BİR MUSİBET BİN NASİHATTEN YEĞDİR - 2 -

Nihai hedefinin Ak Parti iktidarını düşürmek olduğu anlaşılan girişimde çürük halkalar düşündüklerinden az çıktı. 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi gibi zincirin kırılmasını bekledikleri halkalarını kıramadılar. Ak Parti iktidarını ve Başbakanı gözden çıkaran oluşum, kendileri ile uyum içinde çalışacak yeni bir düzen yaratma çabasına girmiş. Ya düşündükleri gibi onlarca milletvekilini istifa ettirip bir rejim krizi yaratabilselerdi? Hiç kimsenin değil de; hemen hepimizin milli sevgiyle sevdiğimiz Hakan Şükür'ün bunca yaşananlardan sonra bu gün ne düşündüğünü çok ama çok bilmek isterim.
Devlet kadrolarındaki yapılanmayı tasfiye için daha önce operasyon yapılabilir miydi? Görünen şu ki: Bu konuda bu gün yaşadıklarımız gelecekte yaşayacaklarımızdır. Tek fark ise sayın Başbakanın kendi göbek bağını kendi kesiyor olmasıdır. Gerek birçok gönülde yer alan gerekse devlet kadrolarına bu kadar nüfuz etmiş bir yapıyı tasfiye ne zaman gündeme gelse aynı, belki daha büyük tepki alırdı. Kim bilir Sayın Başbakan belki kendisinin bile içinde yetiştiği, en azından muhabbet duyduğu bir oluşumla karşı karşıya ama onlar ona karşı oldukları için. Zor karar da olsa kangren, kanserli olan organ kesilir. Başbakanın (suikast girişimi dahil) bireysel olarak kendine yönelik saldırılar konusunda ayrıntılı konuştuğuna bu güne kadar pek şahit olmadık. Bu kez şahsı üzerinden; hükümeti, devleti ve ülkeyi hedef alan bir yapılanma olunca işler değişti. Hem öyle bir yapılanma ki: Dershane düzenlemesini bahane yaparak karmaşa yaratıp milletvekili istifa etmesine sebep olabilen, yargı emniyeti harekete geçirebilen, MİT'in faaliyetlerini deşifre edebilen bir yapının Fethullah Gülen'in bilgisinde ve kontrolünde olmasını zaten mantık almıyordu, gelişmeler de şüpheleri doğruluyor.
Bu yapılanma sadece Ak Parti dönemine ait değil, belki bu dönemde daha güçlendi. Zaten onlar da hatalarını kabul ediyorlar. Savaşta hata yapmış bir komutanın orduyu telef, ülkeyi işgal ettirmek yerine yeni bir hamle yapması doğaldır. Bu şartlarda komutan da değişmeyeceğine göre savaş bittikten sonra Divan-ı Harp'te gerekli yargılama ve cezalandırma yapılır.
Fethullah Gülen dünya çapında sözü dinlenen biri. CHP önde gelenlerinin bu gün bile halâ 'Muhterem Hocaefendi' türü methiyelerini duyunca... Bu saygı özellikle eğitim alanında sağladığı hizmetlerden dolayıdır ancak; böylesine kontrolden çıkmış, devleti kontrolünde tutmaya kalkışan bir yapılanmaya hiç bir yerde müsaade edilmez. Yargıya müdahale var mıdır? Belli ölçüde evet. Ama içinden geçtiğimiz olağanüstü bir süreçte ben bunları ölçü olarak almıyorum çünkü siyasete müdahale ederek kavgayı başlatan yargıç. Yargı hür vicdanıyla karar vermeli ama vicdanını başkasının iradesi doğrultusunda kullanması, siyaset tarafından etki altına alınmasından daha da tehlikelidir.  
Sayın Gürsel Tekin ve Mustafa Sarıgül'ün 'Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi' şeklindeki hitapları bana şunu düşündürür: Gülen Hareketi'nin desteğiyle, kazanılacak olası seçimler ve oluşacak yeni düzende CHP açısından bu oluşumun yeri ne olacak? Güdümlü mü olacaklar, tasfiye yoluna mı gidecekler. Gelecekte muhtemel böyle bir tasfiye yüksek ihtimalle büyük toplum tepkisine yol açardı.
Allah kimseyi cezaevine düşürmesin. Çok şükür kendi başımıza gelmedi ama insanız.  Askerlik görevimizi yaparken 'nöbetçi' olarak tanıştığımız o soğuk duvarlarla yakın zamanda borç yüzünden içeri giren yakın arkadaşımı ziyarete gittiğimde bir kez daha yüzleştim, belki bir çok akrabadan bile yakın olduğumuz halde kurallar gereği akrabalık bağı olmadığı için üç ay boyunca onu göremedim. Ama hak ederek oraya girenlerin de cezasını çekmesi gerek. Olayların seyri o kadar hızlı değişiyor ki; adeta gündeme yetişmek mümkün değil. 17 Aralık ertesinde gündeme gelen' adil yargılama' adıyla yeniden yargılama, yargılanma talepleri, her gün bir yenisi eklenen sahte delil şüpheleri ve tespitleriyle karşılık bulacak gibi. Aslında sade vatandaş için pek bir şey ifade etmediğine inansak ta; taleplerin başına koyulan 'herkes için' kelimeleri boşa gitmez inşallah. Zira bizim kültürümüzde 'mahkeme kapılarında süründürme' deyimi boş yere oluşmamıştır. Birçok insanımız haklı olduğu halde mahkeme kapılarında gerçekten sürünmektense zararı göze alarak hakkından vazgeçiyor, kimi de en sonunda lanet olsun deyip aslında olmayan borcu ödüyor ve işini Allah'a havale ediyor. Allah'a havale edilecek işler de vardır da; aslolan dünya mahkemelerinde hakkını almak, alamazsa 'Mahkeme-i Kübra'ya' bırakmak.
Adil yargılama, yeniden yargılama her neyse, hak nasıl yerini bulacaksa yapılsın da, topyekün herkesi de masum, haksızlığa uğramış gibi görmek göstermekte yanlış. Bu gün herkese olduğu gibi kör topal da olsa bir yargılama var. Adil yargılama talebinde bulunanlar darbe dönemlerinin yargısız infazları konusunda ne düşünür merak ederim. Birde şunu ister istemez merak ederim. Binlerce nasihati gözardı edip, illaki başımıza böyle bir musibet mi gelmesi gerekirdi. İktidar başına gelen musibetten dersini almış görünüyor. İnşallah gerçek darbeciler de bu musibetlerden dersini alır da en azından bir özür dileme büyüklüğünü gösterirler.
sairmehmet39@hotmail.com
0 539 839 75 78

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Bulgaristan sınırından Türkiye bi hoş görünmüş sana!!! Yaşadığın topraklar ihaneti kabullenmez!!! Son Türk Yurdu bölünmek üzere sen nelerden bahsediyorsun!!!

  2. AL BİRİNİ VUR DİĞERİNE.! ŞENOL DEVRİM 03 Şubat 2014 Pazartesi 07:52:35

    SAİR MEHMET ARKADAŞIMIZA SORMAK İSTERİM NEYİ NEYLE KIYASLIYALIM TENCERE DİBİN KARA BENİMKİ SENDEN KARA İKTİDAR MEMLEKETİ SOYUYOR BAKANLARINÇOÇUKLARININ YAPTIKLARI REZİLLİKLER BİR TARAFTA DEVLETİ ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞANLAR BİR TARAFTA YOK ONDAN SONRA DIŞ GÜÇLERFAİZ LOBİSİ HİKAYELERİ BU ÜLKENİN TARİH BOYUNCA İÇİNDEN ÇIKAN HAİNLER BAŞKA BİR ÜLKENİN TARİHİNDE HİÇBİR ZAMAN ÇIKMAMIŞTIR BIRAKALIM HİKAYE OKUMAYI ZAVALLI MİLLET OYUNU BİR ÇUVAL KÖMÜRE SATIYORSA NE BEKLİYECEKSİN LAYİK OLDUĞU ŞEKİLDE YÖNETİLİYOR.