ATATÜRK EDİRNE'DE İKEN KUBİLAY'IN ŞEHİT EDİLDİĞİNİ ÖĞRENDİ

"Menemen Olayı ve Kubilay" Kepirtepe Köy Enstitüsünde hocamız olan Kemal Üstün'ün kitabının adıdır. Kitap, 23 Aralık 1930 tarihinde Menemen'de meydana gelen İRTİCA OLAYI'nda Yedeksubay Öğretmen Mustafa Fehmi'nin gericiler tarafından şehit edilmesini anlatmaktadır. Hocamız Kemal Üstün o sırada Menemen İlkokulunda öğretmendi. Kitabını bana 17/12/1977 tarihinde imzalayıp vermiş, "ATATÜRKÇÜ DUYGULARLA" diye yazmış. Kemal Üstün, Menemen'de olaya tanık olurken, Mustafa Kemal Atatürk Edirne'de, Türk Ocağı'nda Edirneliler'e konuşmaya hazırlanırken Kubilay'ın şehit edildiğini Ankara'da Başbakan İsmet İnönü'den gelen şifreden öğrenmişti. Edirne'de zaman saat 10 sıralarıdır. Türk Ocağı öğrenci ve halktan insanlarla tıklım tıklım doluydu. Mustafa Kemal, şifre memuru Ferit Bey'den şifreyi aldığı zaman Atatürk'ün arkasındaki sıralarda Edirne Erkek Öğretmen okulundan seçilmiş 25 öğrenci oturuyordu ve bu 25 öğrenci arasında "KEMANCI OSMAN" lakabı ile anılan irice yapıda bir öğrenci oturuyordu. Bu öğrenci sonraları Kırklareli Hamdi Helvacıoğlu İlköğretim Okulu müdürü rahmetli Osman Oyman'dır. İrtica Olayı'nda Kubilay ve iki bekçinin şehit edilişi ile ilgili şifreyi ondan öğrenmiştim. O da Ferit Bey'in şifre getirdiğini Atatürk'e söylerken işittiğini söylemiştir.
Mustafa Kemal şifreyi aldıktan sonra bir takım sinirli hareketlerde bulunduktan sonra kürsüye çıkıp, Edirneliler'e "Edirne'ye uzun bir zaman kalmak için geldim. Ancak Ankara'da çok önemli devlet işleri çıktığı için dönmek zorundayım. İlerde yine gelir, daha uzun süre kalırım" demiştir. Ancak, Mustafa Kemal Atatürk hemen Ankara'ya hareket etmez. İki gün gecikir. Bu sürede Edirneliler'e o konuşmasını yapar ve Başbakan İsmet İnönü'yü, Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak ve ordu komutanlarını acele İstanbul'a çağırır ve durumu gözden geçireceklerini belirtir. Bu arada "MENEMEN'İ YIKIN, ORTASINA DA SİYAH BİR TAŞ DİKİN" diye emir verir. Ancak daha sonra Atatürk bu emrini geri alır. Rivayet böyledir.
Mustafa Kemal, Kubilay Hadisesi'nden 2 gün sonra yani 25 Aralık'ta Edirne'den otomobil ile Babaeski'ye gelir ve burada özel treni ile İstanbul'a hareket eder. Başbakan İnönü ve Ordu Komutanları da İstanbul'a gelmişlerdir. İstanbul Dolmabahçe'de yapılan toplantıda bazı kararlar alınır ve bu kararların uygulanması için Başbakan İnönü gece yarısı Ankara'ya döner, Mustafa Muğlalı Paşa ve Ordu Müfettişi Fahrettin Altay Menemen'e giderler. Kısa sürede tarikat mensuplarından 2 bin 200 kişi tutuklanır ve bunlardan 28 kişi idam edilir. 7 yıllık GENÇ CUMHURİYET'e yönelik bir gericilik hareketi ve tehlikesi tarihte "KUBİLAY HADİSESİ" olarak geçer. Devrim Şehitleri'ni anmak ve yaşatmak amacıyla bir anıt dikilir. Anıtın kaidesine şöyle yazılır:
"İnandılar, döğüştüler, öldüler.
Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz."
Daha sonra Mustafa Kemal olayı şöyle yorumlayacaktır:
"Her faydalı ve yeni şeye karşı mutlaka bir kuvvet çıkar. Buna bizim dilimizde ( İRTİCA ) derler. İşte bu irticanın yok edilmesi için gerekli tedbirleri önceden almak lazımdır."
Kubilay, Bekçi Hasan ve Şevki'yi rahmetle anarken İRTİCA'nın on yıl öncesine kadar Devletin Siyaset Kitabı'nda yer alan bir olay olduğunu söylemek lazımdır. İRTİCA, toplumsal bir Gericilik Hareketidir. Yeniliklere karşı olmaktadır. Yok olması eğitilmeye, bilgilenmeye bağlıdır.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol