ATATÜRK'ÜN TRAKYA GEZISININ ASIL AMACI NEYDI?

78 yil önce bugün Atatürk, Kirklareli’nde, yarin Edirne’de olacak. Bu gezi Atatürk’ün üç aylik yurt gezisinin sonu degildi. Kirklareli, Edirne, Tekirdag gezisinden sonra Çanakkale üzerinden Ege bölgesi illerini dolasacakti. Ancak Edirne’de iken meydana gelen bir DEVLET SORUNU bu gezinin yarida kalmasina neden olmustur. Bu nedeni geçmis yillarda birkaç defa yazmis, konusmalarimda anlatmistim ama yine de bir defa daha yazip anlatmak istiyorum. Önümüzdeki günlerde bunu yapacagimi umuyorum

Atatürk hayatinda son derece planli, programli çalismis, amaçlari ve hedefleri daha önceden belirlenmis geziler ve konusmalar yapmistir. 19 Aralik 1930 tarihinde Istanbul’da baslayip 25 Aralik 1930 tarihinde Edirne’de yarida birakmak zorunda kaldigi TRAKYA GEZISI de bu tür gezilerinden, yani amaçli gezilerinden biriydi. Atatürk’ün, Trakya Gezisi’nin amaçlarini belirleyen baslica üç neden olmustur. Bunlardan biri 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nin halka etkilerini görmek. Ikinci neden o sira Kurulmus olan SERBEST CUMHURIYET PARTISI’ne halkin yönelmesinin sosyal, siyasal ve ekonomik sebeplerini arastirmak. Üçüncü neden ise, halktan alacagi sikâyetlerden, sikayet dilekçelerinden, konusmalardan DEVLET IDARESI’nin isleyis biçimini tespit etmek, aksayan yönlerini halkin agzindan, dogrudan görüp isitmektir. Yani Atatürk 1930’larda halka gitmek suretiyle yedi yillik cumhuriyetin ne halde oldugunu görmek, sorunlarin neler oldugunu halkin kendisinden isitmek istemistir. Nitekim Edirne’de iken halktan bir günde 200 dolayinda sikâyet dilekçesi almistir.

Halkin, sikâyetlerini kendisine rahat yapabilmesi için geziden çok önce gidecegi illerin Milletvekillerini Illerine göndermis, halkin idareden, sundan bundan sikayetlerini rahat yapabilmelerinin ortamini ve güvencesini yaratmistir.

Atatürk gerek Anadolu, gerekse Trakya gezilerinde amacina ulasmis midir? Hem de fazlasiyla ulasmistir. Gezide tespit ettigi bütün sikayetleri, bütün sorunlari o sira Basbakan olan Ismet Inönü’ye, bazilarini ilgili Bakanlara bildirmek ve sonuçlarini takip etmek suretiyle Devlet-Halk Iliskileri’nin nasil isledigini görmüs, 1930’lardan sonra halki içinde bulundugu sartlardan kurtaracak plan ve projeler üzerinde çalisma imkani bulmustur. Yani halkin agzindan devletin saglikli çalismasinin yolunu bulmustur. Devlet Idaresinde Akilci, Gerçekçi ve Faydaci yöntemleri öngören Mustafa Kemal Atatürk ülkeyi yönetenlere dara düstüklerinde, halk sikayetlerinin arttiginda, yeni uygulamalar yapilacaginda halka gitmenin gerekliligine isaret etmistir, bunun örnegini vermistir. Burada Atatürk halka göre yönetim düsünmemis, devletin HALKIN DEVLETI, Halk Devleti olmanin gerek ve gerçeklerinin öne çikarilmasini göstermistir. Tabii dalayisiyle DEVLET ADAMLIÄzI örnegini vermistir. Ayni zamanda ÇANKAYA’DA OTURAN’in devlet yönetiminde ne yapmasi, nasil hareket etmesi gerektiginin örnegini vermistir. Devlet Idaresinin halktan kopmasinin tehlikelerine isaret etmistir.

Süphesiz bu, Devlet Adamligi’nda, Devlet Idaresi’nde ATATÜRK FARKI’dir. Hiç kimse bir Atatürk olamayacagina göre ATATÜRK olmus bir Büyük Önder ve Kurtarici’nin örnek alinmasi gerekililigi ortaya konmustur. Tabii biz Atatürk’ü tanimadigimiz için Devlet Idaresi’ndeki inceliklerini de bilmiyoruz, Aksine Atatürk’ten kaçmanin, uzaklasmanin ve O’nun Gölgesi disinda bir sey oldugumuzu kanitlamaya kalkiyoruz ki sonuçta yaptigimiz isleri yüzümüze gözümüze bulastiriyoruz. Devlet Çarki’ni dogru dürüst isletemiyoruz. Sorunlar yaratiyoruz ve sonra da bu sorunlari çözmek için çareler ariyoruz, zaman harciyoruz, masraf ediyoruz. Bütün bunlardan bir sey çikiyor: Halka ve Atatürk’e gitmekten kaçinmamak.. Devletin saglikli çalismasi için bütün çareler orada yani halkta ve Atatürk’te.. Bunu bir anlaya bilsek...

                                               nazifkaracam@gazatetrakya.com        

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol