ATATÜRK'TE BİLİM ANLAYIŞI VE BİLİME VERDİĞİ DEĞER

2.bölüm
Hiç kuşkusuz, Atatürk'ün ilim üzerine daha özgün (orijinal), daha kendine özgü görüşleri ve ifadeleri vardır. Tarihimizde halkına bilimin önemini söyleyen, vurgulayan ve sonuçlarını ortaya koyan ilk DEVLET ADAMI da kendisi olmuştur. Bilimsel Yol'un izlenmesi için kendine özgü yöntemini de 1932 yılındaki bir konuşmasında şu biçimde dile getirmiştir:
"İLİM TERCÜME İLE OLMAZ, İLİM TETKİKLE OLUR." “Her işin esas hedefini kısa ve kestirme yoldan varmak şayan-ı arzu olmakla beraber, yolun makul, mantıki ve bilhassa (özellikle) ilmi olması şarttır.”
Atatürk yurt gezilerinde, bilimsel toplantılarla özellikle ilim ve kültür üzerinde çok durmuş, geri kalış nedenlerimiz arasında eğitimsizliği bilgiye, bilgi kaynaklarına uzak kalışımızı, akli ve mantıki düşünceye itibar etmeyişimizi öne çıkarmıştır. Türkler ilme ve tekniğe itibar ettikleri, bu yola başvurdukları zaman çok başarılı olduklarını söyleyen Atatürk, İstanbul'un alınışını, burada başvurulan akıl ve tekniği örnek göstermiştir. Kendisini de yaşam boyu akıl ve bilim yolunu izlediğini, buna bağlı kaldığını söyleyerek, 1921 yılında bir konuşmasında bu görüşünü şöyle ifade etmiştir:
"Ben o adamın ki ordunun memleketi, milleti muhakkak bir neticeye götürebileceği noktalarda emir veririm. Fakat ilim ve bilhassa sosyal ilim sahasında dahil işlerde ben kumanda vermem. Bu alanda isterim ki bana bilginler doğru yolu göstersinler. Onun için siz kendi ilminize, kültürünüze güveniyorsanız, bana söyleyiniz. Sosyal ilmin güzel yönlerini gösteriniz, ben takip edeyim."
Görülüyor ki Atatürk her zaman ve mekanda bilme, akla, gerçekçiliğe bağlılığını, buna ulusunun da uymasını istemiştir. 1933 yılında, Cumhuriyetin Onuncu Yıldönümü'nde söylediği ünlü nutukta, "Türk ulusunun yürütmekte olduğu terakki (ilerleme / ve medeniyet (uygarlık) yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meş’ale müsbet ilimdir" demiştir.
Atatürk ilmi kültürden, kültürü ilimden ayırmaz. Kültürü ve bilimi olan ulusların uygarlık yaratabileceğini söyler ve ulusundan da bugün ve gelecek için bunu ister. Ve der ki:
"Bundan sonra memleketimizi kat'i halasa isal için (Kesin kurtuluşa ulaştırmak için) pek kuvvetli ve esaslı tedbirler (ittihaz) almak gerekir. Bu tedbirlerin en mühimi ve en birincisi ilim ve irfandır (kültürdür). İşte şurada (26 Ocak 1923 tarihinde Salihli'de) gördüğüm küçük mektepliler ilim ve irfan (kültür) ordusunu teşkil edecekleridir."

DEVAM EDECEK

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol