ANILARA YOLCULUK

Gecenin sessizliğini dinliyorken dün gece anılar kapılarımı aralayıverdi gizlice. Yakalayıp beni saçlarımdan sürükleyiverdiler çocukluğumun denizine.
Saçlarımda gelincikten çelenkler, boynumda kirazdan gerdanlık çimenlerde yüzdüm sabaha kadar. Sonra atladım rüzgarların yelesine, dolaştık durduk o eski günlerde.
Öyle bir dünyada buldum ki kendimi ayrılık, düşmalık, endişeler yok ölümsüzlük dört yanımda.
Kuşların ilk uçuşları sevinci peri kızlarının tebessümleri dudağımda.
Avuçlarımdan su verdim kuşlara gökkuşakları topladım kucak kucak, kuş dallarına kurdum salıncağımı.
Rahmetli anneciğim "aman kızım yavaş sallan düşersin!" diye pervane oluyordu etrafımda.
Sonra babam tuttu elimden yemek yedik nane kokulu kaynaklardan sular içtik.
Dertler, acılar, çocuk dünyamdan çok çok uzak düşüncelerim kaynak sullarından berrak.
Hatıraların koynunda yaşarken dün gece, çocuksu günlerimi vurdum durdum zincirlere.
Sımsıkı tuttum babamın ellerinden, beni bir daha bırakmasın diye. Yıldızlar düşmesin diye avuçlarımı sımsıkı kapattım.
Çocuksu dünyamdaki o tertemiz duyguları hapsettim kalbime.
Kaynak sularının nane kokuları ellerimde, bırakıverdim kendimi uykuların derinine.
Sabah uykudan uyandığımda bir de ne göreyim;
Sert rüzgarlar eser olmuş hayal dünyamın yerinde.
Hayatın kaçınılmaz dertleri bu günlerin çaresizliği, yarınların endişesi hepsi duruyor yerli yerinde.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol