BUNCA OLAYLAR NEYIN GÖSTERGESIDIR

Türkiye sikintili bir dönem yasamaktadir. En önemli sorunu dis kaynakli terörün ülke içersinde can ve mala kastetmesidir. Bu hareketin nasil önlenecegini, nasil durdurulacagini ve yok edilecegini zaman gösterecektir. Türkiye buraya nasil geldi onu da tarih yazacaktir. Kimin sevabi kimin günahi oldugu o zaman anlasilacaktir. Çünkü zamaninda bu olay küçümsenmis ciddiye alimamistir. Zabita olayi gibi görülmüstür.
Tabii ülkemizin terörün, teröristin disinda da baska sorunlari, baska türlü ceryan eden olaylari vardir. Medya bu olaylari fazlaca öne çikardigi için mi Türkiye Olayli Bir Ülke gibi görünmekte yoksa gerçekten Türkiye olaylar mi üretmektedir? Bize göre ülkemiz bozularak bir degisim sürecine girmistir. Sosyolojik olay budur.
Hiç kuskusuz en uygar, en ileri ülke de bile bir takim olaylar vardir. Insan olay yaratan bir varliktir. Okumus insanin çikardigi olay baskadir, cahilin çikardigi olay baskadir. Örnegin, kadin cinayetlerine baktigimizda gördügümüz genelde egitimsiz insanlar bu fiili islemekte, cinayetle sorunu çözmeye çalismaktadir. Evlenmek ne kadar dogalsa ayrilmak da o kadar dogal karsilanmalidir. Ama bu bizde öyle olmuyor. Kadin cinayetleri toplumun kanayan, tedavisi henüz bulunmamis bir yarasi olarak devam ediyor. Tabii sonuç itibariyle manzara ülkeyi, toplumu geri kalmis olarak göstermektedir.
Trafik kazalari, isyerlerindeki Is Kazalari sundan bundan dolayi degil, tamamen cehaletten, egitimsizlikten, öngörüsüzlükten kaynaklanmaktadir. Daha fazla egitim, daha fazla denetim zor bir is degildir. Özellikle bizim sosyal ve çalisma hayatimizda buna siddetle ihtiyaç vardir ve özellikle gida üretimi, gida maddelerinin kontrolü ciddi bir sorun olarak gözükmektedir. Vatandas ulu orta “Ne Yedigimiz, Ne Aldigimiz Belli Degil” diyorsa aldiklarimiz, yediklerimiz kuskulu demektir. Bu da fazla ve sik denetimi gerektirmektedir.
Cezaevlerimiz dolmustur. Bosanmalar artmistir. 167 üniversitesi olan bir ülkede bunlar neyin nesidir diye insana sorarlar? Egitim-Ögretim süresinin kisaligindan dem vurabilir. Yapilan egitimin insanin kafasini ve yönünü degistirecek etkide olmadigi ifade edilebilir. Bunlar Türkiye’nin giderek artan ve yurttaslar arasinda konusulup tartisilan yasamsal sorunlaridir.
Insanlarimiz okumaz fakat okumus ya da okuyan insanlar gibi konusurlar. Anlattiklarinda ne bilgi vardir ne de gerçek. Åzifai (Sözlü) Bilgi ile bir yere varmak, toplumda kendilerine bir yer saglamak isterler. Olacak sey degil. Okuyanla okumayan hiç bir olur mu sözünün dogrulugu insanligin basindan beri geçerlidir. 1905 yilinda Kirklareli Kocahidir Okulu’nun alninda bu söz yaziliydi. Galiba mesele Kafa Tembelligi’nde dügümlenmektedir. Aklimizi çalistiracak, beynimizin kivrimlarini açacak ciddi düsüncelerle yasamiyoruz ve belki de düsünmeden yasiyoruz. Kisa düsünceli mesafelerle yetiniyoruz. Yaratacagimiz olayin neyi alip neyi götürecegini, bize neyi getirecegini enine boyuna kendimizle müzakare etmiyoruz. Sonunda istenmedik olaylar ve sonuçlar çikiyor. Ve bir takim tatsizliklara neden oluyor.
Türkiye’yi yönetenler 1940’li yillarin basinda ya da 1930’lu yilin sonlarinda söylenmis, “Her sey A’dan Z’ye kadar bozuk” sözündeki gerçegi dikkate almak zorundadirlar. Çünkü yamuklardan dogrular kaybolmustur.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol