Zaman durmuyordu, acımasızca ilerliyordu, bu sırada acıkma ihtiyacı da hissedilince herkes otobüste birbirlerine yanlarında getirdiği bazı yiyecekleri ikram etmeye başlamıştı. Yiyeceklerin kuru kuruya gitmeyeceğini göz önüne alarak elime geçirdiğim mikrofondan, Kırklareli’den getirdiğim hardaliyeyi tanıtarak ve sağlığa yararlarından bahsederek otobüsteki arkadaşlara birer bardak ikram ettim. Hoşlarına gidince ve ilk defa böyle bir içeceği yudumladıklarını bahsedince ben Atatürk’ün milli içecek olması yönündeki direktiflerinden bahsederek tanıtımı güçlendirdim. Nasıl temin edebileceklerini kargo ile gelip gelemiyeceğini sorduklarında elimdeki şişede mevcut bulunan telefon numarası ve adresi not defterlerine kaydettiklerini gördüm. İşte denizde küçük bir damla da olsa Kırklareli’nin hardaliyenin tanıtımına katkı sağladığımı düşünmek dahi beni mutlu ediyordu.
Şarkılar, türküler, fıkralar ve şiirlerle devam eden yolculuğumuz boyunca herkes birbirine daha samimi daha yakın oluyordu. Böyle de olmak durumundaydık zira en az 8 günlük bir birlikteliğimiz olacaktı. Hopa’ya geldiğimizde artık ettiğimiz konforda olmamasına rağmen mütevazi bir hotelde konakladık. Ama yorgunluğumuzu gidermeye yetmişti. Ertesi gün tekrar yol alarak neşe içinde ve kolaylıkla Türkiye Gürcistan kapısından girdik. Batum’un eşsiz güzelliğini panoromik bir geziyle perçinledik. Daha önce Batum’a gittiğimiz için Botanik bahçesi ile şehrin güzelliğine yabancı değildim. Zamanımızın kısıtlı olması ve bir an önce Azerbaycan’a gitmeyi arzulamamız üzerine Batum’da fazla zaman harcamadık. Genel bir gezi ile yetindik. Burada bize Azerbaycan’lı olup ta kafilemizde bulunan Aybeniz QAFARLI rehberlik ediyordu. Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e vardığımızda arabadan inerek daha çok maket, heykel ve çeşitli canlandırmalar yada canlı hayvanların bulunduğu hayvanat bahçesini gezdik, Büyük kuleye çıkarak Tiflis’i tepeden seyrettik, fotoğraflar çekildik. Burada yolculuğumuzun ilk şanssızlığını yaşayarak kafilemizin mütevazi şahsiyetlerinden Ali TEKİNTÜRE’nin gözlüklerini kaybetmesi bizlere ilk hüznü yaşattı. Yine de dedikki, Yenilenmesi gerekiyormuş onun için kayboldu, Ancak gezi boyunca gözlük ihtiyacını nasıl karşılayacaktı. Onuda kendi takdir ve düşüncesine bırakmıştık.
Tekrar yola koyulduğumuzda sınır görünmüştü. “Sınıq Körpü Gömrük Postu” tabelası ile muhteşem sınır kapısı görünmüştü. Ama bizi bir sıkıntı bekliyordu. Gürcistan çıkışında yeşil pasaportlu olan bende dahil 19 kişiyi işlemlerini yaparak gümrükten geçirdiler fakat normal pasaporta sahip bazı arkadaşların vize işlemleri yerine getirilmediği gerekçesiyle olduğunu öğrendiğimiz sorun karşımıza çıktı. Normal pasaportlu arkadaşlar Tiflis Başkonsolosluğuna giderek ve hızlı diplomasi iletişimlerini zorlayarak ivedi de olsa bizim iki kapı arasında yeşil pasaportluların, başkosoloslukta normal pasaportluların uzunca bir süre beklemesine neden oldu. Tabi bu bekleyiş stresi de beraberinde getirdi. Yine moral sağlamak amacıyla hardaliye ikramının ikinci safhasını gerçekleştirdik. Nihayetinde arkadaşlarımızın sınırdan geçtiğini görünce stres ve hüzün yerini özlem neşe ve mutluluğa bırakmıştı yeniden. Herkes tekrar sanki aylarca hasretle özlemin kesişmesine tanık oluyordu. Sarılanlar, gözyaşı dökenler, sitem edenler, mutluluk coşkusunu yaşayanlar hep arkadaşlarımızdı.
Devam Edecek...
İLESAMİl Temsilcisi Alaeddin İkican
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol