Dirim nehri kiyisinda saatlerce gidiyoruz. Karsimizda Iskodra kalesi. Köyümüzde Kibrit Mustafa'ya Iskodrali lâkabi takilmisti. Çocuklugumuzdan beri Dervis Hasan'in Mustafa'ya "Iskodrali Mustafa Pehlivan" derlerdi. Ne ilgisi varsa. Iskodra'nin pehlivanlarinin ünlü olup olmadigini sordum rehberimize. Veya, Iskodrali Mustafa Pehlivan adinda birinin olup olmadigini. Bilemedi böyle bir adamin varligini veya yoklugunu. Olsaydi mutlaka bilirdi Rüstü bey.
Rüstü bey deyince…
Adam, cumartesi sabahi Üsküp'ten beri bize bütün gezdigimiz noktalari bir bir sayip döküyor, didik didik anlatiyor. Böylesi birikimli, böylesine bilgili, böylesine bellegi güçlü, böylesine dagarcigi siskin bir insan, yeryüzünde milyonda bir çikar mi acaba? Konusmasi düzgün, tavri anlasilir, tarzi sempatik, bilgili, kültürlü, sabirli, deneyimli bir insan. Adam, balkanlari oldugu gibi ezberine almis, Türkiye'yi bile her birimizden daha iyi bildigini, Edirne'yi, Istanbul'u bizlerden daha detayli bildigini, sorana bizden daha iyi anlatabilecegini çekinmeden vurguluyor. Hem de Edirne ve Istanbul üzerine verdigi birkaç örnek, bendeki bu güveni ve kaniyi daha da güçlendiriyor.
Yine gece bastirdi. Yine gece yolculugu basladi. 19.30'da Arnavutluk'un baskenti Tiran'dayiz. Yarip geçiyoruz sehri. Gündüz degil ki gezinip görebilelim. Zamanimiz da kisitli oldugu için, Ohrid'e bir an önce varabilmek endisesiyle, Tiran'da durup mola veremiyoruz.
Ancak Dures'te kisa bir gereksinim molasi.
Bugün 20 Mart. Süleyman Akgül'ün dogum günü. Baglamamizi çikarip türkülerle kutladik bunu. Türküler çaldik, çigirdik topluca.
Çok uzun, biktirici, bezdirici, yorucu bir yolculuk yasaniyor. Bir türlü bitmiyor yol. Arnavutluk topraklari bir türlü bitmek bilmiyor. 23.30 siralari ancak tükeniyor.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol