Edirne Osmanlı tarihinin ve imparatorluk döneminin görkemli kentlerinden biridir. Bu nedenle " Edirne Sıradan Kent" değildir. Ayrıcalığı vardır. Özellikle I. Meşrutiyet'ten sonra Okullar ve Ordu Merkezi olarak büyük bir üne kavuşmuştur. İttihat ve Terakki Fırkası (partisi) zamanında Başbakan Talat Paşa'nın ismi ile özdeş hale gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa, Enver Paşa Edirne'de iz bırakmışlardır. Ünlü Yüzbaşı Selahattin, Kurmay Albay Hüseyin Rahmi Apak Edirne'de okumuşlardır. Tabii Edirne'de okumuş daha birçok ünlü kişi vardır.
Hüseyin Rahmi Apak Babaeskili'dir. Askeri orta ve liseyi Edirne'de okumuştur. İlerleyen zaman içersinde Selanik'te Mustafa Kemal'in yakın çevresinden olmuştur. Balkan, Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşları'na katılmıştır. Ateşemiliterlik, elçilik, milletvekilliği yapmış, Hatay'ın alınmasında önemli çalışmalarda bulunmuştur. Birçok askeri kitabın yazarı olmuştur. Bu satırların yazarı Hüseyin Rahmi Apak'ı,1950'li yıllarda tanıma ve konuşma imkânı bulmuştum.
Hüseyin Rahmi Apak, Edirne'de askeri okullarda okurken çok önemli gözlemlerde bulunmuş, bazı olaylara tanık olmuş ve daha sonra bunları anılarında dile getirmiştir. Edirne ve Trakya 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan (93 Muharebesi) sonra çok hareketli ve çalkantılı bir döneme girmiştir. Bu dönemin en önemli sorunu Bulgar ihtilal ve çetelerinin Trakya'da Türk köylerini basmaları, ateşe vermeleri, ağıl samanlık, harman gibi yerleri yakmaları, adam kaçırıp fidye istemeleriydi. Osmanlı Hükümeti asayişle meşgul olmak üzere Trakya'da 30.000 kişilik bir birlik görevlendirmiş, Hacı Adil Bey, Köprülü Hamdi Bey gibi cesur ve yurt sever kişileri yöneticilik görevlerine getirmiştir. Hacı İzzet Bey Edirne'de vali iken Trakya'nın ünlü eşkıyalarından Kaptan Atanaş, Çorlu-Sinekli arasında Avrupa trenini durdurmuş, zengin yedi Avrupalı tüccarı kaçırmıştır. Üç bin asker ve cezaevlerinden salınan mahkûmlar tüm aramalara karşın Atanaş'ı ele geçirememişler, Avrupa'nın baskısı üzerine on bin altın fidye vererek iş adamlarını kurtarmışlardır.
Hüseyin Rahmi Apak Edirne'de okurken, onun yazdığına göre Mareşal Arif Paşa Edirne'deki İkinci Ordu Kumandanı'ydı. Aynı zamanda Edirne Valiliği görevini yapıyordu. O sıralar Edirne'de Türkler, Yahudiler, Rum ve Ermeniler Kaleiçi Mahallesi'nde yaşarlardı. Yüksek bir yaşam düzeyine sahiptiler. Mahallenin cadde ve sokakları temizdi, düzenliydi. Alipaşa Kapalı Çarşısı onların elindeydi. Büyük arazi sahibi Türkler rahat yaşarlarken bunların dışında kalanlar geri bir hayat sürerlerdi. Türkler'in elindeki meslekler sigara ağızlığı, misk sabunculuğu, helvacılık, mutfaklık, saraçlıktı. Kalpaksız, fesli, apaşlar (külhanbeyler) bellerine sardıkları ipek kuşakların içinde bıçak, kama, muşta ve altıpatlar taşırlar, en küçük bir bahane ile birbirlerini vurur öldürürlerdi.
1900'lü yılların Edirnesi'ni anlatan Hüseyin Rahmi Apak anılarında, "İlk sinemayı Edirne'de bir kahvede seyretmiştim. İngiliz-Boer Harbi'ne ait bir film. Ara sıra Kel Hasan'ın ve Manakyan'ın tiyatrolarına giderdik. Edirne kopukları evdeki son tencerelerini satarak tiyatroya gelirler ve o zamanın meşhur artistleri şamaran ve Peruz gibi göbekli nezaninler kantoya çıkıp göbek atmaya başlayınca aah… diye bağırırlardı" diye anlatır.
Devam edecek...
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol