Toplumda birtakım zibidi okumuşlar ya da okuma özürlüler vardır ki, dönen fikir tekerleğine çomak sokmak isterler. Yapılanın hep muhalifidirler. Aslında hiçbir şey değildirler. Kendilerine toplumda yer aramak, yer bulmak için bunu yaparlar. Zannetmeyin ki bunlar bugünün tipidirler. Hayır canım sende onlar dün de vardı, bugün ve yarın da var olacaklardır. Onları yetiştiren, onları ayakta tutan toplumdur. Toplum onların bir şey yaptıklarını zannederek seslerine, söylediklerine kulak verir. Rahmetli İsmet İnönü'nün kendisini eleştirenlere söylediği gibi, "HADİ CANIM SENDE..." İnsanlar bir gram şeker için bir çuval keçiboynuzu yemeyi çoktan geride bıraktılar. "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz." Yani kişinin aynasıdır, işidir lafına bakılmaz. Yiğit yürür it yürür. Mesele budur. Atatürk'ün çevresi yazarlarından rahmetli Falih Rıfkı bir yazısında bu marjinaller için, "BEYNELMİNEL ALATURKACILAR" diye söyler. Mustafa Kemal'in devrimci Milli Eğitim Bakanları'ndan Mustafa Necati ise onlar için "KAT KATAKULLECİLER" der. Kendilerini dinlemeye gerek yoktur demek ister.
Günümüzde dinlenecek insan söyleyeceği olan insandır. Fakat ne yazık ki palavracıların dışında kalan bu insanlar çok azdır. Kenarda köşede kalmışlardır.
1976 yılında Belediye Başkanlığı için ara seçim vardı. Laf olsun diye bağımsız Belediye Başkan adayı idim. Yayla'da bir kahvehanede konuşuyordum. Amacım söyleyeceklerimi vatandaşlara söyleme imkanı bulmak, onların sorularını almaktı. Bu vesileyle siyaseti hiç sevmemişimdir. Yalnız siyasi olayların yorumunu, sonuçlarını tahmin etmeyi severim.
Evet, kahvede konuşmamı bitirdim, dinleyenlerden soru alacağımı söylediğim sırada peykenin bir köşesine oturmuş yaşlı bir Kırklarelili, "Hocam hocam" dedi, "Sen vazifene dön. Senin anlattığın şeyler bizim işimize gelmez. Hocam hocam, bize YAMUK İNSAN LAZIM, ÇÜNKÜ BİZ KENDİMİZ YAMUĞUZ." dedi. Dondum kaldım. Gerçeği bu kadar çıplak söyleyen vatandaşı takdir ettim. Kendisine teşekkür ettim. "BİZE YAMUK İNSAN LAZIM ÇÜNKÜ BİZ KENDİMİZ YAMUĞUZ, ONUNLA KOLAY ANLAŞIRIZ." Hani derler ya, imamla işçi ücret konusunda anlaşırlar. İşte öyle bir şey...
HALKIN SESİ TANRI'NIN SESİDİR. Söz, 1789 Fransız İhtilali'ni, Fransız Devrimi'ni yapan fikir adamlarınındır. Vatandaşın söylediği bir kitap kitaplıktır. Yorum istemez. Yalnız vatandaşın söylediğine kulak vermek gerekir. Çünkü söylediği siyasi ahlak açısından düşündürücüdür. Vatandaş siyaseti böyle görüp algılamış ise sorun bitmiştir. Bu durumda adaylıktan çekildim. Okul öğretmenliğinden toplum öğretmenliğine geçtiğimi söyledim.
Amerika'nın öldürülen cumhurbaşkanlarından Kennedy yazdığı "CESARET VE FAZİLET MÜCADELESİ" adlı kitabında siyaseti ahlaka bağlar. Amerika'nın çıkarlarını seçmenin ve kendisinin çıkarlarından üstün bulduğunu yazar, onları savunur. Bir yerde "EY AMERİKALILAR, SİZ AMERİKA'YA NE VERDİNİZ Kİ NE İSTİYORSUNUZ" diye sorar. Tabii biz Amerikalı değiliz. "BİZ ASYA KÖKENLİ KÖYLÜYÜZ." Asya uygarlığının neden yıkıldığını bilmeyiz. Çünkü "ASYA'NIN ÜSTÜNLÜĞÜ VE DÜŞKÜNLÜĞÜ" kitabını okumamışızdır. Doğal ki okumayanın sorusu olmaz. Sorusu olmayanın da bilgisi olmaz. Biz şimdiye kadar soru soranları hep susturmuşuzdur. Yaramazlık yaptıklarını düşünmüşüzdür. Bilsek ki bilgi ne ile ortaya çıkar, soru sormayı teşvik ederiz. Mesele burada.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol