ATATÜRK'ÜN SOFRASINDAN BİRİ KILIÇ ALİ

Atatürk'ün "AKŞAM SOFRALARI" meşhurdu. Bu sofraların belli başlı müdavimleri vardı. Bazen de Atatürk gerek gördüklerini sofralarında misafir ederdi. Ancak bu sofralar birlikte yemek yemenin ötesinde anlam taşıyan, amacı olan sofralardı. Çünkü sofralara çağrılanlar sıradan insanlar değildiler. Onlar tarihçiler, sanatçılar, siyasetçiler ve kültür insanları idiler. Konuştukları şey memleket ve dünya sorunları idi. Atatürk "Yüksek Düzey"de düşünen, tartışmayı seven bir Devlet Adamı olduğu için sofralarına çağırdıkları da öyleydi. Sorunlar, konular üzerinde onların fikir ve düşüncelerini alır, çözüme çare olacaklardan şüphesiz ki yararlanırdı. O, Atatürk'tü. Kendine özgü yaşam biçimi vardı. Ancak önünde memleket ve halk vardı. Ülkesi halkı Mustafa Kemal Atatürk'ün başlıca sorunuydu. Sofralarında onun konuşulmasını isterdi.
Atatürk'ün sofralarına çağırdıkları arasında özel ilgi gösterdiği kişiler de vardı. Onların başında da KILIÇ ALİ geliyordu.
KILIÇ ALİ, ünlü yazar, Basın Yayın Genel Müdürlüğü yapmış olan TEMUR KILIÇ ile ünlü spor yazarı rahmetli Gündüz Kılıç'ın babaları idi. Altemur basın yayın dünyasında Gazeteci Yazar, Gündüz Kılıç ise spor camiasında "Baba Gündüz" olarak anılırdı. Benim 1970 yıllarında Kırklarelispor Başkanı olduğum sıralarda Milliyet Spor Yazarları olarak Kırklareli'ne geldiğinde görüşüp tanışmıştık. Zaten gelişleri de benimle ropörtaj yapmak içindi. Zira o sırada ben "Tankların gölgesinde maç yaptıran başkan" olarak söyleniyordum. Bu da ayrı bir hikaye. Bir gün yazarım.
BABA KILIÇ ALİ milli mücadele kadrosunda ve Mustafa Kemal'in çevresinde yer almış biriydi. 2005 yılında Kılıç Ali'nin anılarının yayınlanması üzerine oğlu Altemur Kılıç Aydınlık Dergisinde "MUTAT ZEVAT'TAN BİRİ: BABAM KILIÇ ALİ" başlıklı bir yazı yazmıştı. Yazısında babasını ve Atatürk'e yakınlığını anlatıyordu.
Oğlu Altemur Kılıç'a göre Baba Kılıç Ali "doğru dürüst bir adamdı. Balkan Harbi'nde Çanakkale de savaşmış, yaralanmış ve İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa'nın yaveri olarak Azerbaycan'a gitmiş bir askerdi. Tünelin ucunda hiçbir ışık olmadan halde yeni evlendiği eşini, yeni doğan oğlunu arkada bırakarak, iki subay arkadaşıyla 1919'da Sivas'ta Mustafa Kemal'e katıldı. O'nun emriyle Kurtuluş Savaşı'nda Ayıntep - Maraş Cephesi Kuvayi Milliye komutanı olarak hizmet etti. Sonra da Birinci Büyük Millet Meclisi'nde, Mustafa Kemal'in yanında İstiklal Mahkemeleri'ni, devrimleri savundu, devrim düşmanları ile mücadele etti. Atatürk ölürken başucundaydı. Sabiha Gökçen, Atatürk'ün en itimat ettiği kişilerden birinin Kılıç Ali olduğunu söylemiştir. Babam Kılıç Ali de Atatürk'e yakın olmakla, sırdaşı olmakla iftihar ederdi" der.
Öbür yandan Atatürk'ün en yakın silah arkadaşı, Başbakanı İsmet İnönü ise Mustafa Kemal'in sofrasında bu görülmeyen alışılmış kişilerden rahatsızlık duyar, bunu Atatürk'e de söylerdi. Nitekim 1938 de Başbakanlıktan ayrılmasına da bu "Mutat Zevat'ın" sebep olduğu söylenir.
Ne diyeyim, "Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları" adlı kitabı alıp okuyun derim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol