BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI TRAKYALI ROMANLAR

Romanların en güzel hikayesini iki üniversite mezunu Amerikalı yazar İsabel İonseca "BENİ AYAKTA GÖMÜN" adlı kitabında anlatmıştır. Gerçi Romanlar(Çingeneler) üzerine çok kitap yazılmıştır ama bana göre "Beni Ayakta Gömün" kitabındaki bilgiler daha sağlıklıdır. Zira onlar üzerine yıllardan beri çalışmakta, araştırmalar yapmaktayım. Araştırmanın nedeni yeryüzünde bu topraksız ve devletsiz ırk, Marjinal kültürü ile insanı şaşırtan bir yaşam biçimi yaratmıştır. Özgür yaşamak için devlet kurmaktan kaçınmışlardır. Günlük yaşayan bir halk olarak dünyaya serpilmişlerdir. Mesela Türkiye'de beş il hariç bütün vilayetlerden bugün Roman vardır.
Romanlar bin yıllarında Hindistan'ın Ganj boylarından göçmeye başlamışlar, Hazar Denizi'nin kuzey ve güneyinden geçerek Önasya coğrafyasına yayılmışlar, Mısır'a sarkmışlar, Balkanlar'ı mesken eylemişlerdir. Osmanlılar zamanında Osmanlı Mülkü'nün her yanında onlar vardı. Yaz ve kış kırlarda, çadırlarda yaşıyorlardı. Gezginci oldukları için toprağa hiç bağlanmamışlardır. Kalaycılık, sepet örme, falcılık, müzik, demircilik, ayakkabı boyacılığı yaptıkları işlerdi. Kapı gıcırtısını müzik sanıp kalkıp oynayacak kadar oyuna ve müziğe yatkınlıkları vardır. Yerleşik düzene geçmeleri uzun zaman almıştır. Köy, kasaba, şehirlerin kıylarında, kulüba gibi evciklerde bağımsız, bağıntısız, özgürce bir hayat sürdürmüşlerdir. Bu süreçte insanlığa bazı mesleklerde üstün başarılı insanlar armağan etmişlerdir.
Osmanlılar zamanında Romanlar kalın çizgileriyle böyle yaşamışlardır. 1530 yılında Padişah Kanuni Sultan Süleyman'ın çıkardığı bir yasa ile Osmanlı Romanları Trakya ve Balkanlarda kanuna bağlanmışlar, ordunun geri hizmetlerine alınmaya başlamışlardır. Romanlar bu yasa ile ki yasanın ası adı (KANUNAME-İ KIBTİYAN-I VİLAYETİ RUMELİ) vergi vermeye de zorunlu kılınmışlardır. Bu yasaya ek bir yasa daha çıkarılmamıştır ki bu ile KIRKLARELİ "ÇİNGENE SANCAĞI" ilan edilmiştir. Romanlar buradan idare edileceklerdir. Kıbtiyan-e Merkezi Kırklareli idi. Yönetici olan şef burada oturacaktır. Hayrabolu, Vize, Keşan, Çorlu, Pınarhisar, Dimotika, Gümülcüne, Fere, Eski Zağra, Yanboli, ve Trakya'da bulunan diğer merkezler Romanların yönetimi açısından Kırklareli'ne bağlanmışlardır." O sıra Trakya'da 543 dolayında Roman grupları vardır. Yasa bunlara arazi verilmesini de öngörmektedir. Bu belki de Osmanlı Devleti sınırları içerisinde toprağa bağlanan, yerleşik düzene geçen ilk Roman topluluğu olmaktadır.
    Trakyalı Romanlar zaman içerisinde Bulgaristan ve Yunanistan'a geçişler yapmışlar, oralarda kalmışlardır. Trakyalı Romanların büyük çoğunluğu Birinci Dünya Savaşı sonunda Bulgaristan'a geçmişlerdir. Bugün Bulgaristan ve Romanya'da Türkiye'den daha fazla Roman vardır. Avrupa Birliği üyesi olan bu ülkelerde Romanlar için İYİLEŞTİRME ÇALIŞMALARI yapılmaktadır. Ancak Romanlar'dan kaynaklanan problemler yüzünden çalışmaların iyi gitmediği basında yer almaktadır.
    Romanların kendilerine özgü Marjinal Kültürleri, folklorları vardır. 1990'lı yıllarda Karagöz Kültür Sanat ve Kakava Eğlenceleri sırasından Amerika'dan Halk Kültürü iki uzman hanım Kırklareli'ne gelmiş, Tokmaoğlu'nda Romanların gelenek ve göreneklerini not etmişlerdi.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol