ATATÜRKÇÜLÜĞÜ HALKA ANLATAMADIK

Cumhuriyetin 50. yıldönümü dolayısıyle “İstanbul, İktisadi ve Ticari İlimler Akademesi”nin 11-12 Ekim 1973 tarihinde İstanbul Maçka Oteli'nde “ATATÜRKÇÜLÜĞÜN EKONOMİK ve SOSYAL YÖNÜ” seminerinde yapılan konuşmaları, sunulan bildirileri içeren kitabını 25.03.1974 tarihinde Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar imzalayıp vermişti. Reşat Kaynar, Atatürkçü bir bilim insanı idi. Fikir ve görüşlerini korkusuzca açıklayıp söyleyen biri idi. Şu günlerde bu hocayı anmak ve kitabı bir kez daha okumak ihtiyacını duydum. Zira bu seminerde Atatürk'ü iyi anlayıp anlatan, yorumlayan 1960 öncesi dönemin ünlü Atatürkçüleri konuşmacıydı. Örneğin edebiyatçı Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ord. Prof. Dr. Hıfzi Veldet Veli Dedeoğlu, Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar, Yazar Şevket Süreyya Aydemir, Anayasa Profesörü Hüseyin Naili Kubalı, Kadroculardan Vedat Nedim Tör, Prof. Dr. İsmet Giritli konu üzerinde konuşmuş yetkin kişilerdi. Seminerin açılış konuşmasını Akademinin Rektörü Ord. Prof. Dr. Nihat Sayar yapmıştır. Nihat Sayar, Atatürk'ten şu görüş ve söylemleri aktarmıştır;
“İstiklalin en kıymetli temeli iktisadiyattır (Ekonomidir)”. Milli hakimiyet ancak iktisadi egemenlikle (ekonomik bağımsızlıkla) mümkün olur.
Kılıçla kazanılan zaferlerin korunması ve devamı (idamesi) ekonomi ile mümkün olur. İstiklal Savaşından sonra da düşmanlarımız fırsat kollayacaklardır. Bunlara karşı en kuvvetli silahımız ekonomimiz olacaktır.
“Yaşadığımız devir iktisat devridir.”
Mustafa Kemal bir yerde ekonomiyi bilmediğimizi, halkı gerilikten, fukaralıktan, yoksulluktan kurtarmak içim ekonomiyi bilmemiz, çok çok çalışmamız, ekonomik bağımsızlığımızı korumamız gerektiğini de söylemiştir. Yabancı baskılara boyun eğmememizi de söyleyen Mustafa Kemal, tam bağımsızlık yolunda mazlum uluslara örnek olmamız gerektiği üzerinde de durmuştur.
“Atatürk akılcı ve gerçekçi, pragmatik bir devlet adamıdır.” Yaşadığı yüzyılın ulusumuza, insanlığa neler getirip neler götüreceğini de görüp söylemiş, bir konuşmasında HALKÇILIK üzerinde durmuştur.
Mustafa Kemal 20. yüzyılın “HALK ASRI (YÜZYILI) olduğunu söylemiştir ama Yeni Türkiye'nin insanları ile hükümeti ile HALK olduğunu söylemiştir ve şunları demiştir:
“Bizim hükümetimiz demokratik bir hükümet değildir, Sosyalist hükümet değildir ve gerçekten kitaplarda mevcut olan hükümetlerin bilimsel niteliği bakımından hiç birine benzemeyen bir hükümettir.” İlmi, içtimai (sosyal) noktadan bizim hükümetimizi ifade etmek mazım gelirse “HALK HÜKÜMETİ” deriz.
Türkiye Cumhuriyetinin Halkçılığı, halka dayanırlığı, Mutafa Kemal'in bu görüşüne, 20. yüzyılın bu gerçeğine dayanır. Sonradan bu görüş bir İLKE olarak, devlet politikası olarak programlara, uygulamalara girer.
Altı Ok'tan biri ve en önemlisi olur. Demokratikleşme süreci bu Temel İlke dikkate alınarak başlar ve bugüne gelir.
Bu kitapta yer alan çok değerli söylem ve görüşler ışığında şunca yıl geçmiş olmasına rağmen biz “Halkın HALK” olduğunu söyleyememişiz, fikir     ve kavramları açıp içerdiği bilgileri halka indirememişizdir. Yani Mustafa Kemal'i onun çok sevdiği halkına, köylüsüne, işçisine, yetişen kuşaklarına anlatamamışızdır. 5-10 yıl önce okullara ATATÜRK DERSLERİ koymayı düşünenler geç kalmışlardır. Bundan sonra Mustafa Kemal Atatürk'ü olaylar anlatacaktır.
Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar'ın bana imzalayıp verdiği Cumhuriyet'in 50. yıl kitabını tavsiye ederim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol