Hayırlı Cumalar sevgili okuyucular. Bu hafta sizlerle Büyük Peygamber Musa Aleyhisselam'ın Hızır Aleyhisselam ile yaptığı ve Kur'an-ı Kerimed geçen o çok mübarek yolculuğunun bilinmeyen bir kesitinden bahsedecek sonrasında da sizlerden gelen birkaç soruya cevap vereceğiz inşaAllah.
Hazreti Musa ile Hazreti Hızır, bir şehirde, yıkılmak üzere olan bir duvar görürler. Hızır aleyhisselam eliyle duvarı düzeltir! Musa aleyhisselam bunun sebebini merak eder!
Kur'ân-ı kerîmin Kehf suresinde, Musa aleyhisselam ile Hızır aleyhisselâmın beraber yaptıkları ve ibretlerle dolu seyahatleri anlatılır. "Ruh-ul-beyân" tefsirinde bu âyet-i kerime şöyle tefsir edilmiştir: Hazreti Musa ile Hazreti Hızır, bir şehre gelirler. Yıkılmak üzere olan bir duvarla karşılaşırlar. Hızır aleyhisselam eliyle duvarı düzeltir. Sebebini ise bilâhare şöyle izah buyurur: "Bu duvar iki yetim çocuğa aittir. Altında da bir hazine mevcuttur. Düzeltmeseydik yıkılacaktı, altındaki hazine de başkaları tarafından alınacaktı. Bu yetim çocukların babası salih bir insandı. Rabbimiz, babalarının salih biri olması sebebiyle onlara acıdı ve bu duvarı düzeltmemi emretti."
Adı geçen tefsirde o hazinenin altın bir levha olduğu yazılıdır. Levhada Besmeleden sonra şu yedi nasihat vardır:
1- "Kadere, her şeyin takdiri ilâhi ile olduğuna iman eden bir adam nasıl üzülür?" Hazreti Ali buyuruyor ki: Sabredersen kalemin yazdığı olur, sevâp kazanırsın. Sabretmez isen yine kalemin yazdığı olur, günâhkâr olursun.
2- "Rızıkların taksim edildiğine inanan nasıl rızkından endişe edebilir?" Karada, denizde ve havada yaşayan bütün canlıların rızkını gönderen Rabbimiz bizim rızkımızı da gönderir.
3- "Öleceğine inanan insan nasıl olur da şu kısacık, rüyâ gibi olan bu dünya hayatına gönül verir." Hasan-ı Basri hazretleri kahkaha ile gülen bir genç adama rastlar. Ona der ki: "İmanla gideceğinden emin misin?.. Kabirde Münker ve Nekir meleklerinin sorularına doğru cevap verebilecek misin?.. Kıyamet günü terazinin hayır kefesinin ağır basacağını biliyor musun?.." Genç adam her sualine "hayır" diye cevap verince, "O halde bu kahkahaların manası ne?" der. O genci artık kahkaha ile gülerken gören olmamıştır...
4- "Bütün amellerinden hesaba çekileceğini bildiği halde nasıl olur da bugüne hazırlık yapmaz?"
5- "Cehennemin yakıtının insanlar ve taşlar olduğunu bildiği halde nasıl günah işlemekten sakınmaz?"
Yanmak çok zordur. Dünyadaki ateş bile bize ne kadar acı veriyor. İnsan kendisini cehenneme attıracak işlerden nasıl sakınmaz?
6- "Cennetin sonsuz saâdet yeri olduğunu bildiği halde insanlar nasıl ona kavuşmaya, bu nimetleri elde etmeye gayret etmezler?"
Hangi işleri yaparsak cennetlik, hangilerini yaparsak cehennemlik olacağımızı çok iyi biliyoruz. Yol ayırımındayız. Birini tercih etmek zorundayız, birini seçeceğiz.
7- "Âdem babamızdan beri bize düşman olan şeytanı nasıl olur da insanlar dost edinir ve onun dediklerini yapmaya çalışırlar?"
Sual: Sapık hocalardan biri, (Millet perişanken, Cennet bana zindan olur. Ben bu hâlde Cenneti istemem, Cehennemde yanmaya razıyım. Yansam da gönlüm neşe saçar) diyor. Bu söz uygun mudur?
CEVAP
Uygun değildir, dine aykırı ve cahilce bir sözdür. Hem de yalandır. Kibrit alevinde yansa, feryadı milleti ayağa kaldırır. Nerde kaldı ki gönlü neşe saçacak! (Cenneti istemem, Cehennem bana neşe verir) demek, Müslüman ve akıllı bir kimsenin söyleyeceği söz değildir. İkinci bir husus da, sanki hâşâ Allah'tan merhametliymiş gibi, bir durum içine giriyor. İnsanları kurtarmak için de olsa, günah işleyerek Allah'ın rızasına kavuşulmaz.
Allahü teâlâ, Cenneti beğenmekte ve onu övmektedir. Bir kimsenin, övülen Cenneti beğenmemesi, istememesi; Allahü teâlânın beğendiğini beğenmemek, Onun (İsteyin!) dediği kıymetli şeyi istememek olur. Bu bakımdan Cenneti istememek, Cehennemi tercih etmek, Allah'ın rızasını değil, gazabını istemek olur. Bu ise, aklı başında olan bir Müslümanın söyleyeceği söz değildir. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlâya, korkuyla ve nimetlerine kavuşmak için ibadet eden evliya zatların korkuları ve arzuları, kendi nefisleri için değildir. Bunlar, Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için ve Onun gazabından, gücenmesinden korktukları için ibadet ederler. Bunlar Cenneti isterler, çünkü Cennet, Allahü teâlânın rızasının, sevgisinin bulunduğu yerdir. Yoksa Cenneti istemeleri, nefislerinin zevkleri için değildir. Bunlar Cehennemden de korkar. Cehennemden korunmak için dua ederler, bilirler ki, Cehennem, Allahü teâlânın gazabının bulunduğu yerdir. Yoksa Cehennemden korkmaları, nefislerini azaptan kurtarmak için değildir, çünkü bu büyükler, nefislerine köle olmaktan kurtulmuşlar, Allahü teâlâ için hâlis kul olmuşlardır. (1/24)
Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için, evliya zatlar, Cenneti isteyip, Cehennemden korkunca, zamane hocalarının aksini söylemesi nasıl uygun olur?
Sual: Annesini veya babasını öldürenin cenaze namazı kılınır mı?
CEVAP
Ana babayı öldürmek küfür değildir, ancak ona ceza olarak, cenaze namazı kılınmaz. (Dürer)
Sual: Yolculuğa çıkarken neler yapmak gerekir?
CEVAP
Tavsiye edilenlerden bazıları şöyledir: Yolculuğa çıkarken iki rekât namaz kılmalı! Kazaya kalmış namazı varsa, kaza kılmalı! Çünkü kaza borcu varken, nâfile kılmak ahmaklıktır. (Bey ve Şir'a risalesi)
Bir hadis-i şerif meali: (Evinden çıkarken iki rekât namaz kılan, dışarıdan gelecek her çeşit beladan korunur. Evine girince iki rekât namaz kılan da, içteki kötülüklerden korunmuş olur.) [Beyheki]
Büyüklerimiz şöyle bildirmiştir: Sefere çıkarken yedi Âyet-el-kürsi oku! Öne, arkaya, aşağıya, yukarıya, sağa ve sola üfür, bir tanesini de yut, sonra Kelime-i tevhid söyle!
Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Evinden çıkarken Âyet-el kürsi okuyana, yetmiş melek, evine dönünceye kadar dua ve istiğfar eder.) [Ey Oğul İlmihâli]
(Bir kimse, sefere çıkarken 11 kere İhlâs okusa, Allahü teâlâ, seferden dönünceye kadar onun evini muhafaza eder.) [İ. Neccar]
(Evinden çıkarken "Bismillahi, tevekkeltü alellah, Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah" diyen, tehlikelerden korunur, şeytan ondan uzaklaşır.)[Tirmizî]
(Sizden biriniz yolculuğa çıkmak isteyince, arkadaşlarıyla vedalaşıp dualarını alsın! Çünkü Allahü teâlâ, onların duasında onun için bereket yaratır.) [Deylemî, Harâitî]
Zahid Ebül-Hasen-i Gazvî hazretleri, (Yolculuğa çıkarken, Li ilafi'yi [Kureyş sûresini] okuyan, bütün kötülüklerden emin olur) buyurdu. (Şir'a)
Yolculuğa çıkan, sadaka vermeli. Sefere çıkmadan önce mümkünse, vadesi gelmiş borçları ödemeli, kul hakkı kalmaması için helalleşmeli, dualar almalı.
Bilhassa uzun yolculuklarda, büyüklerimizden izin alma imkânı yoksa istihare yapmalı.
Misafirliğe eli boş gitmemeli. Bir yere boş gitmek, değirmene buğdaysız gitmeye benzetilmiştir. Hediye az da olsa, bir kıymeti olur. ("Çam sakızı, çoban armağanı" cinsinden bir şey götürmeli) denmiştir. Kendi evimize de, eli boş dönmemeliyiz. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Seferden dönerken, çoluk çocuğunuza, faydalı bir taş da olsa, hediye getirin!) [İbni Asakir]
Hediye, sevgiyi artırır. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Hediyeleşmek sevgiyi artırır.) [Taberanî]
(Hediye dostluğu artırır, kırgınlığı giderir.) [Ebu Nuaym]
Sorularınız ve görüşleriniz için : mustafaruzgar22@hotmail.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol