Yeni kusaklar 1912 Balkan Savasi’ni ne kadar bilirler, bilmiyorum. Ancak fazla bilgi sahibi olduklarini sanmiyorum. Okullarda firsati vesile sayarak tarihsel olaylara, yildönümlerine deginilerek tarih dersi yapildigini da zannetmiyorum. Çünkü bu tür bir ögretim yani firsat ögretimi yakin tarih bilgisine baglidir. Kim hatirlar 8 Ekim 2009 tarihinin Balkan Savasi’nin 97. yildönümü oldugunu. Oysa 97 yil önce bugünlerde Trakya’da ana baba günü yasaniyordu. Düsman Osmanli Ordusunu önüne katmis Çatalca’ya dogru ilerliyordu. Sogukta, çamurda Trakyalilar can korkusu ile yollara düsmüslerdi. Ambarlar ekin doluydu, fakat askerler yiyecek ekmek bulamiyor, “Ekmek Ekmek” sesleri Trakya’yi inletiyordu. Yabanci gazeteciler Dogu Ordusu (Trakya Ordusu) kumandani Abdullah Pasa’nin Kirikköy’deki çadirinda ekmek ve telefon olmadigini dünyaya duyuruyorlardi.
Bu bir Savas Felaketi idi ve orduyu savasamaz duruma getirenler ikbal ve iktidardaydilar. Alay Imamlari ise cepheye gelmeden Istanbul’da maaslarini aliyorlardi. Askerde ve sivillerde moral bitmisti. Ancak tarih savasi askerlerin, sivillerin degil, yöneticilerin kaybettigini yazacakti. Zira orduyu savasa hazirlamamislardi. Seferberlik ilaninda gecikmislerdi. Balkanlar’da Osmanli Eyaletleri savasa hazirlanirken Ermeni kökenli Disisleri Bakani Osmanli hükümetine Balkanlar’daki baristan söz ediyor, hükümet de bunu üzerine savas deneyimi olan askerleri terhis ediyordu. Bu kadar gaflet olur muydu.
Balkan Savasi tarihimizde ders alinacak savaslarin basinda gelen bir savastir. Tarih bu savasi gaflet ve dalaletimizden, egitimsizligimizden ve Cehaletimizden kaybettigimizi yazar. Bu savasla Osmanli Devleri Rumeli’ne veda etmistir. Besyüz yilda kazandigi topraklari bir ay içersinde kaybetmistir. Tarihte bu kadar bariz bir gaflet, dalalet ve ihanet görülmüs degildir. Ancak Balkan Bozgunu’nda bu yasanmistir. Trakya Ve Rumeli insani unutamiyacagi bir felaketi yasamis, korkunç bir can, mal ve toprak kaybina ugramistir. Iste bugünler, bu felaketin yasandigi günlerdir. Tarihi kim biliyor, kim hatirliyor? Oysa tarih bir halkin bellegidir. Tarih bir ülkeyi yönetenlerin ders alacagi bir geçmistir. Bizim halkimiz geçmise bagliligi dine ve Osmanliliga baglilik biçiminde ögrenip algilamaktadir.
Balkan Savasi’na katilmis birçok gazi, asker ve sivil ile birebir konustum, onlarin savas anilarini ve degerlendirmelerini ögrendim. Hatta onlari sinifa getirtip tarih dersinde ögrencilere savaslari ve anilarini anlattirdim. Bu savas kahramanlarindaki ortak yakinmanin okulsuzluk, egitimsizlik ve cehalet oldugunu algiladim. Nitekim düsmana tutsak düsen subaylarimizda düsman subaylarindan ayni seyleri dinlemislerdir. Bizimkilere demislerdir ki, “Cebimizde bes kurus para olmussa onu kiliseye degil, okullara vermisizdir. Savasi okullarimiz, ögretmenlerimiz sayesinde kazandik” demislerdir. Oysa bugün ülkemizde Gönüllü Yardimlar’in yüzde 80’i dini kökenli yerlere yapilmaktadir. Deniz Feneri Olayi’nda Almanya’daki insanlarimiz böyle aldatilmislardir.
Sunu demek istiyoruz: Tarihten kopuk yasamak ayni olaylara benzeyenleri gelecekte de yasamak demektir. Tarih tekerrür etmez ama tarihte benzer olaylar her zaman basimiza gelebilir. Tanri ve doga bir sel suyunu ayni dereden her zaman geçirebilir. Denizden alinan yeri deniz bir gün geri alabilir. Bunlar insanligin yasadigi tecrübelerdir. Bu nedenle Balkan Savasi gibi savaslari düsmanlik için degil, ders almak için hatirlamaliyiz. Gelecege bu bilgilerin isiginda hazirlanmaliyiz. Ancak ne yazik ki yasadiklarimizdan hiç ders almisa benzemiyoruz. Bu ülkenin iç ve dis düsmanlari oldugunu unutuyoruz. Mustafa Kemal, Anadolu’da Yunanla savasirken ayni zamanda isbirlikçilerle de savasmistir. Bu da iyi bilinmelidir.
nazifkaracam@gazetetrakya.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol