BİR ANKETİN IŞIĞINDAN TÜRKİYE'NİN DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ

1996 yılında "Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırma Vakfı" "DEMOKRASİ KÜLTÜRÜMÜZ NE KADAR" konusunda bir anket yaptırmış. Nerede ise araştırmanın üzerinden 30 yıl geçmiş. Fakat hayret edersiniz anket sanki dün yapılmış gibi. Hiçbir şey değişmemiş oysa köprülerin altından çok sular akmıştır. Fakat ne varki suların akıp gitmesi onu değiştirmemiştir. DEĞİŞMEMEK için adeta direnmiş olmalıdır. İnsanın aklına birçok soru geliyor. Mesala değişmekten mi, değişirse bazı şeylerini yitireceğinden mi korkmaktadır? "Ne olur ne olmaz" deyip mevcut durumu korumak gerektğini mi düşünmektedir? Anket sorularından birisi politikacılara güvenip güvenmediği ile ilgilidir. Halkın yüzde 60'ının politikacıya güvenmediği ortaya çıktığı halde seçimde sandık önüne konduğunda güvenmediğine oy verdiği görülüyor. Anlaşılıyor ki insanımız kendine benzeyeni tercih ediyor. Kimdir halka benzeyen? Kendini halk gibi görendir. O, ulus topluluğu içinde bir kesimidir.
Türkiye Cumhuriyeti Çağdaşlaşma Projesi'nde DEĞİŞİM-GELİŞİM temel ilkedir. Sürekli bir YENİLENME öngörülmüştür. Asyatik Kültür zaman içerisinde yerini CUMHURİYET, DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ'ne bırakacaktır. Ulusun ilerlemesine engel oluşturan çağdışı düşünceler, saplantılar, bağlantılar yerini yeni bir Düşünce Biçimi'ne bırakacak, "Zaman Değişmekle Ahkam da Değişir" bilgisine itibar edilmiş olacaktır. Akılcı ve gerçekçi düşünüş, yaşayış biçimi ulusu zamana uygun biçimde şekillendirmiş olacaktır. Eğitim dinamik, fonksiyonel, düşünsel yapısı ile bilgiyi işe dönüştürecektir. Bilgi mutlaka işe, eyleme dönüşmeli ki üretimi artsın bir değer yaratılmış olsun.
Türkiye laik, demokratik bir Cumhuriyettir. Uzun mücadeleler, kanlı savaşlar, büyük can ve mal kayıpları sonunda kurulmuştur. Şunca yıldan sonra hala BİLGİ ve KÜLTÜR AÇIĞI yaşamaktadır. Sanayi ara eleman bulmakta zorlanıyor. Demekki ortada Milli Eğitim'in yapılanmasında bir sorun vardır.
Gerçi çok partili hayata geçtiğimiz 1945 yılının Eğitim Düzeni'nde de sorunlar vardı. Ama genelde ihtiyaçlara yanıt veren bir sistemdi söz konusu sistem. Büyük bir ulus sorunu vardı, o çözecekti.
Cumhuriyetin İKİNCİ ADAM'ı İsmet İnönü Türk Milli Eğitimini "İNSAN OLMAK MİLLET OLMAK DAVASI" olarak deklare etmişti. Bu slogan bugün de geçerlidir. Çünkü çağdaşlaşmanın yolu budur. Ulusun eğitimini en üst düzeyde yapmak, eğitimi ülkenin en karanlık köşelerine götürmek, eğitimsiz hiçbir insan bırakmamak. Özellikle DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ'nü yaratmak zorundayız. Yabancıların Türk Soyu hakkındaki söylemlerini, kanaatlerini çürütmeliyiz, ve çürütmek zorundayız. Türkiye geçmişten gelen olumsuzlukları mutlaka ortadan kaldıracaktır. Cumhuriyetimizin, demokrasimizin tarihsel misyonu, vizyonu budur: Özgürce düşünen, tartışan Arizona Karıncaları gibi hedefe giden yurttaşların mamur ettiği bir Türkiye gerçeği yaratmak.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol