Önce Kırklarelispor'a başarılı bir lig dilerim. Kaderde Kulüp Başkanlığı yapmak da varmış. 1970'li yıllarda Kırklarelispor Başkanlığına üç defa olağanüstü yetkilerle geldim ve gittim. Futboldan anlayan,futbol maçlarına giden biri değildim. Ancak taraftarların İDARECİ istediklerini söylemeleri üzerine kabul ettim. Önce kulübün muhasebesine el attım. Borç var para yok. Yöneticiler bozguna uğramış gibiydiler. Antrenör Atilla Bilgin durumu kurtarmaya çalışıyordu. Taraflara baktım kanlı, canlı, heyecanlı bir kitle idiler."Ben bunlarla iş yaparım" diye düşündüm. Federasyondan kitaplar getirttim. Antrenör kimdir, nasıl bir insandır? Futbolcu kime derler, ne tipte insanlardır? Taraftar psikoljisi nasıl bir şeydir? Yani işin alfabesi öğrenmem gerektiğini düşündüm. Sizin anlayacağınız Kulüp Başkanlığına soyundum. Yöneticiler de desteklerini, güvenlerini esirgemiyorlardı. Şartlar başarı için tamdı. Bu nedenle üç defa Kırklarelispor'un başına geldim ve gittim. Şunu öğrendim ve basına açıkladım:
Kulüp Başkanlığı ve futbol idareciliği için PARALI BAŞKAN olmaya gerek yoktur. Para halkın cebinde, kasanın içindedir. Parayı buralardan almayı bilmek gerekir. Onu yaptım, gelir kaynakları yarattım. Muhasebeyi disipline ettim. Belgesiz gelir ve gidere izin vermedim. Futbolculara İş Güvencesi sağladım. Futbolcular için otokontrol sistemini kurdum. Kırklareli halkının ve ekonomisinin Kırklarelispor'u ayakta tutacak güçte olduğuna inandım. Kırklareli halkının bir kulübü başarıya götürecek ZEKÂ POTANSİYELİ'ne sahip olduğuna dair kuşku duymadım. Mademki dedim Kırklarelililer Cumhuriyet ile birlikte sporu, futbolu ele almışlardır, Trakya takımlarını yenmek suretiyle devletin saha yapmasını sağlamışlardır, bu başarı için yeterlidir. Umutsuz olmaya gerek yoktur.
Tabii Başkanlığım sırasında özel taktik ve stratejim de vardı. İdmanlara olağanüstü önem veriyor, önce antrenörü gözetliyordum. Çalışma programlarının harfiyen uygulanmasında titizlik gösteriyordum. Futbolcuların maç öncesi temaslarına önem veriyordum. Mesela maça 5 kala birkaç futbolcuyu kenara çekmişimdir. Antrenöre ihtar vermişimdir.
Üç kez yaptığım Başkanlığım sırasında önemli olaylar yaşanmış, idarecilik için öneriler almışımdır. Çalışmalarımızı görmek için Spor yazarlarından Gündüz Kılıç, Orhan Aldinç, Eşfak Aykaç ve başkaları ekip halinde Kırklareli'ne gelip, röportaj yapmışlardır. İlk spor yazımı da Milliyet'e yazdım. "Yazının başlığında İLAHLAR KURBAN İSTİYOR"du. Zira bir takım çevreler şu veya bu olacağımdan söz etmeye, sporu politize etmeye başlamışlardı. Lüleburgaz-Kırklarelispor maçının Tankların Gölgesi'nde oynanması bardağı taşıran damla oldu. Üçüncü kez Başkanlığımın sonunda istifa ettim. Aslında bir takım çevrelere güven vermek için başarının yolunu açar, çeker giderdim. Çünkü işim Kulüp İdareciliği, futbol patronluğu değildim. Gazete çıkarıyordum, araştırmalar yapıyordum, işim başımdan aşkındı. Ayrıldım. Gün geldi Kırklarelispor küme düştü. Kırklarelispor eşrafında yöneticilik yaptıkları sırada kan kaybetmeye başlamıştır. Aradan geçen bunca yıl sonra Kırklarelispor başarı yolunu açmıştır. Dünden daha iyi şartlardadır. KIRKLARELİSPOR'a başarı dilerim. Taraftarların desteklerini sürdürmelerini dilerim.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol