İktidarın Yumruğu Bürokrasi Masasında, Bedenleri ise,
"GÜNDEMİ BELİRLENEN TÜRKİYE YOK" sözü ile halkının arasında
Tüm hak dinlerin kutsal olarak işaret ettikleri, kan ile gözyaşının eksik olmadığı yer olan Ortadoğu'da Türkiye'nin tavrı günden güne tüm bölge halklarının çıkarlarını gözeten ve 2023 - 2071 gibi hedeflerinin zarar görmemesini kapsayan bir anlayışla uygulanmaya devam ediyor. Savaşlardan Ülkelerini terk etmek zorunda kalan 2 Milyon insana kapılarını açan Ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanları ve Milletvekilleri kendilerine bu kutsal görevi demokrasi sandığında iade eden halka, 35 insanımızın hayatını kaybettiği Ekim olaylarının iç yüzü ile Sınırımızda sahnelenen oyunun perde arkasını anlatıyor. Reisi Cumhur olarak güven veren konuşmaların altına imza atan Recep Tayyip Erdoğan, "Bu süreç için hayatımı ortaya koydum" derken: yeni oluşturulan hükümetin tepesindeki isim Ahmet Davutoğlu, "Kardeşliğimizi bozamayacaklar." Kırklareli ziyaretinde Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Milletin kaderiyle oynamaya hiç kimsenin hakkı yok" AK Parti Kırklareli Milletvekili Şenol Gürşan, "IŞİD kimin kim olduğunu gösterdi" sözleri ile BÜYÜK TÜRKİYE vurgusu yaptılar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sokak eylemleri için TBMM şimdi inşallah Salı'dan sonra yeni yasal düzenlemeleri gerçekleştirerek, Hükümet idari tedbirleri alarak, diğer tüm kurumlarımız üzerine düşeni yaparak, sokakları bu vandallardan süratle temizleyecektir." diye konuştu.
Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe, ekonomi ve demokraside standartlarını yükselttikçe önüne çıkartılan engellerin de aynı şekilde büyüyüp, şekillendiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz 'refah' dedikçe, bazıları bizi yokluğa, yoksulluğa mahkum etmek için çırpınıyor. Biz 'demokrasi, özgürlük, hak' dedikçe bazıları bizi darbelere, yasaklara, baskılara' mahkum etmek istiyor. Biz 'kardeşlik, birlik, beraberlik' dedikçe birileri bizi düşmanlığa, kavgaya ayrıştırmaya yönlendirmek için var gücüyle çalışıyor. Çünkü karşımızda hem içeride hem de dışarıda asırlık çıkar dengelerini bozan bir Türkiye gerçeği var. İçeride ve dışarıda çarklarını bozduğumuz, tuzaklarını alt üst ettiğimiz odaklar Türkiye'nin önünü kesmek için var gücüyle çalışıyorlar. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz hakkın, haklının, mazlumun yanında, zalimin karşısında durmayı sürdüreceğiz. Eğer böyle yapmazsak, görevimizi yerine getirmemiş, tarihimize ve değerlerimize sırtımızı dönmüş oluruz. Oynanan oyun gayet açık ve net bir şekilde ortadayken şu veya bu sebeple en çok da siyasi çıkar hevesiyle Türkiye'nin milli çıkarlarına aykırı duruş sergileyenler, millet ve tarih önünde bunun hesabını vereceklerdir. Türkiye nice badireleri atlattı, bu hadiseleri de inşallah geride bırakacaktır. Ancak bu süreçte safını ülkenin ve milletin yanında değil de vandallığın, saldırganlığın, haydutluğun, hainliğin yanında belirleyenler alınlarındaki bu kara lekeyi ilanihaye silemeyeceklerdir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bulunduğu makam dolayısıyla siyasi partiler nezdinde tarafsız bir konumda olduğunu, ama ülkenin ve milletin çıkarları söz konusu olduğunda safının, tarafının gayet net ve belli olduğunu, bugüne kadar hep olduğu gibi bundan sonra da Türkiye'nin ve milletin çıkarları ne gerektiriyorsa tarafının o olacağını kaydetti.
Erdoğan, "Eğer bir siyasi parti tabanını sokağa davet ediyorsa, bir siyasi partinin başkan yardımcısı twitt atmak suretiyle tabanını sokağa davet ediyorsa. Yakmaya, yıkmaya çağırıyorlarsa, buna zemin hazırlıyorsa, hiç kimse kusura bakmasın ben orada tarafsız davranamam. Eğer anamuhalefet partisi Türkiye'nin değil de Türkiye düşmanlarının sözcülüğünü yapıyorsa ben orada tarafsız davranamam" diye konuştu.
Türkiye'nin çeşitli illerinde yaşanan şiddet olaylarında 37 kişinin hayatını kaybettiğini, araçların yakıldığını, kamu binalarının yakıldığını, dükkanların, bankaların yağmalandığını hatırlatan Erdoğan, bu süreçte muhalefet partilerinin sağduyu çağrısı yapmak yerine, buradan bir rant sağlamanın gayreti içine girdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan süreçte söz ve uslüp birliği içerisinde olunması gerektiğini belirterek, muhalefet partilerinin yaklaşımının, "Yeter ki biz kazanalım, ülkeye ne olursa olsun" olduğunu, bunun da kabul edilemeyeceğini söyledi.
"Okul yakıyorsun, hastane yakıyorsun, huzurevlerini yakıyorsun, çocukların kaldığı pansiyonları yakıyorsun. Bu anlayışa karşı artık bizden ne yapmamız bekleniyor. Böyle bir anlayış karşısında bizim de sessiz, tarafsız kalmamızı bizden kimse bekleyemez" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Suriye'nin eli kanlı rejimi IŞİD belasının doğmasının, büyümesinin bu kadar yayılmasının birinci derecede sorumlusudur. Bu çok açık net ortada bunu dünya biliyor, kabul ediyor. Buna rağmen çıkıp da Türkiye'yi IŞİD'I destekleyen ülke olarak lanse etmek vatanseverlik anlayışıyla asla bağdaşmaz. İddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Türkiye Cumhuriyeti'ne bu yakıştırmayı yapanlar alçaktır, vatan hainidir. Bizim bugüne kadar IŞİD'e her hangi bir desteğimiz söz konusu olmamıştır. Hiçbir terör örgütüne ne olursa olsun böyle bir destek asla bizim ne fikriyatımızda ne inancımızda mümkün değil, olamaz. Biz, 30 yıldır terörle mücadele ediyoruz. Ülkemizde bir bölücü terör örgütü var ve bu ülkede 40 bini aşkın insan terörle mücadelede maalesef öldü. Öldürenler belli. Bunu artık anlamak için kahin olmaya gerek yok.
Gün etnik taassup günü de mezhep taassup günü de değildir. 250 bin kişi hayatını kaybederken 'onların mezhebi şuydu' diye susanlar, ateş kendilerine değince seslerini çıkaramazlar, böyle hakları yok. Kobani de Kobani, Kobani de Kobani? 250 bin kişi öldü Suriye'de, orada niye sesiniz çıkmıyor. Kobani olunca sesleri çıktı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'nin Ayn Al Arap diğer ismiyle Kobani bölgesinde son yaşanan olaylar sonrasında 200 bin kişinin Türkiye'ye geldiğini, Türkiye'nin de bu kişilere kapısını açtığını, en güzel şekilde evsahipliği yaptığını ve yapmaya devam ettiğini vurgulayarak, "Bunu yapan Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı, askerine, polisine karşı şu anda bölücü terör örgütünün sokaklardaki vandalları, teröristleri neler yapıyorlar görüyorsunuz. Bundan sonraki süreç şu ana kadar olduğu gibi devam etmeyecek. Esed'i destekleyenler, Esed'in zulmüne ortak olanlar, Esed'in büyüttüğü ve beslediği terör örgütü kendilerine dokunduğunda hiçbir şey olamış gibi pişkince, şımarıkça davranamazlar. Milletvekilleri gidip resim çektirirken, oradan buraya bilgiler aktarırken bununla övünenler kalkıp da pişkin şekilde bunu konuşamazlar" diye konuştu.
"Şu anda sokak eylemleri var diye, sokak eylemleri hükümeti, Çözüm Süreci'ni, Türkiye'deki huzur ve istikrarı hedef alıyor diye bazı medya kuruluşları ve bazı kalemler terör örgütünü övecek kadar alçaldılar. Paralel yapı son derece ırkçı bir zihniyete sahipken, sırf bu olaylar nedeniyle terör örgütünün sempatizanı olduverdi. Bu ülkede 30 yıldır kan akıtan terör örgütü bir anda paralellerin, bazı medya kuruluşlarının ve bazı kalemlerin sempatik örgütü oluverdi. Paralel yargı ne yazık ki yargıya gönderilenleri enteresan gerekçelerle salıvermeye başladı. Böyle bir şey olabilir mi?
Uzun süredir çözüm sürecinde örgüte akıl verenler yeniden silahlı saldırı yapın diyorlar, şu anda da bu sokak eylemlerini büyütmek için zararı çoğaltmak için sorumsuzca yazılar yazıyorlar. Bunu Gezi olaylarında da yaptılar, 17-25 Aralık darbe girişimi sırasında da yaptılar. Ahlaksız yöntemlerle, ahlaklı bir mücadelenin verilemeyeceğini bunlarda er ya da geç görecekler.
Bu ülkede iktidarları değiştirmenin yöntemi sandıktır. Bu ülkenin iç ve dış politikasına istikamet çizenin yegane yolu sandıktır. Sandık dışında böyle vandallıkla, şiddetle, yağmacılıkla yol arayanlar gereken cevabı alırlar ve alacaklardır. Türkiye'yi kolay lokma sayanlar gereken cevabı alırlar ve alacaklardır. Türkiye'yi kolay lokma sayanlar bu ülkenin onların boğazlarına durup, nefeslerini kesecek bir güç olduğunu bilmelidirler."
Türkiye'nin artık, bir kaç provokatif eylemle, manipülasyonla, medya marifetiyle rotası belirlenen bir ülke olmadığını belirten Erdoğan, "Gündemi dışarıdan belirlenen bir Türkiye artık yok. Türkiye artık kendi gündemini kendi belirlemektedir. Hala böyle bir Türkiye özlemi içinde olanların hevesleri inşallah yine kursaklarında kalacaktır. Artık eski Türkiye yok, şimdi yeni Türkiye var. Türkiye'yi dizleri üzerine çöktürme hevesiyle yanıp tutuşanlar, Allah'ın izni ve yardımıyla bir kez daha millet iradesinin ayakları altında ezilip gideceklerdir" diye konuştu.
"Oyun aynı oyun" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1960 ve 1980 darbeleri öncesinde yapılanların bugün de yapılmak istendiğini söyledi. Önce bir kesimin sokağa dökülüp vandallıkla, saldırganlıkla, terörle diğer vatandaşları tahrik ettiğini, önce güvenlik kuvvetlerine sonra sokaktaki masum insanlara saldırılarak bir muhatap oluşturulmaya çalışıldığını kaydeden Erdoğan, böylece birbirine husumetle bakan, sopayla, silahla birbirine saldıran bir ülke iklimi oluşturmanın hedeflendiğini dile getirdi.
"Bu çok bayat bir oyun, çok bayat bir senaryo. Milletimiz artık neyin ne olduğunu net olarak görüyor ve bu tuzaklara düşmüyor. İnşallah bundan sonra da hiç düşmeyecek. Milletimiz bu tezgahı, bu oyunu çok iyi gördüğü, gerisindeki niyeti çok iyi çözdüğü için bugüne kadar basiretli davrandı. İnanıyorum ki bundan sonraki süreçte de, hiç endişe etmeyin, bu şekilde davranacaktır.
TBMM inşallah Salı'dan sonra yeni yasal düzenlemeleri gerçekleştirerek, hükümet idari tedbirleri alarak, diğer tüm kurumlarımız üzerine düşeni yaparak sokakları bu vandallardan süratle temizleyecektir.
Bu konuda tüm siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının hükümete gerekli desteği sağlamasını bekliyorum. Parlamentoda kim destek verir, kim destek vermez bunları da göreceğiz. Orada da herkes iyot gibi ortaya çıkacak. Bugünler, birliğe, beraberliğe, dayanışmaya her şeyden çok ihtiyaç duyulan günlerdir. Diğer bütün hesaplar, bütün çekişmeler, farklılıklar bir kenara bırakılarak ülkenin ve milletin bekası için herkes sorumluluk üstlenmeli, ilgililere bu konuda gerekli desteği vermelidir."
Rize'nin ve Rizeli gençlerin de böyle hassas zamanlarda dikkatli olması gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tahriklere aldanmayacağız, tuzaklara prim vermeyeceğiz" ifadesini kullandı.
Özellikle anne ve babaların çocuklarının kandırılmasına, istismar edilmesine izin vermemesini isteyen Erdoğan, polisin, askerin ve istihbaratın iyi çalıştığını, başarılı sonuçlar aldığını ve alçaklardan gereken hesabı sorduğunu söyledi.
Erdoğan, "Onlar en iyi bildikleri işi yapacak, yıkmaya çalışacak, biz en iyi bildiğimiz işi yapacak hem şehirlerimizi hem gönülleri koruyacak ve inşa edeceğiz. Sonuçta milletin, kardeşliğin, yeni ve büyük Türkiye'nin kazanacağından kimsenin şüphesi olmasın" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı seçiminde kendisine verdikleri rekor düzeydeki destek için Rizeliler'e bir kez daha teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün açılışı yapılan eser ve hizmetlerin kente hayırlı olmasını diledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kim ne yaparsa yapsın bu kardeşlik sürecini devam ettireceğiz"
Olaylarda zarar görenlerin yaralarının sarılacağını ifade eden Davutoğlu, "Karamsarlığa kapılmayın, şehirleri gerekirse yeniden inşa ederiz. Biz yaparız onlar yakar, aramızdaki fark bu. Biz insan için devlet deriz, onlar kendi ideolojileri için insanlar katlederler" diye konuştu.
Çatışma ortamının sürdüğü sırada çarşı merkezine çıkan Bingöl Emniyet Müdürü ve ekibinin saldırıya uğradığını hatırlatan Davutoğlu, "Bu çatışmalar sürerken bu kahraman kardeşleriniz dün gece Bingöl'de esnafı ziyarete çıktı, herkesin evine çekildiği bir anda halkla kucaklaştığında, alçakca pusu kurdular. Onu yaralayıp 2 kardeşimizi şehit ettiler. Bu olaylar olurken talimat vermiştik böylesine provokasyona gelenlerin peşini bırakmayacağız. Buradan birkaç kez daha Bingöl valiliğini tebrik ediyorum. Bu eşkiyaları 2 saat içinde bulup cezalandırdılar, onlara yaptıklarını ödettiler. Bundan sonra bu topraklarda hiç kimse yaptıklarının yanına kar kalmayacak" diye konuştu. Başbakan Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kobani'deki olayları bahane ederek milletin arasına fitne tohumu ekmek istediler. Buradan tüm Türkiye'ye sesleniyorum. Milletin kardeşlik ve birliğini hiçbir şeye değişmeyiz. Türkiye'nin her bir canı azizdir, mübarektir. Siyasi düşüncesi ne olursa olsun bu ülkenin vatandaşı bizim için azizdir. Biz Türkiye Hükümeti olarak kim ne provokasyon yaparsa yapsın hiçbir şekilde kardeş çatışmasının çıkmasına izin vermeyeceğiz. Bizim çözüm sürecinden anladığımız budur. Herkesin kendi anadilini konuşabilmesi, ama kesinlikle terörden şiddetten uzak durması, bu milli ve beraberliğin teminatı demokrasimizdir. Biz özgürlükleri koruyacağız, başkaları saygı göstermese bile biz göstereceğiz. Bu topraklarda vatanın milletin bayrağının dirliğine ve birliğine el uzatılmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bütün vatandaşların hukukun teminatı biziz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Çözüm süreci hiçbir şekilde kamu düzenine alternatif değildir, bir mazerette olamaz. Son 48 içinde yaşanan vandalizme her türlü eşkiyalığa buradan sesleniyorum. Sakın ola ki bu milletin birliğini ve beraberliğini bozmanın rüyasını kurmayın. Bütün vatandaşlara da buradan vakur bir şekilde devlete ve hükümete güvenmelerini istiyorum. Bu saldırılarda mağdur olmuş illerdeki kardeşlerimize de da sesleniyorum. Bunların eşkiyalıklarının hesapları sorulacak, ama ayrıca bilinsin ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti kudretli bir devlettir bütün yaraları saracağız. Yıkılan yakılan binaların daha iyisini yapacağız. Yakılan araçların daha iyisini getireceğiz, daha güçlü bir şekilde bu bölgeye yatırım yapacağız. Karamsarlığa kapılmayın şehirleri gerekirse yeniden inşa ederiz. Biz yaparız onlar yakar aramızdaki fark bu. Biz insan için devlet deriz, onlar kendi ideolojileri için insanlar katlederler. Ne bu devlet acizdir ne de bu millet acizdir. Geçen sene Gezi diye sokağa çıkanları hangi amaçlarla yollara çıktıklarını bu millet fark etti. 17 Aralığın arkasında nelerin olduğunu bu millet gördü, şimdi de Kobani'nin arkasına saklanarak milli birliliği ve beraberliği bozmak istiyorlar. 2015 seçimlerine giderken bir istikrarsızlağa yol açmak istiyorlar ama biz buna kesinlikle izin vermeyiz. Kahraman Türk milleti izin verme. Tuzak kuranların tuzaklarını başlarında parçalayacağız. Bu kutlu yürüyüşü durdurmaya kimsenin gücü yetmeyecek. Türkiye her zaman zalimlerin teröristlerin karşısında olacak mazlumların ise yanında oldu. Suriye'de katil Esed'in bombaları patlarken binlerce Suriyeli Türkiye'ye sığındı. Bugün Kobani diyerek yakıp yıkanlar o zaman neredeydi. Çünkü onların meselesi insanlık meselesi değil, onlar sadece istismar ederler. Buradan bir kez daha Suriye'deki herkese mesaj gönderiyorum. Biz hiç bir zaman etnik köken nedir diye sormadık herkese kucak açtık açmayada devam edeceğiz. Kobani'deki kardeşlerime de seslenerek söylüyorum. Bu provokatörler ne yaparsa yapsın Anadolu insanı merhametlidir. Sizi bağrına basacaktır nasıl 3 gün için 200 bin aşkın kardeşimizi bağrımıza bastığımız gibi. Bütün Suriyelileri bağrımıza basacak kadar yüreğimizde geniş yerimiz de. Son günlerde HDP ve CHP tarafından bir iddia gümdeme getiriliyor. Deniyor ki Türkiye IŞID'e yardım ediyor. Buradan bu vatan hainlerine sesleniyorum ellerlerinde bir belge varsa çıkarsınlar ortaya koysunlar. Yoksa bu ülkeyi dünyaya yanlış tanıtmasınlar. Türkiye hiçbir zaman zalimin ve terör yapılanmasının yanında olmadı olmayacak. Ama şimdi bir tweetle halkı sokağa döken o HDP'lilere ve ona destek tweeti atan CHP genel başkan yardımcısına ve Türkiye'yi IŞID ile yan yana alan Kılıçdaroğlu'na soruyorum zalim Esed'e de karşıyız desinler çıkıp söylesinler. Kılıçdaroğlu dün bir teklifte bulunuyor diyor ki yeni bir tezkere çıksın asker sadece Kobaniye girsin diyor. Hem CHP hem HDP bir hafta önce bütün Suriye'ye yardım edebilmek için çıkardığımız tezkereye hayır dedi. Şimdi maskeleri indi sadece Kobani diyorlar. Ey Kılıçıdaroğlu 30 bin Suriyeli katledilirken senin milletvekillerinin ziyaret ettiği nerdeyse ellini öpecekleri Esed'in füzeleri ile. Neden biz tezkere sunduğumuz da biz buna karşıyız, Esed'i hedef alıyor diye karşı çıkmadın izah et. Orada ölenlere nasıl hesap vereceksiniz. Bizim kapımıza gelen herkese kapımız açıktır. 3,5 yıldır bizi eleştirenlere şimdi sadece Kobani diyorlar. Peki IŞID Suriye'de Türkmen köyüne saldırdığında nerdeydin CHP, neredeydin HDP. Ama biz oradaydık. Kobani'de katledilen Kürtlerin yanında biz varız, olacağız. Onlar CHP ve HDP'ye sığınmaya gelmediler, onlar müşvik ve kudretli Türkiye Cumhuriyeti'ne sığındılar. Bu aziz millete sığındılar. Bu politikayı devam ettireceğiz. Daha düne kadar IŞID'le işbirliği yapan PYD mağduriyetler içinde Türkiye'yi suçluyor gidin Esed'ten yardım isteyin alabildiniz mi?
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Birlik ve beraberlik içinde bu millete yanlış yapanları, ezip geçeceğiz. Çünkü bu milletin kaderiyle oynamaya hiç kimsenin hakkı yok"
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere geldiği Kırklareli'de hem bölge insanına hemde tüm yurttaşlara seslendi. Müezzinoğlu, Kobani nedeniyle yapılan şiddet eylemlerine tepki gösterdi. Yapılan eylemlerin Türkiye'nin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik olduğunu kaydeden Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, "Zaman zaman birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenler, fitne ve fesat üretmek isteyenler bu anlamda bu büyük milletin o büyük hedeflerinden vazgeçmesini ve hedeflerine yürümesinden rahatsız olanların engelleriyle karşılaşıyoruz. Bunları da yine birlikte aşacağız. Bir birimizi daha çok severek bir birimize daha çok sahip çıkarak birlikten güç doğar anlayışıyla aşacağız. Yakın coğrafyamızda çok büyük sıkıntılar var. Birileri bu coğrafyanın dengesini bozmaya çalışıyor. O coğrafyanın dengesini bozarak bizim de dengemizi bozmaya çalıyor. Bayram ertesi ülkemizde olağan üstü sıkıntıları bize yaşatmaya çalıştılar. 30'dan fazla vatandaşımızı faili meçhul ne olduğu bilemediğimiz eller tetiği sıktı. Emniyet müdürümüzü yaraladılar. İki tane emniyet görevlimizi şehit ettiler. Buradaki eller Türkiye'nin o muasır medeniyet seviyesinin üzerindeki hedefe gitme yolculuğundaki istikrarını bozmak. Birlik ve beraberlik içinde bu millete yanlış yapanları, birlik ve beraberlik içinde millete yanlış yapanları ezip geçeceğiz. Çünkü bu milletin kaderiyle oynamaya hiç kimsenin hakkı yok. Bu milletin hak ettiği o muasır medeniyet seviyesindeki imkanlara kavuşmasıyla ilgili kimsenin tuzaklarına düşmek, kimsenin oyuncağı olmak bu milletin yöneticilerine yakışmaz."dedi.
Bakan Müezzinoğlu, CHP'nin tezkereye 'hayır' dediğini anımsatarak şunları söyledi: "Bir bakıyorsun ki tezkereye kim 'hayır' diyor CHP ve HDP. Peki tezkereye 'hayır' diyorsunuz Türkiye Kobani'ye niye asker göndermiyor veya niye askeri yardım yapmıyor. ya akşam anestezi bir madde alıyorsunuz ya da akşam biraz kafa Bulanık, Sabah farklı bir noktadasınız. Çünkü akşam söylediğinizle Sabah söylediğiniz farklı. 'IŞİD'le mücadele için Kobani'ye asker gönderin, Kobani'deki iş bitince de tarih verelim sonra geri çekilsin asker' diyorlar. Yahu bu çocuk oyuncağı mı? Farz edelim ki IŞİD dedi ki 'Türkiye buraya asker göndersin, Kobani'den çekiliyoruz' tarih de verdik biz de askeri çektik, IŞİD geldi, ne yapacaksın bir daha tezkere çıkartacağız. IŞİD bizimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynar ey Kılıçdaroğlu, buna senin aklın ermiyor. CHP genel başkanı diyor ki 'Türkiye niye tezkere çıkartıyor, Türkiye'nin orada ne işi var' peki Amerika'nın, Almanya'nın ve İngiltere'nin ne işi var, onların işi var çözüyorlar, bedelini Türkiye ödüyor. Türkiye ile kimse oynayamaz. Türkiye'yi bu hale getiremezsin. Birilerinin büyük hesabı varsa Türkiye'nin de büyük hesabı var. Türkiye sıradan bir ülke, gündelik sorunlara göre karar veren, Kürte göre ayrı, Arapa göre ayrı, Türkmene göre ayrı, yol izleyerek istikrarlı ve güçlü bir ülke olmaz. Türkiye hukuktan yana, insan haklarından yana, istikrardan yana, demokrasiden yana duruşunu mert ve net yapmak zorunda."
AK Parti Kırklareli Milletvekili Şenol Gürşan, "IŞİD kimin kim olduğunu gösterdi"
Suriye ve Irak'ta etkili olan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütünün Kobaniye saldırması sonrasında yaşanan gelişmelere değinen AK Parti Kırklareli Milletvekili Şenol Gürşan, Kobani'yi bahane ederek Türkiye'de yapılan eylemlerin aslında Kobani ile yakından uzaktan ilgisinin olmadığını söyledi.
Batının yeni bir oyun ile güç kazanan Türkiye'yi Kobani de yeniden bir çukura çekmeye çalıştığını, Türkiye'nin dışında olduğu kadar içinde de bu oyuna gelenlerin olduğunu belirten Gürşan, batının IŞİD ile bir taşla birkaç kuş vurma peşinde olduğunu söyledi. Gürşan, "Suriye'de olanlar, Irak'ta olanlar. En son IŞİD'in Kobaniye saldırması ile 150-180 bin Kürt Türkiye ye sığındı. Suriye'den 2 milyon insan Türkiye'ye sığındı. İnsanlık ise burada. Ama birileri bir IŞİD belası ortaya atıyor ve bir taşla birkaç kuş vurmaya çalışıyor. Birincisi Müslümanları barbar, İslam dinini vahşi bir din gibi göstermeye çalışıyorlar, ikincisi Türkiye'nin büyümesinin önüne geçmek, güçlenmesini önlemek başını belaya sokmak istiyorlar. Üçüncüsü ise Türkiye'de gelmiş geçmiş en başarılı hükümeti 14 yıldan bu yana büyük başarılar elde etmiş, büyük hizmetler yapmış bir hükümeti devirmeye çalışıyorlar. Bütün bu IŞİD olayları bunlarla ilgilidir. Biz Bayram Tatiline girmeden önce Meclisten bir teskere geçirdik. Vatandaş iyi anlasın diye söylüyorum; teskerenin amacı Türkiye'nin gerektiğinde eğer ihtiyaç olursa gerek Suriye'de gerekse Irak'ta askeri operasyon yapabilmesi. Kim bu teskereye karşı çıktı; Bir tarafta HDP, diğer tarafta CHP. İkisi karşı çıktılar. Karşı çıkanlar IŞİD'in Kobaniye saldırması ile birlikte bu sefer ne dediler? Niye Kobaniye girmiyorsunuz, Türk askeri müdahale etmiyor? Şimdi siz hem teskereye karşı çıkıyorsunuz hem niye müdahale etmiyorsunuz diyorsunuz. Zaten yapılmak istenen bu; Türkiye'yi o çukurun içine çekmek. Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkiye artık figüran bir ülke değil. Türkiye aktör bir ülke. Masada kendisi var. IŞİD daha önce Türkmenlere de saldırdı, Arap Şiilere de saldırdı Sünnilere de saldırdı Esed Hama'yı katletti, Humus'u katletti hiçbirinin sesi çıkmadı. Şimdi kalkıp Kobani gidiyor diye başta Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu olmak üzere İzmir'de İstanbul'da araçlara, dükkanlara saldırdılar, kamu mallarını yağmaladılar.
Bunların hepsi tamamen vatan haini, kötü niyetli ve amaçları da oradaki Kürtler falan değil. Burada tezgah başka. Bu tezgah 2003 den beri devam eden bir tezgah. 2003'de balyozdu, Ayışığı idi Sarıkız'dı darbelerle denemeye çalıştılar olmadı, 2007 de parti kapatma davası açtılar olmadı. 2013'te Gezi Parkı olayları çıktı o da olmadı. Şimdi Kürtleri kışkırtarak yapmaya çalışıyorlar ama Allah'a şükürler olsun Kürt halkının büyük çoğunluğu sağduyulu onlarda neyin ne olduğunu gördüler. Birde bu IŞİD turnusol kağıdı gibi kimin ne düşündüğünü ne olduğunu ortaya çıkardı" diye konuştu
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol