AILE EKONOMISI

Bizim erkegimiz içkicidir genelde. Pek çogumuz kumarbazdir. Kadinimiz müsrif, hesapsiz, harcama meraklisidir ki bu merakin kimi durumlarda hastalik düzeyine eristigi deneyim ve sonuçlarla sabittir.
Ataerkil veya bilemedin babaerkil ailelerde aileyi babanin yönettigi varsayilir. Bizde de kirk yildir oldugu, söylendigi gibi.
Her ne kadar çocugu anne büyütüp yetistirse de, çocuk tüm terbiyeyi anneden alsa da…
Gâgi vaa gâgicik va. Gâgidan gâgiya faak va. Gocuyayla gâgisi va barnak gibi, Uzundere gâgisi va dinnak gibi... 
Egitimden egitime fark var.
Babadan babaya da! 
Baba var, anamizi öper, baba var, sülâlemizi… 
Bir baba türü vardir, tarlasini, bagini bahçesini kendi çalisan. Isini kendi yürüten. Iyi kötü, kendi dükkaninda kendi bir seyler yapan, bir seyler üreten, satan...
Baba vardir, aileyi yönettigini, yürüttügünü söyler ama, kendi çalismaz. Kendi tarlasini, bagini bahçesini kendi islemez. Kendine ait is yerlerini para karsiligi baskalarina devreder. Balini kaymagini eller yer. Lütfederse, posasini adama birakir.
Hayirli ve degerli baba, hanesinin bütçesine giren her kurus parayi, yine hanesinin yararina kullanir. Ailesinin huzuru, mutlulugu, gelisimi, rahatligi, ekonomik yapisi ve sürekliligi için harcamak zorunda oldugunun bilincindedir. Hatta, her baba, soruldugunda ayni seyleri söyler ve iyi yaptigini iddia eder. 
Dedigim dedikçi, eli sopali, gözü kara, dayakçi, cezaci, yetkileri sinirsiz, her istedigini, hatta her aklina eseni yapabilecek hakki kendinde bulan bir baba... 
Hatta hovarda, içkici, kumarbaz, düzenbaz... 
Ve hatta hirsiz bir baba... 
Devrettigi isyerlerinin yeni sahipleri veya isleticileri bazen iç güveyleridir. Bu içgüveyleri ki, babayi ablukaya almistir. Her biri alabildigine kurnaz, alabildigine düzenbaz, madrabaz, hokkabaz ve kirk tarakta bezi olup kirk seytanla barisiktirlar... Babayi da töhmet altinda, kendi emirleri altinda bulunduruyorlarsa... 
Babayin da onlara karsi zaten bir gebeligi, zorunlulugu, gönül borcu, vefa borcu, kumar borcu, vesayet borcu varsa... 
Ve bu baba, içgüveylerinin bastirmasi sonucunda, kendi öz evlatlariyla islerinin bozulmasina, arasinin açilmasina aldirmiyorsa, hatta bu olayi bir takim yollarla körüklüyor, besliyorsa. Öz evlatlarini horluyor, göz ardi ediyor, çesitli yöntemlerle susturuyor, cezalandiriyor, cezalandirilmasina göz yumuyor, cezalandirilmasini istiyorsa...
Içgüveyleri güya baba adina, aslinda o sirketi direk yöneten kisilerdir.
Içgüveyilerin, hanenin öz evlatlariyla arasi hiç te iyi degildir. Zaten zamanla baski ve dayakla veya çesitli zorlayici yöntemlerle öz evlatlar susturmustur. Hiçbir konuda söz haklari, karar haklari ve yetkileri yoktur. Onlar yalnizca göz boyamak için zaman zaman sorulan bazi sorulara, laf olsun diye yanit veriyordur. Bu yanitlarin da hiçbir degeri, gerçekçiligi, geçerliligi yoktur. Çünkü sonuçta her zaman ve her yerde içgüveylerinin dedigi olur...
Evin öz evlatlarinin asli görevi, babasinin islerinde gerek baglilikla, gerek is basinda görünüp göz boyayarak çalismaktir. Her ne is yaparlarsa yapsinlar önemli degildir ama her durum ve kosulda, belirli aralik ve kurallarla, babanin cebine para getirmek, onun gelirine katki yapmaktir. Baba, bu gelirleri bile içgüveylerinin keyfiyetine ve uhdesine terk etmektedir. Içgüveyleri, babayla birlik durumunda ama her an babaya baskin çikarak, bu gelirleri, bu varligi, varidati keyiflerince harcar, har vurup harman savururlar... Aslinda bu para, öz evlatlarin, o ailenin geçimi için zaruri olan paradir. Bu arada hanenin komsulara olan birikmis borçlarini bile adam gibi ödeyip kurtulmak yerine, daha da borç almayi sürdürüyordur. Hatta, her an borç istedikleri birileri, onlara bu kez borç para vermiyorsa dünya kadar gicirti ediyor, yakiniyordur...  
O is yerlerini asil yönetmesi gereken de öz evlatlardir. Kismen bir takim is yenlerinde, kismen yönetim haklari bulunan evlatlarin yetkileri kisim kisim ellerinden aliniyordur ve alinacaktir da...
Öyle bir düzen olusturuluyordur ki, bir gün gelip çocuklar karin tokluguna ve seslerini hiç çikaramadan çalismak zorunda kalacaklardir. Her ne yolla olursa olsun, eve para getirmek zorundadirlar. 
Oysa, öz evlatlar haneye yabancilastirilmis, adeta ikinci sinif vatandas veya üvey evlat muamelesi görmeye baslamislardir. Kendi ailesinin mal varligindan ve varidatindan yararlanamaz duruma gelmislerdir. 
Hanelerinin bunca varligi, tarlasi, bagi bahçesi, fabrikamsi is sahalari varken, el isine gitmek, karin tokluguna çalismak zorunda kalmislardir. Çünkü öz aileleri artik baskalarinin yani içgüveylerinin elindedir. 
Baba durumdan hosnuttur. Içgüveylerle birlikte, canciger-kuzu sarmasidir. Har vurup harman savurmaktadirlar geceli gündüzlü.
Aileyin sistemi, yöntemi oturmustur. Kimseden gik çikmiyordur. Çiksa da önemli degildir. Duyulmamaktadir.  Bu çarkin kirilmamasi, gidisatin durmamasi, düzenin sekteye ugramamasi, makinenin bozulmamasi için her tür önlem alinmistir. En azindan simdilik çocuklarda kipirti yoktur. Tepkiler sonuçsuz kaldigi için çoluk çocuk, dede, torun susmustur. Hiçbir yerde, hiçbir kipirti, kipirdanis yoktur. Olsa da ufak tefek kasintilar, sessiz himirtilar, ciliz miriltilardir... Zaman zaman kafasini kaldirmaya yeltenen olursa, derhal, en etkin önlemlerle kafalar yere egdirilir, egmemeye kararli olanlarin kafalarinda coplar, kiçlarinda köpekler yamalidir... Olay aninda bastirilir. Basladigi noktada bitirilir...
Babaya sorarsan: Aile çok huzurludur. Ekonomik durum iyidir. Her sey, pekalâ tikirinda yürüyordur...
Eh!
Ne diyek!.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol