Geçmiş gelenekten ibaret değildir. Geçmiş bir tarihtir, ders almak içindir. Tarih, aynı zamanda bir ulusun belleği (hafızasıdır). Onu yani geçmişi geleceğe kambur etmeden anlamak için tarihi iyi okumak, iyi anlamak, iyi sonuçlar çıkarmak gerekir. Bizim yapmadığımız ya da yapamadığımız şey budur.
ÇOCUK ESİRGEME KURUMU'nun kurucusu Kırklareli Milletvekili Dr. Fuat Umay der ki, "Biz bağımsızlık savaşında, milli mücadele döneminde yalnız düşmanı değil, hastalıkları da yendik." Demek ki o sıra halk birtakım hastalıklara maruzdu. O zaman halkın durumu neydi? O zaman ulusun durumu şuydu:
"12 milyon nüfusu olan bu ülkede 6 milyon sıtmalı, 1 milyon veremli, 250 bin Frangeli, 250 bin Trahomlu, 250 bin de Ortopadik yani özürlü idi. Ve ortalama insan ömrü 30 yıldı, 30 yaşına gelen birkaç yıl içerisinde ölüyordu. Her üç çocuktan biri hayata veda ediyordu." Halk yoksul ve bitkindi. Çok değil 80-90 yıl önce bu sorunlar Türkiye'nin önündeydi ve milli mücadeleye karar vermiş olanlar iç ve dış düşmanların yanında bunlara da çözüm arıyorlardı. Anadolu ve Trakya'da son 40-50 yıl içerisinde 6 savaş yapmış, 7 cephede savaşmış yorgun ve bitkin bir halk ile Mustafa Kemal ve arkadaşları yeni bir ulus inşasına girişiyorlardı. Bunlar unutulacak, göz ardı edilecek, yeni kuşaklara unutturulacak şeyler değildir. Türkiye'nin okuyan insanları bunları bilmek zorundadır. Bugünkü yetersiz bilgilerle tarihten ders almaya kalkışmak gülünç olur. Bu nedenle Türkiye'nin aydınları yurt sorunlarına ilgisiz ve bilgisiz kalamazlar. Kalmaları, geçmişe olmuş bitmiş demeleri büyük bir gaflet olur.
Tarihte 16 devlet kurmuşuz. Doğrudur, Türk devletsiz yapamaz. Devlet onun için babadır, millet anadır. Ama şu gerçeği bilmek ve unutmamak zorundayız ki ANADOLU ve TRAKYA'dan oluşan ATATÜRK TÜRKİYESİ Türk halkının son vatanıdır. Buradan gideceğimiz bir başka yer yoktur. Bu nedenle vatanımızda emanetçi gibi yaşayıp keyif süremeyiz. Keyiflenmek için çalışmak, çok çalışmak, karanlıkları aydınlatmak gerekir. Bilmiş olalım ki Türkiye'nin düşmanları bitmiş değildir. Elbet dünyada ebedi düşmanlığın olmadığını, ebedi dostluğun da olmadığını biliyoruz. Dünyada uluslararası ilişkilerde ebedi olan menfaattir. Bu gerçeği Türk diplomasisinin iyi bildiğini söylerler. Ancak tarihte oturduğumuz Barış Masaları'nda kaybederek kalktığımız da yaygın bir söylentidir.
Tarihi çok eski bir ulusuz. Büyük davaların halkıyız. En son emperyalizme karşı özgürlük ve bağımsızlık savaşı verdik. Kazandığımız bu savaşın uluslararası önemi dünyada mağdur ve mazlum uluslara örnek olmasıdır. Savaşın kahramanı Mustafa Kemal Atatürk de bunu söylüyor. Şafak sökecek gün ağaracak diyor. Tarih her ulusun ülkesiyle, yaptıkları ile övünüp gururlandığını yazar. Böyle bir geçmişe sahip olmak bizi gururlandırmıyor mu? Amerikalı yazar Judy Light bunu söylüyor ve diyor: "Atatürk'ün 'BÜYÜK NUTUK' kitabını okumak bende büyük bir gurur yaratmıştır ki, böyle mübarek ve istisna bir insanın Türkiye'den çıkması şüphesiz ilahi bir yaratış tarafından seçilmiş olduğunu düşündürüyor." Doğrudur. Herkes bunu düşünüyor. Mustafa Kemal Atatürk'ü doğuran ulus BÜYÜK ULUS'tur. Bunu bilelim.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol