Tarihini inceledigimizde; 1912 yilinda Bulgaristan'dan göç eden aileler tarafindan olusan, ilk adi "Satiköy" olarak bilinen bir belde… Bir diger rivayete göre ise kirmizi topraginin sakiz gibi yapiskan olmasi beldenin isminin Sakizköy olmasinda etkili olmus. Halk saglam dostluk ve iliskiler içerisinde bulundugundan dolayi günümüzde kaybedilmeye baslanilan örf ve adetler, burada simsiki bir sekilde gerçeklestirmeye devam ediliyor. Bu örf ve adetlere bagli kalmada yerel yönetimin, mahalle muhtarlarinin, cami derneginin katkilari ve birlestirici özellikleri göz ardi edilmeyecek kadar büyük.
Birlikte sahitlik ettigimiz ve kayitlara göre 99. tahminlere göre çok daha eski zamanlardan süregelen, gelenek ise "Kazan Eti" olarak adlandirilan ve Kurban Bayrami zaman dilimi içerisinde gerçeklestirilen yardimlasma faaliyeti. Peki, nedir bu "Kazan Eti"
Kurban Bayrami; içerisinde barindirdigi anlam ifadesi ile özetlenecek olursa, maddi durumu ve imkanlari iyi olan halkin kestigi büyükbas ve küçükbas hayvanlari, durumu olmayanlar ile paylasmasidir. Sakizköy beldesinde bu paylasim kisisellestirilme yerine tüm halkin katilimi ile neredeyse senlik havasinda gerçeklestiriliyor. Özetleyecek olursak; Kurban Bayraminin baslamasina kesilen kurban etlerinin hijyen sartlarina uygun bir biçimde barindirilabilmesi için gereken imkanlar saglaniyor ve kurban kesen halk istedigi bir miktar kurban etini görevlilere teslim ediyor. Saglikli bir sekilde bekletilmeye alinan etler; görevliler tarafindan "kuzu" ve "dana" eti olmak üzere iki kisimda pisecek kadar ufak parçalara ayrilarak dinlenmeye aliniyor. Bir sonraki günün erken saatlerinde özellikle mese odunu atesi üzerine oturtulmus kazanlar üzerine alinan etler, kesim esnasinda ayrildiklari sekilde, iki kisim olarak pisme asamasina aliniyor. Odun alevleri söndürülmeden ve etlerin aci suyu, köpükleri sürekli alinmak sureti ile ortalama 4-6 saatlik bir pisme islemine tabi tutuluyor. Ardindan kuzu ve dana etleri karistirilarak tadina doyum olmayan farkli bir lezzet ortaya çikiyor. Kurban eti bagislayan bagislamayan ayrim yapilmadan tüm belde halkina, dagitim yapiliyor. Dagitim esnasinda yine tüm dernekler ve belde yetkilileri hem kontrol, hem de esitligi saglamak ve yardimlasmada bulunmak açisindan kazanlarin basinda hazir olarak bekliyorlar.
Gelisen hayat sartlari, sanayilesmis bölgelere is bulma sebebi ile verilen göçlerden dolayi unutulmaya yüz tutan örf ve adetlerin adaletli ve sartlara uygun bir sekilde gerçeklestirilmesi günümüz için gerçekten mutluluk verici bir gelisme olarak degerlendirilebilir. Özetlemeye çalistigimiz sekilde gerçeklestirilen örf, adet ve geleneklerimizi kisisel düzeyde gerçeklestirmenin yaninda, toplumsal düzeyde sürdürülmesi hem etkinlik ortamini kapsam olarak genisletmeye, hem de gelecek olan kusaklara verimli bir sekilde aktarilmasina imkân saglamaktadir.
Bu kapsamlarin genisletilmesinde ve gönüllü halkin bir araya gelip bir çati altinda toplanmasi hususunda inaniyoruz ki en büyük görev; halk ile birebir iletisim içerisinde olan yerel yönetimlere düsüyor...
Kaynak ve Fotograflar: LFK (Lüleburgaz Fotograf Kulübü Dernegi)
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol