırklareli Kıyıköy ormanlarında yakalanışının hikayesi de var. Sonradan bu kitabı onun için imzalayıp verdiğini söylemişti. 1926 yılında Atatürk'ün İzmir'i ziyaret edeceği bir zamanda, İzmir Valisi Kazım Dirik tarafından Mustafa Kemal'e suikast hazırlandığını öğrenmesi üzerine başlayan tutuklamalardan korkan zamanın Ankara Valisi Abdülkadir Bey, Ankara'dan İstanbul'a kaçmıştı. Kaçabileceği akla gelmiyordu fakat kaçmıştı.
Abdülkadir Bey asker kökenliydi. İttihatçı kadro içinde bulunuyordu. Cumhuriyetin muhaliflerindendi. Kazım Karabekir'in kurduğu Serbest Cumhuriyet Partisi Sempatizanı idi. Suikastçılar arasında adı geçiyordu. Bu nedenle aranıyordu.
Abdülkadir Bey, Ankara'dan İstanbul'a geldiğinde doğrudan Enver Paşa'nın eşi Naciye Sultan'ın Bakırköy Çiftliği'ne gitti ve tavuk kümesinde saklandı. Abdülkadir Bey bir süre kümeste barındı. İstanbul'da arandığını öğrendiğinde yıkıldı. Bulgaristan'a geçmek üzere çiftlikten ayrıldı. Kıyıköy'e doğru ormanlar içinde yürümeye başladı. Kırklareli Valisi Bulgaristan'a kaçması ihtimaline karşı, bu coğrafya bölgesinde gerekli önlemleri almıştı. O sıra Kırklareli Valisi Kavalalı Sait Bey'di. Bilgi yanlış değilse Abdülkadir Bey kendini Orman Müfettişi olarak tanıtıyordu. Ancak yalan tutmadı. Kıyıköy'e yakın bir yerde yakalandı.
Abdülkadir Bey, Kıyıköy'de yakalandıktan sonra jandarmaların nezaretinde Kırklareli'ne getirildi. Vali Sait Bey'in huzuruna çıkarıldı. Bir süre Vali Sait Bey'in yanında kalan Abdülkadir Bey, ifadesi alınmak üzere Cumhuriyet Savcısı'na götürüldü. Abdülkadir Bey'in ifade vermesi bir saat kadar sürdü. Ertesi gün trenle Ankara'ya götürüldü. Ankara'da ifadesi alınan, İstiklal Mahkemesi'nde yargılanan ve idama mahkum olan ünlü Ankara Valisi bir sabah idam edildi.
Yıllar sonra yazar Sadi Borak ile İstanbul Mustafa Kemal Derneği Devrim Konseyi toplantısında tanıştım. Arada haberleşiyorduk. Bir gün mektubunu aldım. Mektubunda ilginç bir anısını anlatıyordu.
Rahmetli Sadi Borak, bir başka araştırması için 1960'lı yılların başında Kırklareli'ne gelmiş. Gelmişken Vali'yi ziyaret etmiş. Zamanlamaya göre ziyaret Vali Mehmet Saraçoğlu'na olmuştur. Sadi Borak, Vali'nin yanına girdiğinde Vali bir kitap okuyormuş. Bir süre konuştuktan sonra ziyaret sebebini sormuş. Borak, bir araştırma için geldiğini söylemiş. Vali; "Bak demiş, öyle bir araştırma yapın ki her şey doğru dürüst olsun. (Okuduğu kitabı göstermiş) Bu yazar, öyle bir araştırma yapmış ki çok beğendim. Siz de öyle bir araştırma yapın ki, kitabı herkes okusun" Bunun üzerine Sadi Borak; "Beyefendi, okuduğunuz kitabın yazarı benim" demiş. Vali Saraçoğlu; "Hayatta böyle şeyler oluyor" demekle yetinmiş.
Sadi Borak, hayatında 25 kitap yazmıştır.
Babam o tarihte kırklareli jandarma alaykomutanı ismail hakkı beyin emir eri imiş.Babamın söylediğine göre vali bir köy yolunde ilerlerken ona göre karşı yönden tek bir jandarma geliyormuş jandarma onu görmemiş fakat o jandamayı görmüş kendisini aradığını sanarak küçük bir koruluğa gizlemiş orada tarlasında çalışan bir çiftçi valinin jandarmadan gizlediğini fark etmiş ve olayı jandarmaya sölemiş jandarmada gidip koruda valiyi bulmuş ve yakalayıp merkeze getimiş ama kim olduğunu neden gizlediğinide bimiyormuş merkeze getirildikten sonra ankara valisi olduğu anlaşılmış trene bindilirken babamda görmüş o zamanın parası askere 500 köylüyede 300 lira mükafat verilmiş