Birkaç gün önce yazdığım "Atatürk'ün Çevresi Yazarları" yazısı ilgi uyandırmışa benziyor. Özellikle yazıda söz konusu ettiğim "Atatürk'ün kadrosu yoktu" ifademe bazı okurlar açıklık getirmemi istediler. Şüphesiz ki yerinde bir soru. Ne demek kadrosu yok?
Milli mücadelenin, Kurtuluş Savaşı'nın bazı gerçekleri çok yazılmış, bazı gerçekleri ise göz ardı edilmiştir. Yani yazılmayan gerçekler ayrıntılarda kalmıştır. Yazarlar için ayrıntılar kalın çizgiler yanında pek ilgi çekmemiştir. Bu yüzden Kurtuluş Savaşı'nın öncesinde ve sonrasında yaşananlar sorunlardan bazıları gerçekleri ayrıntılarda gizlenmiştir. Örneğin, okuyucularına açmamı istedikleri sorunlardan kadro meselesi aslında Cumhuriyet ilan edilip ilk Cumhuriyet Hükümeti kurulduğunda çekilen memur sıkıntısıdır. Ünlü araştırmacı yazar rahmetli Doğan Avcıoğlu'nun yazdığı ve ilk Cumhuriyet Hükümeti'nin önünde az buçuk bir memur kadrosu vardır ama bu memur kadrosunun "BİR KANADI TUTUCU, ÖTEKİ KADANI DEVRİMCİ BİR BÜROKRASİ"dir. Yani yeni alınan memurlar vardır. Osmanlıdan gelen, Osmanlı memurları vardır. Tutucu memur ile Devrimci Memur devletin çatısı altında, halkın hizmetinde yan yanadır. Bu nasıl olacaktır?
Cumhuriyet Türkiye'sinin Osmanlı'dan devraldığı memurlarla fazla bir şey yapma imkanı olmadığını gören ünlü edebiyatçı Yakup Kadri Karaosmanoğlu görüşlerini bir yerde açıklamış, sonra da Mustafa Kemal'e bildirmiştir. Karaosmanoğlu, Mustafa Kemal'e şunları yazmıştır: "Devrimlerin yürümesi için eski dönem adamlarından arınmak gerekti. Oysa biz Babailiden (Osmanlı Hükümetinden) ne buldukta devraldık. Yeni bir devletin başına geçirdik. Jön Türkler (İttihatçılar) bile, bu hoşgörüyü gösterememişlerdir. Abdülhamit döneminden kalmış o zamanın yüksek memurlarının tazminatlarını vermek koşuluyla, kadro dışı bırakmışlardır. İşte bu ihmal bu günde karşılaştığımız birçok şeyin nedenidir. Bunun için bir broşür yazdım Atatürk'e gönderdim."
Mustafa Kemal, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nu yanıtsız bırakmamış ona şunları yazmıştır:
"Başıma iş çıkarma. Ben bu milli mücadeleye yeşil sarıklı hocalarla başladım. Adam yoktu, bulamadım. Geldi mi, bana sadakatle hizmet etti mi? Etti… Hilafeti, Saltanatı bile Şeyh Fetvası ile onlara kaldırttım."
Anlaşılıyor ki Mustafa Kemal eski malzeme ile yeni inşaat yapmayı başarmıştır. Ancak Başbakan İsmet İnönü yeni devri yeni memurlarla yürütme taraftarı olduğu için Ankara'da her sabah istasyona gider, İstanbul'dan gelecek treni bekler, okuma yazma bilen genç insanları çevirip memur yapmıştır. Kadro oluşturmuştur. Doğan Avcıoğlu, "MİLLİ KURTULUŞ TARİHİ (1838,1995)" adlı hacimli kitabında bunları anlatır. Buna göre her devir kendi insanı, kendi şarkısı ile gelir, kendi insanı ve kendi şarkısı ile gider. Hiç kimse Mustafa Kemal Atatürk değildir. Kenan Evren Atatürk'e benzemeye kalkmış, ancak başarılı olamamış, halkın önünde zor duruma düşmüştür. Öyle ki Atatürk'e benzemek şöyle dursun, Atatürk'ü taklit etmek bile mümkün değildir. Böyle biline. Çünkü o ATATÜRK. Kendi tarifesi ile ulusuna hizmet etmiştir. Yeni Türkiye'yi gençliğe bırakmıştır. Mustafa Kemal'ciler o zamandan beri gençtirler. Kendini genç hissetmeyen Mustafa Kemal'ci değildir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol