AVRUPA BİRLİĞİ KAPISINDA TÜRKİYE

Ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı Osmanlılar zamanında Türkiye'ye KANUN DEVLETİ'nin 1839 Tanzimat ile geldiğini söylemiştir. Şüphesiz KANUN DEVLETİ Avrupa'dan gelmiştir. Bu bir anlamda Türkiye'nin yüzünü Batı'ya çevirmesi demektir. Demek oluyor ki Türkiye yüzyılı aşkın bir süreden beri Batılılaşma'ya çalışmaktadır. Atatürk buna ''Batılılaşma'' değil, ÇAĞDAŞLAŞMA demiştir ama genelde kastedilen Batılılaşma'dır. 1839 Tanzimat Fermanı, 1856 Islahat Fermanı Batılılaşma Hareketi'ne ilişkin kararların alındığı, hız kazandırıldığı yıllardır. Fakat bütün alanlarda ve yönlerde halkın Batılılaşma'ya yani Çağdaşlaşma'ya yönelmesi Mustafa Kemal Dönemi'nde olmuştur.
Türkiye Avrupalı'ya benzeme sürecinde iken Avrupa İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeni bir düzen arayışına girmiştir. ''Güç Birliği'' önceleri ekonomik birlikte düşünülmüş, bu amaçla Avrupa Çelik Birliği kurulmuştur. Hedef Avrupa Birleşik Devletler Birliği'ni kurmaktır. Nitekim 1949 yılında böyle bir birliğin kararı alınmıştır. Fakat bu birlik daha sonra, 1958 yılında meşhur Roma Anlaşması ile ''Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)'' adı ile vücut bulmuştur. ALTILAR olarak anılan Almanya, İtalya, İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg bu kuruluşun içinde yer almışlardır. Türkiye Avrupa Birleşik Devletler Topluluğu (Ortak Pazar) içinde yer almak için 1959 yılında birliğe başvuruda bulunmuştur. Fakat Avrupa Birliği sürecini izlediğimiz zaman görüyoruz ki Avrupa Devletleri baştan beri Türkiye'yi kenarda tutmaya, adını seyrek anmaya özen göstermişlerdir. Ama Türkiye buna rağmen Avrupa Birliği ile ilgilenmiş ve netekim 1963 yılında Ankara Anlaşması sonrası AET organlarında yer almaya başlamıştır.
AET (Ortak Pazar) Ankara Anlaşması Türkiye'ye 22 yıllık bir hazırlık ve geçiş süresi tanımıştır. Bu süre 1970 yılında başlamış 1992 sonunda bitmiştir. Fakat Türkiye hala kapıda beklemektedir. Bu Ankara Anlaşması ile 1986 Serbest Dolaşım Hakkı tanınacak iken İşgücü Serbestliği tanınmamıştır. 12 Eylül Askeri Darbesi ile bütün anlaşmalar askıya alındıktan sonra Türkiye sırtını Avrupa Birliği'ne dönmüş, kendisi ile uğraşmaya ''İçe Dönük Politika'' izlemeye başlamıştır. Bu durum Türkiye'nin aleyhine olmuştur. Çünkü 1981 yılında Yunanistan, 1986 da İspanya ve Portekiz Ortak Pazar'a girmişlerdir. Böylece Türkiyesiz Ortak Pazar, bir anlamda Avrupa Birliği'nde üye sayısı 12'ye yükselmiştir. Ancak 1987 yılında Türkiye-Ortak Pazar ilişkileri tekrar ele alınmış, normale dönmüş, Türkiye'nin tam üyelik için yaptığı başvuru bu kez bir başka çeşit oyunla topluluk devletleri tarafından Teknik Komsiyona havale edilmiştir. Böylece ülkemizin üyeliği suya yatmıştır. Fakat ne var ki Türkiye'nin üyeliği Teknik Komsiyona havale edilirken 1989 yılında Avusturya 1990 da Kıbrıs Rum Kesimi, Malta, İsveç, Finlandiya, Norveç, Macaristan ve Polonya sıra ile üyeliğe başvuruda bulunmuşlar, zaman içinde üye olmuşlardır. Türkiye de 1989 yılında, Tansu Çiller'in Başbakanlığı sırasında GÜMRÜK BİRLİĞİ üyeliğini imzalamak suretiyle bize birliğin arka kapısı gösterilmiştir. Zaten istedikleri de Türkiye'yi üyeliğe almak değil, Türkiye Pazarı'nı ele geçirmekti. Şimdi Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz buzdolabındadır.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol