Ülkenin tarihinde "Durak Yerler" olduğu gibi anılmaya değer öncü ve kahraman insanlar da vardır. Tarihte "Durak Yerler" önemli olayların geçtiği zamanlardır. Örneğin, milli mücadele yakın tarihimizin önemli bir zamanıdır. Bu zaman diliminin unutulmaması gereken olayları, unutulmaması gereken insanları vardır. Biz elli yıldır yöremizde, Trakyamızda, ülkemizde bu insanları aramış, sormuş, soruşturmuş, yazmış ve anlatmışızdır. Bir aralık onları "YURT SEVGİSİ İLE YAŞAYANLAR" diye yazmışızdır. Bazılarını "ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞİNDA TRAKYA" kitabımızda anlatmışızdır. Ki bu kitabımız Genel Kurmay Başkanlığınca okunması uygun ve gerekli görülen kitaplar arasına dahil edilmiştir. Bu kitabımızda iki yıllık (1920-1922) işgal döneminde Trakya'daki olayları ve düşmanla mücadele edenleri anlatmıştık.
İki yıllık işgal döneminde Trakya'da Yunan kuvvetleri ile mücadele eden silahlı Türk müfrezelerinde kimler vardı? Bunlar nasıl organize edilmişlerdi? Yiyecek, içeceklerini kimler sağlamışlardı? Parasal yardımları kimler yapmışlardı? Elbette bunlar Trakyalı idiler, Kırklareli'nden, Edirne'den, Tekirdağ'dan ve bu illerin ilçelerin yurtsever insanlar vardı, İğneadalı Haydar Bey, Uzunköprü ve diğer yerlerden varlıklı yurtsever insanlar silahlı Türk müfrezelerine yardımlar yapıyorlardı. Bunlardan biri de Babaeski'nin Demirkapı, eski adı ile Kurapa'dan İbrahim oğlu Hacı Şerif Ağa (Üstünel) idi.
Demirkapılı Hacı Şerif Üstünel zamanın çevre köylerinin en varlıklı ve en tanınmış kişisiydi. Geniş arazileri vardı. O devrin ölçüleri ve değerleri ile ifade etmek gerekirse "Ağa"lardandı. 1920 yılının Temmuz ayı sonlarına doğru Trakya'da Yunan işgal başladığında Kurapalı (Demirkapılı) Hacı Şerif Ağa Yunanlıların aradığı kişiler arasında bulunuyordu. Yunanlılar o sıra köylerin ve yörenin en önde gelen varlıklı kişilerini arar bulur, bunları Milos'a sürgün ederlerdi. Ancak Hacı Arif Ağa Milas Adası'na gitmekten kurtulmuş, fakat Yunan işkencesinden kurtulamamıştı. Çünkü işgal döneminde oluşan, Yunan iaşe kollarını, Yunan karakollarını vuran, baskınlar ve saldırılar düzenleyen Türk Milis Gruplarına gıda ve para yardımı yapıyordu. O acılı yıllarda Hacı Şerif Ağa elli yaşlarında cesur bir insandı. Ailenin tek erkek evladı idi. En çok yardımları ya Fedaileri'nin intikam Grubu ile Babaeski Katranca Köprüsü'nü havaya uçuran Tahripçi Köylü Mehmet Çetesi'ne gidiyordu. Bu yüzden yalnız Hacı Şerif Ağa (Üstünel) değil, ailenin diğer fertleri de yunan işkencesine maruz kalıyordu. O sıra 12-13 yaşlarında bulunan aile bireylerinden Mehmet, yunan takibinden kurtulmak için saklandığı evin çatısında ayağına yediği düşman süngüsü ile ömür boyu sakat kalmıştır. Şimdi Hacı Şerif Üstünel'in torununun oğlu Nadir Üstünel polistir ve ülkenin güvenlik ve asayiş güçlerinde hizmet vermektedir. Büyük babasının yurtseverliğini sürdürmektedir.
Bugün ülkemiz bireysel ve ulusal yurtseverliğin en üst düzeyde olması gereken bir süreci yaşamaktadır. İnsanlarımız için yurtseverliğin kaynağı geçmişte kahramanlık gösteren Hacı Şerif Üstünel gibi insanlardır, yurdu korumak ve kollamak, geliştirmek ve yüceltmek için yaşayanlar geçmişteki kahramanlıklardan güç ve cesaret almalıdır. Tabii en başta tarih bilimidir. Ülkenin nasıl kurtarıldığı bilincine sahip olunmalıdır. Bu vesileyle Hacı Şerifler'i, şehitleri, gazileri ve onların komutanlarını saygıyla, rahmetle anıyorum. VATAN onların eseri, onların mirasıdır. Bugün bu topraklar üstünde yaşayanların bu ülkenin emanetçi insanları olmadıklarını bilmeleri lazımdır. Bunu iyi bilmek zorundayız.
Bu kadar yerele inen özel ve özenli çalışmalar yapan değerli yazarımız Nazif Karaçam' a çok teşekkür ederim. Ben Demirkapı köyünden Muhacir Hasan sülalesinden Avukat Erdoğan Boyalıoğulları.