ANITLAR DİZİSİ ÖNFİKİR ARAŞTIRMASI BİLDİRİSİ

1976 yılının Haziran ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Kemal Güven adına, meclis kampusuna konucak anıt ve sanat eserleri için düzenlenen "Anıtlar Dizisi Önfikir Araştırması ile ilgili olarak mecliste oluşturulan Komite Başkanı Senatör Tarık Remzi Baltan'dan bu araştırmaya katılmam için davet yazısı almıştım. Yazıda Anıtlar Dizisi Önfikir araştırmasına bir bildiri ile katılmam bildiriliyordu. Bildirim Anıtlar Dizisi Önfikir Araştırması Komisyonu tarafından kabul edildiği takdirde ekteki programa göre hareket etmem söyleniyordu. Gönderdiğim bildirim kabul edildi. 10 Haziran 1976 günü saat 10.30 da Meclis Adalet partisi Grup Salonunda yapılan toplantıya katıldım, Cumhurbaşkanı, Meclis ve Senato başkanları, milletvekilleri, üst düzey bürokratlardan kültür ve sanatçıların bulunduğu 250 dolayında seçkin topluluk önünde aşağıdaki bildirimi okudum. Meclis toplantı tutanaklarından aldığım bu bildirideki bilgileri sizinle paylaşmak istedim.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Sayın Parlamento Başkanları,
Sayın Başkan,
Sayın Üyeler,
Roma'dan sonra tarihin en uzun ömürlü imparatorluğunu kuran Türklerdir. Rahmetli Fuat Köprülü bir konferansında şöyle der:
"Türk Tarihinin bize çok açık olarak gösterdiği esaslı bir sorun vardır. Türk Ulusun, ulusal bağımsızlığın korunmasında gösterdiği büyük alâka ve bu hususta katlanmaktan asla çekinmediği sonsuz mal ve can fedakârlığı bize gösteriyor ki, Türkler kendilerininkinden çok yüksek kuvvetler karşısında dahi, ulusal haysiyet ve şereflerini her şeyden üstün tutmuşlar, ulusal bağımsızlıklarını korumak için büyük fedakârlıktan çekinmemişlerdir."
Tüm dünya biliyor ki, Türk Ulusunun tarihi sosyal, siyasal, ekonomik hedefleri ulusal çıkarları Atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirilen Ulusal Bağımsızlık Savaşında, Anadolu İhtilâlinde, Büyük Türk Devriminde ifadesini bulmuştur. Bu nedenle tarihin uğrak ve durak noktalarından kendi gerçeğine bağlı kalarak bugün gelen Türk Ulusunun ve onun en büyük evlâdı Atatürk'ü yeni yorumların ışığında simgeleştirme zamanı gelmiştir.
Şu bir gerçek ki, yeryüzünde "hiçbir ulus kendi vatanını korumak için bizim kadar güçlü bir çaba harcamamış ve toprağa kendi özünü katamamıştır. Toprağa bağlılık tutkusu, devlet bilinci, ekonomi yaratma özelliği, ordu-millet yapısı, kutsal değerler uğruna ölümü hiçe sayması, yaşama sevinci, gerçekliği, layik aklın ışığında dünyaya bakışı, hakka hukuka saygınlığı, hoşgörüsü hiç kuşkusuz Türk'ü Türk yapan en belirgin özelliklerdir.
Bizce Atatürk, evrensel kişiliğinde, Ulusal Bağımsızlık Savaşında, kurduğu halk Devletinde, Büyük Türk Devriminde Türk Ulusunun bu özelliklerini kanıtlamış, somutlaştırmış, Türk'ün tarihi istek ve özlemlerini ifade etmiştir. Bu nedenle Atatürk "kendi gerçeğinin çocuğu" olduğu kadar Türk Ulusunun engin yeteneklerinin, tarihi Hedeflerinin somut bir simgesidir. Ve yine bize göre, Atatürk'ün onuncu yıl nutkunda dile getirdikleri Türk Ulusunun halde yankılanan sesi, geleceğe yansıyan ışığıdır.
ATATÜRK, "Benim ilk koşulum, düşüncelerimin, ulusun istekleri olduğuna inanmamdır" der. Bu bakımdan Atatürk, tarihimizde halka giden, ülkeyi halkla ilişki kurarak yöneten "ilk devlet kurucusu, halk önderidir. Atatürk, halk devletini kurarken devletin halkın hukuki temadisi olmasına, "kuvvetin, kudretin, hâkimiyetin, idarenin doğrudan doğruya halkla toplanmasına, halkın elinde bulundurulmasına dikkat etmiştir."
BU GÖRÜŞÜN IŞIĞINDA T.B.M.M. ANITLAR DİZİSİ- ÖNFİKİR ARAŞTIRMASI 2NCİ TOPLANTISI İÇİN ÖNERİMİZ ŞUNLARDIR:
Türk ulusunu, Atatürk'ü kendi gerçekleri, kendi boyutları içinde aramak, yorumlamak ve iç dinamikleriyle simgeleştirmek gerekir. Devlete Türkçü, Halkçı, Sosyal Adaletçi, Layik nitelik kazandırmanın Anadolu İhtilâli'nin nedeni ve amacı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü Anadolu İhtilâli, Türk Ulusunda "Zihniyet, ruh, kültür, uygarlık ihtilâli yaratmış, insancıl ve akılcıl değerler topluluğu" na ulaşmasını, onunla yeniden oluşmasını, biçimlenmesini sağlamıştır.
T.B.M. Meclisinde ve bahçesinde yer alacak anıtlar, sanat yapıtlarının biçim ve içerik yönünden ulusallık, halkçılık, evrensellik ifade etmesi gerekir. Özellikle Çağdaş Türkiye'nin Kurucusu, Yönlendiricisi Atatürk'ün halkla bütünleşmesi, Ulusal Bağımsızlık Savaşını gerçekleştirme biçimi, halkın demokratik yoldan iktidar oluşu, devletin devamlılığı, Cumhuriyetin Rönesans ve hümanizması, Türk'ün "aciz" ve teslimiyetçi bir dünya görüşünden layik dünya görüşüne, madde üzerinde fütühat yapış evresine nasıl geçtiği, ulusun çağdaşlaşma yolu, yöntemi halkın anlayabileceği biçimde anıtlaşmalıdır. "Üç asırdan beri hiçbir saldırı harbine girmemiş fakat kendisine karşı yapılan saldırıları önlemek için sürekli bir mal ve can fedakarlığına mecbur bırakılmış" olan Türk Ulusunun Atatürk'ün yurtta barış, dünyada barış, ilkesiyle uluslar arası düzeyde kazandığı saygınlık, özellikle Birleşmiş Milletler ülküsünü formüle etmedeki önceliği açıkça belirlenmelidir.
Yeni Türkiye "OLGU"su 20. Yüzyılın en ilginç, sonuçları itibari ile en etkili "OLAY"dır. Türk Ulusunun doğal yetenekleri, sosyal siyasal dehası, " Tarihi hedefler", Rönesansı, hümanizması, evrene bakış açısı, kültür ve uygarlığı, özgürlükçü demokrasi taraftarlığı, tasada kıvançta bir ve beraberliği, ülkesiyle bölünmezliği, uluslar arası varlığı Anadolu İhtilali, Atatürk Devrimi, ve Türkiye Cumhuriyeti ile yeryüzüne tesçil edilmiştir. Türkiye ve Türk Ulusu üstüne yorum bu " OLGU" ya dayanılarak, bu gerçeklere bakarak yapılmalıdır. Bizce ÇAĞDAŞ TÜRKİYE, EVRENSEL ATATÜRK ÖZDEŞLİĞİ tarihin sesi, tarihin devamlılığı, kültür ve uygarlığın somut varlığı, uluslar arası kimliği, geleceğe uzantısı olarak anlaşılmak gerekir. Esasen bu "tarihimizin dialektik akışı" dır. Bu nedenle T.B.M. Meclisine ve bahçesine konacak anıtların, sanat yapıtlarının konularını, esinleme kaynaklarını bu çerçevede, bu boyutlar içerisinde aramak yerinde olur.
Saygılarımla.
Nazif Karaçam
Gazeteci- Yazar
Halkevleri Atatürk Enstitüsü
Bildirici üyesi 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol