BÜYÜK DAVA

TBMM'nin en aktif Milletvekilleri arasında gösterilen ve geleceğin siyasileri arasındaki yerini alan AK Parti Kırklareli Milletvekili Şenol Gürşan, Önadım Medya Grubunun tesislerine gelerek, Türkiye'yi halkın iktidarını ile reel anlamda tanıştıracak olan 3 ayaklı seçim maratonunun 2'nci durağı olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine özel ülke insanına detaylı açıklamalarda bulundu. "Bizler bu davanın gönüllü neferleriyiz" diyerek, 2002 sonrası Ülkesi adına yaptığı yatırım ve hizmetlerle koalisyon hükümetlerinin gölgesinde üşüyen insanımızın gönlünde taht kuran ve Cumhurbaşkanlığı için halkın takdirini bekleyen Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kısık sesleriz" "Kefenimizi giydik" gibi tabirler içeren açıklamaları ile büyük Türkiye hedefine konsantre olunduğunu gözler önüne serdi

"Başbakanımız, yani bize bir dava uğrunda gerektiğinde ölünebileceğini öğreten liderimiz, Türkiye'nin geleceğini vesayetler hükümetlerinin ve darbelerinin elinden alan AK Parti iktidarının en tepesindeki ismi Recep Tayyip Erdeoğan'ı Cumhurbaşkanı olarak görmek istiyorum" diyerek,  10 Ağustos tarihinde sandığa gitmeye hazırlanan milyonlarca ülke insanında aynı isim etrafında toplanmasını isteyen AK Parti Kırklareli Milletvekili Şenol Gürşan, "Amacımız gelecek güzel günler, amacımız gelecek olan yeni nesil büyük Türkiye'nin içinde dünyaya hükmetsin.  Amacımız davamızı sonuna kadar onur, gurur ve ülke menfaatlerini yaralamadan, ismimizin üzerini karalamadan devam ettirebilmek. Bizler bu davanın neferleriyiz."sözleri ile önemli olanın HALK olduğunu ustaca işaret etti.
"Vesayetler ve darbeler dönemi bitti"
 "Türkiye Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanını TBMM'İ seçmiş ve ondan sonraki dönemlerde Halkın meclise tayin ettikleri temsilciler Cumhurbaşkanını seçmiştir. Tarihimiz boyunca ilk kez Cumhurbaşkanını halk direkt olarak seçecek. Bunun içinde büyük bir önem arz etmekte. Hem Başkanlık sistemine geçiş bakımından, hem yarı başkanlık sisteminin benimsenmesi bakımından önem arz etmekte olan seçimler, demokrasinin ve halkın söz sahibi olduğu yönetim şekli Cumhuriyetin perçinlenerek önem kazanmasında büyük etki sahibi olacaktır."şeklinde açıklamalarına devam eden  Gürşan, "Halkın desteği ile iktidara geldiğimiz günden itibaren, hem hizmet etmek ile meşgul olduk hemde, işbirlikçilerin uluslar arası güç odakları ile ortaklaşa oynadıkları; Milli iradeyi baltalamaya yönelik oyunları bertaraf ettik. 2002 yılı ile birlikte, balyoz, ayışığı, sarıkız, darbe girişimleri, kapatma davaları, gezi olayları, son yaşanılan 17 ve 25 Aralık karalama kampanyaları gibi bir çok girişim yine halkın, "Artık her şeyin farkındayız" sözleri ile Milli iradenin karşısında etkisiz birer girişim olarak tarihin sayfalarında kalmışlardır. Bu tür kirli senaryoların içinde geçerek 2014 yılına gelen ve 2023 gibi bir vizyona koşan ülke insanı ilk kez, Cumhurbaşkanını seçecek. 2002 yılı ile birlikte herkese gereken cevapları veren ülke insanı yine en büyük cevabı 2014 yerel seçimlerinde vermiştir. Şimdi sıra Cumhurbaşkanlığı, arkasından ise Genel seçimlerde."dedi.
Ülkemiz ile birlikte tüm güç odaklarınında pür dikkat kesildiği Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve bu 3 ayaklı seçimler periyodunda başarısız olmaları durumunda varlıkları tehlikeye düşecek olan TEK ÇATIDA BİRLEŞME KARARI ALAN siyasi partiler hakkında ise Gürşan şunları ifade etti;
"Kimsenin tanımadığı birini getireceksin, Mustafa Kemal Atatürk'ün makamına oturtmak için. Bundan daha komik daha acınacak ve daha bitik bir durum mu? Var. Hiç kimse Türkiye'yi 2002 öncesiyle karıştırmasın ülke insanı artık uyandı"
"Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye için bir dönüm noktası olacak. Geriye dönüp baktığımızda bütün Cumhurbaşkanlığı seçimleri hep sıkıntılı olmuş. Hakikaten büyük sıkıntılar yaşanmış. Fakat bu dönem Türkiye için daha fazla bir önem kazanıyor. Çünkü bir Cumhurbaşkanını ilk defa halk seçecek ve halkın oyunu yarıdan fazlasını alan Cumhurbaşkanı olacak. Tabi şunun altını çizerek söylemek gerekirse biliyorsunuz eski seçimler sıkıntılı oldu. Çünkü geçmişte vesayetçi anlayış hep siyasetçilere kendi istediği Cumhurbaşkanını dayattı. Bundan dolayı da büyük sıkıntılar yaşandı. Hiçbir zamanda halkın istediği, özlediği siyasetçileri özgürce seçmek istedikleri bir aday seçilmedi. Lakin şu an ki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül seçilinceye kadar. Biliyorsunuz, meclis 367 gibi bir rakamla seçim engellenmek istendi, çomak sokuldu. Sonuçta Ak Parti önce referandum yaptı. Arkasındanda genel seçime gitti. Bu referandum, Cumhurbaşkanını halk mı seçsin meclis mi seçsin referandumuydu ve halkımızın teveccühü ile Cumhurbaşkanının halkın seçmesi kararlaştırıldı. Arkasındanda zaten biliyoruz AK Parti yine halktan büyük bir teveccühü alarak iktidara geldi. Ve gelen meclis sayın Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanı olarak seçti. Şimdi böyle bir sıkıntılı dönemden sonra halk sandıkta cumhurun başını Cumhurbaşkanını kendi seçecek dolayısıyla bu hakikaten Türkiye için çok önemli bir dönüm noktası. İkincisi o zamanki referandum sürecine baktığımızda Cumhuriyet Halk Partisi'nin Cumhurbaşkanını halkın seçmesine karşı olduğunu görüyoruz. Ki karşı propaganda ürettiler aynı şeyi Milliyetçi Hareket Partiside yaptı. Bizde meydanlardaydık yani halk seçmesin neden? Çünkü halka inanmıyorlar, halka güvenmiyorlar. Zaten sıkıntı burada. Oysa demokrasinin olmazsa olması halktır, milli iradedir. Milli irade halkın elindedir. Biz her zaman söylüyoruz lafta Atatürkçülük olmaz. Atatürk'ün en önemli ve en veciz laflarından biride "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir." Mecliste de yazılı duruyor. Dolayısıyla Türkiye bir ilki yaşayacak. Cumhurbaşkanını halkın seçmesine karşı çıkanlar bu seçimde halkla yüzleşecekler. Fakat işin ikinci enteresan tarafı biz sayın genel başkanımızı bende o gün sosyal medyadan da paylaşmıştım, aday göstermek için imzamızı verdik. Sayın genel başkanımızı, başbakanımızı aday gösterdik. Ama çatı adaya içinde olan gerekçeye ve gerek sebebe Milliyetçi Hareket Partisi kendi siyasi düşünceleri içerisinde kendi partisi içerisinde bir aday çıkaramadılar. Az önce sizinde dediğiniz gibi muhafazakar bir aday olan Ekmeleddin İhsanoğlu'nu tanıyorum ama toplumun büyük kesimi tanımaz, bilmez. İsmini bile bırakın vatandaşı, parti liderleri bile gerek sayın Kılıçdaroğlu gerek Devlet Bahçeli ismini telaffuz etmekte zorlanıyorlar. Yani böyle bir absürt durum var, üstelikte ben şunu söylüyorum bakın: halk nelere kadir ki bu CHP eğer Cumhurbaşkanını halk seçmese bir soru soruyorum: Ekmeleddin İhsanoğlunu aday gösterir miydi meclise? Hayatta göstermezdi. Hiçbir yönüyle uyuşmayan muhafazakar yapıda bir insan. Sizin Atatürkçülüğünüz yıllarca ortalığı gerdiğiniz laiklik anlayışınız nerde kaldı? Şimdi ben CHP tabanına sesleniyorum, MHP tabanına sesleniyorum nasıl gidip Ekmeleddin İhsanoğlu'na oy vereceksiniz? Ya kendinizi inkar edeceksiniz, yada o zaman halkın gücünü kabul edeceksiniz."

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. NE GÜZEL MASALLAR! ŞENOL DEVRİM 11 Temmuz 2014 Cuma 09:00:19

    Haberin giriş yazısının hayal ve gerçeği yansıtmaması üzerine yazının devamını okuma lütfunda bulunmadım TBMM'nin en aktif milletvekili(ballı seyahatlere katılmasından dolayı herhalde aktif durumda)ve geleceğin siyasileri arasında diye boş ifadenin belirtisi olarak şunu belirtmek isteri 3750 kişilik köy stadyumu büyüklüğünde olan İl stadyumunun 2 sezondur bitirilememesi ve bu ilin iktidarda bulunan partiden milletvekili varken böyle kalması rezaletin ne boyutta olduğunun belgesidir malesef eski değerinitoplumdaki güvenirliliğini yitiren basınımızında böyle hayali haberlerle kişiyi gündeme getirmeleri çok ama çok acı boşuna ata sözleri asırlardır geçerliliğini yitirmiyorlar İnsanlar layık oldukları şekilde yönetilirler.