BİR ZAMANLAR TÜRKİYE'DE HALKEVLERİ-HALK ODALARI VARDI

Bugün, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Halkevleri ve Halkodalarının 83. yıl dönümüdür. Halkın kültür ve eğitim evleri 20 yıla yakın açık kalmışlardır. Halk bu eğitim ve kültür kurumlarına kahvehaneye gider gibi gitmiştir. Hiçbir ücret vermeksizin kitap, dergi, gazete okumuş, müzik dinlemiş, konuşmalara kulak vermiş, oturduğu salonun bir yerinde Vali'yi, Belediye Başkanı'nı, Milletvekillerini, kentin ve kasabanın ileri gelenlerini görmüş, onlarla selamlaşmış, konuşmuştur. Çünkü Halkevlerinin sahibi halktır. Mustafa Kemal Atatürk halkın da toplumda gideceği, keyifleneceği, bilgi ve kültürle buluşacağı bir yeri, adına uygun Halkın Evi olmasını istemiştir. Zira onun kadar halkı seven, halkı düşünen olmamıştır. Bu özellikleri ile Halkevleri dünyada örnek kuruluşlardı. Bir başka anlamda HALK EĞİTİMİ'nin yapıldığı yerlerdi. Toplumsal eşitliğin, toplumsal dayanışmanın, toplumsal tasa ve sevincin yaşandığı kuruluşlardı. Bu vasfı ile Mustafa Kemal Atatürk Halkevlerini sosyal ve kültürel devrim olarak görmüştü. Ve Halkevleri kuruluşlarının ilk yılarında Cumhuriyet'in ihtiyaç duyduğu okuma yazma bilenlerin yetiştiği okullar gibiydi. Bugün onları bilen yoktur. Zaten halk neyi bildi ki… Onun hayatında ulaştığı bilgi yoktur.
Halkevleri 1945 yılında çok partili hayata geçildikten sonra 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti tarafından kapatılmışlardır. Kapatıldıkları sırada Türkiye'nin 5 bin yerinde Halkevi ve Halkodası vardı. Şehir merkezlerinin, meydanlarının en güzel yerinde HALKIN EVLERİ vardı. Binaları halk imece yoluyla yapmıştı. Bugün Kırklareli'nde Milli Eğitim Müdürlüğü binası olarak bilinen o muhteşem yapı KIRKLARELİ HALKEVİ idi. Bu güzelim kurumlar kapatıldıklarında 3 milyona yakın kitap bodrumlara atılmıştır. Ben Ankara'da demirci dükkanlarından Halkevi mühürlü kitap almışımdır. Kitapları bodrumlara atmak, malzemeleri, eşyaları yağma etmek tarihte görüldüğü ve bilindiği şekliyle bunun adı VANDALİZM'dir.
Türk halkının aydınlanmasına hizmet eden Halkevleri ve Köy Enstitüleri'nin kapatılmaları Türk sağının işi olmuştur. Osmanlılar İlköğretim Yasası'nı Avrupa'dan 300, matbaayı 280 yıl gecikme ile almışlardır. Eğitimde, kitap kültüründe bu gecikmenin faturası, cehaleti Cumhuriyet'i kuranlara miras kalmıştır. Köy Enstitüleri'nin, Halkevi ve Halkodaları'nın kapatılmalarının meydana getirdiği eğitim ve kültür açığı ise günümüzde yaşanmaktadır. Yaşadığımız toplumsal olayların bir türlü demokratikleşememenin temelinde bunlar vardır. Dünyada okul kapatanlar, kültürü yok edenler, kitap yakanlar görülmüştür. Ülkede öğretmen açığı varken öğretmen yetiştiren okulları kapatmak, halkın yeteneklerini geliştirdiği, beceriler kazandığı kurumları kapatmanın nedenlerini tarihe anlatmak zordur. Bir gün bu Vandalizm'i tarih yazacaktır. Halkevleri'nin, Köy Enstitüleri'ni değişen koşulların ışığında açılmalarını düşünmek Türk solunu bağlar. Devrimci ya da Atatürkçü olmak davayı takip, fikri takip gerektirir. Kolay mı halkın önüne düşmek.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol