Osmanli Devleti en çok can, mal ve toprak kaybina Ittihatçilar zamaninda ugramistir. Koskoca bir imparatorluk 1918 yilinda yok oldugunda onun sonunu getiren Ittihatçilardan önde gelenleri ülkeden kaçmis bulunuyorlardi. Ancak, halk hâlâ onlari yurtsever ve namuslu devlet adamlari olarak taniyordu. Çünkü ülkeyi devletten degil sundan bundan aldiklari borç paralarla terk etmislerdi. Içlerinde yalnizca Enver Pasa disardan toplayacagi güçlerle Türkiye’yi kurtaracagini düsünüyordu. Oysa tarihte bir ülkeyi batiranlarin sonra kurtarici olduklari pek görülmüs sey degildir. Kaldiki bir ülkeyi baskalari degil, o ülkenin halki kurtarir.
Enver Pasa, Ortaasya’da hayalleri ile bir macera yasarken, Mustafa Kemal Anadolu’da halka gidiyor, onunla “Kurtarici”laga soyunuyordu. Çünkü, Mustafa Kemal akilci ve gerçekçiydi. “Güç”ün, kuvvetin halkta oldugunu halkin kendisi oldugunu biliyordu. Halki yanina almayan önderlerin fazla yapacaklari bir sey olmadiginin bilincindeydi, bilgisindeydi. Milli Mücadele Hareketi’nin basinda ve içinde bu bilinç vardi.
1789 Fransiz Ihtilali’nde halka “Ekmek bulamazsaniz pasta yiyin” diyen soylu yöneticiler kaybetmislerdir. Ancak “Ekmek (bugday) Etiler’den Beri hâlâ Stratejik Madde” oldugu için halka baska sey yemeyi tavsiye edenler basarili olamamislardir. Mustafa Kemal’in basarisinin sirri halkla beraber olmasindadir. Bu nedenle devleti “Halk Devleti” yapmak istemis, halki ülkenin gerçek sahibi olarak görmüstür. Devrimlerini yaparken ona danismamistir, fakat ne yapacagini halka giderek söylemistir. Bu nedenle halki tüm ulusal eylem ve çözümlerin içine koymustur.
Bugün Türkiye’nin önünde tarihsel bir örnek ve model vardir. Avrupa Birligi ve IMF istedi diye Reform Yasalari çikaranlar, Yeniden Yapilanma’dan söz edenler yaptiklarindan ne kadar halki bilgilendirmekte, ne kadar aydinlatmaktadirlar? Altmis yillik demokrasiden halkin ancak %4’ü memnundur, demokrasinin ne oldugunu anlamistir. AB’ye girmeyi isteyen %70’in ancak yüzde 2’si Avrupa Birligi’nin ne oldugunu bilmektedir. Gerisinin Avrupa’nin cografyasindan dahi haberi yoktur. Bu ve bUna benzeyen durumlarla nereye gideriz?
Bir gerçegin altini çizmek gerekir. Bilgi sahibi olmadan ne düsünce ne de kültür sahibi olunur. Avrupa ile birkaç yüz yillik KÜLTÜR AÇIÄzI olan bir ülkenin halkini egitmeden, BILGI TOPLUMU haline getirmeden herhangi bir sistemin ve düzenin içersinde basarili olmak olasi degildir. Türkiye’yi küçültenlerin, halkin parasini hortumlayanlarin, egitimin kalitesini düsürenlerin ve özellikle büyük kesimlerin üretici gücüne inanmayanlarin halki bir yerden alip bir ileri noktaya götürmeleri hayaldir. Her seyden önce Türk halkinin Pragmatik (Faydaci) bir felsefe sahibi toplum oldugunu, onun da birilerine güvenmesi gerektigini, güvenini yitirmisse kendisine önderlik edenin arkasinda olmayacagini bilmesi gerekir.
Türkiye yillardan beri enflasyon, IMF Dünya Bankasi, Bankalar, rüsvet-soygun kulvarinda gidip gelmektedir. Hiç kimse halkin yasadigi EKONOMIK SOK ve SOSYAL BUNALIM’dan nasil kurtulacagini açik seçik söylememektedir. “Daha fazla sikinti, daha fazla özveri, daha fazla üretim, daha fazla çalisma, daha fazla tasarruf” diyememektedir. Halki kenarda, memleketi boslukta birakanlar, borcu borçla kapatmak suretiyle bir oyalantinin içersinde olanlar sorun biriktirdiklerini bilmezlikten gelmektedirler. Söyler misiniz, yillardan beri halka umut verecek ne yapilmistir? Ortada onbinlerce isyerinin kapanmasi, 1.5 milyon insanin issiz kalmasi, özel ve kamu bankalarini kurtarmak için 90 milyar dolar lira aktarilmasi, milyarlarca dolar borçlanma disinda ne vardir? Bir düsünsenize.
“Görelim Mevla Neyler/ Neylerse Güzel Eyler.”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol