Aşağıpınar'daki kazı çalışmaları başladı

Aşağıpınar Kazı Heyeti Başkanı Mehmet Özdoğan; "Bu yılki hedefimiz ilk kurulan yerleşimi ortaya çıkartmak" dedi. Özdoğan, Kırklarelili vatandaşların ilgisini beklediklerini söylerken, kendilerinin ödenek ihtiyacı olduğunu, bu şartlarda kazıların devam edemeyebileceğini belirtti.

Aşağıpınar Kazı Heyeti Başkanı İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Prehistorik Bölümü Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, yaptığı açıklamada, kazı çalışmalarının 1993 yılından bu yana kesintisiz devam ettiğini bildirdi.
20 yıldır Aşağıpınar'da kazı çalışmalarını yürüttüklerini kaydeden Özdoğan; "Artık en eski kültür katlarına geldik. Bundan sonraki hedefimiz üst tabakaları değil en eski ilk kurulan yerleşimi ortaya çıkartmak.

Şuan da o tabakalara inmeye çalışıyoruz. Bulunduğumuz yer M.Ö. 6 bin 200 yılı. Buradan daha da ileri gitmeyi düşünüyoruz. Bildiğimiz kadarıyla Aşağıpınar'daki en eski yerleşim katı bu. Ama bu bölgede biraz daha eskinin olduğunu tahmin ediyoruz. Kültür tarihi açısından çok büyük önem taşıyor. Buraya Anadolu'dan gelenlerin kendi gelenekleri en eski tabakada kurduklarını görüyoruz. Ondan sonra yavaş yavaş ahşap mimarı gelişmeye başlıyor. Samanlıklarında gördüğümüz dal mimarı gelişiyor. Burada çok dikkatli bir çalışma yapıyoruz. Tabaka kültür katmanları çok ince. Burada nasıl yaşandığını ve iklim değişikliklerini inceliyoruz. Hayvan kemikleri bitki taneleri o bölgenin ortamını veren her türlü bilgiyi buradan toplamaya çalışıyoruz. Bizim bir günlük kazımızın değerlendirmesi yaklaşık 3 haftadır. Hepsi uzmanlarca inceleniyor.
Çok ince bir çalışma oluyor. Bilgi çok önemli. Kazılardan çıkanlar görsel kalıntılar olmadığı için bizde bunları görsel haline getirip hem Kırklareli'nin hem de Türkiye'nin kültür mirasına bir katkıda bulunmaya çalışıyoruz" dedi.
"Burası yakındoğu Anadolu kültürlerini Avrupa'ya aktaran bir köprüdür
Aşağıpınar Höyüğünün Dünya ve Türkiye açısından önemine de değinen Özdoğan şöyle devam etti;
"Neolotik dediğimiz dönem uygarlık tarihinin en önemli dönemlerinden bir tanesidir. Bu dönemde avcılıktan yerleşik yaşama geçiliyor. Toplumun bütün düzeni değişiyor. Bugünkü uygarlığın temelleri atılıyor. En temel değişimlerin olduğu dönemdir.
Aşağıpınar bölgesi, Avrupa ve Anadolu'yu birbirine bağlayan, Yakındoğu Anadolu kültürlerini Avrupa'ya aktaran bir köprüdür. Anadolu'dan gelenlerin buraya nasıl geldiği ve buradan Avrupa'ya nasıl aktarıldığını anlamaya çalışıyoruz. Bu nedenle dünyada büyük ilgi görüyor. Bilim tarihinde çok büyük ilgi görüyor. Aşağıpınar, uluslar arası düzeyde 200'e yakın yayınlarımızda var. Burayı Kırklareli'ne kazandırmaya çalışıyoruz."
Özdoğan son olarak kazı çalışmalarını 20 arkeolog ekibi ve Kırklareli'nden istihdam edilen 35 kişi ile sürdüğünü, ödeneğin sınırlı olduğunu, kazı çalışmalarının ödeneğine bağlı olduğunu ve ödenek olmaması halinde çalışmalara devam edemeyeceklerini sözlerine ekledi.
Aşağı Pınar Höyüğü hakkında
Aşağı Pınar Höyüğü, Kırklareli İl merkezinin 3 km. güneyinde yer alan bir höyüktür. Haydardere, bir kıvrım yaparak tepenin kuzeyinden ve batısından geçmektedir. Höyüğün üzerine Geç Antik Çağ'da yapılan bir tümülüs tahribata neden olmuştur. Tümülüs, 38 metre çapında bir çevre duvarı üstüne kurulmuş olup, höyüğün eteklerinden alınan toprakla doldurulmuştur. Oluşan tepenin 19. yüzyıl sonlarında bölgeyi bir süreliğine işgal eden Rus kuvvetleri tarafından hazine aramak için düzleştirilmiş olduğu düşünülmektedir.
Aşağı Pınar Höyüğü, Anadolu'daki höyüklerden belirgin bir farklılık göstermektedir. Bu farklılık "yatay tabakalanma" olarak da adlandırılmaktadır. Höyükteki tarihöncesi dönemlerin ilk yerleşmesi, Aşağı Pınar olarak bilinen mevkide başlamıştır. Daha sonra zaman içinde sürekli olarak batıya kaymış, Erken Tunç Çağı'nda Aşağı Pınar'ın 300 metre batısındaki Kanlıgeçit Mevkii'ne gelmiştir.
Höyük, Prof. Dr. Mehmet Özdoğan tarafından Trakya ve Marmara Bölgelerinde yapılan yüzey araştırmaları sırasında 1980 yılında tespit edilmiş, kayıtlara Salhana adıyla geçirilmiştir. Bazı yayınlarda Kırklareli Höyüğü olarak da geçmektedir. Bölgedeki hızlı yapılaşma sonucu, diğer arkeolojik değerler gibi kısa süre içinde tahrip edileceği endişesiyle 1993 yılında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden ve Hermann Parzinger yönetiminde kazılar başlatılmıştır. Başlangıçta Türk ve Alman arkeologlarca sürdürülen kazılara daha sonraki yıllarda Bulgar, İspanyol ve Slovak arkeologlar da katılmıştır. Üçbin metrekare kazı alanıyla günümüzde Güneydoğu Avrupa'da, günümüzden 6.200 - 7.200 öncesine ilişkin en geniş kazı alanıdır. Öte yandan Aşağı Pınar, Doğu Trakya'daki en büyük prehistorik yerleşmedir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol