Çakal üstüne söylemler muhteliftir. Hani, "Müdür olduktan sonra yürüyüsü degismis!"ti bir keresinde. Çakal için söylemler de manidardir. Toplumda ne tür kisilere "çakaaal!" diye seslenildigini bilenler bilir.
Çakal üzerine söylesi bir çesitleme geldi önüme. Alabildigine anlamli, alabildigine ders yüklü. Paylasmak istiyorum.
Åzunu pesinen söyleyeyim: Bu fikrada adi ve türü geçenler tamamen hayalidir. Gerçek kisi ve kurumlarla hiçbir ilgisi yoktur!
Çakal yine ormanda. Almis basini, gezinirken…
Birilerinin yapmis oldugu boya kutusunun içine düser. Düser de… Hemen toparlanir, yürüyüsünü sürdürür.
Ta ki irmaga kadar…
Irmakta su içerken bir de bakar ki… Üstü basi boya. Kendini böyle hayli farkli biseye benzetir. Böyle daha bir degisik ve havali oldugunu addeder. Bir anda aklina çakallik düser. Tam da sirasidir der. Ortalikta gezinirken hayvanlarin onu tanimamasi, bu çakalca düsüncesini daha bir pekistirir. Kendinden emin adimlarla hayvan heyetinin bulundugu yere yürür.
Durum rutindir. Aslan yine tahtinda. Kaplan hemen sol yaninda. Kurt hemen saginda. Diger hayvanlar da çepeçevre oturmadalar.
Kurt, bu yeni tür mahlûkati görünce merakla sorar: "Kimsin sen? Seni bu ormanda ilk kez görüyoruz."
Çakal, çakal hafiften gernesir, siritir, pek bir endamli kiritir ve: "Ben bu ormanin yeni kraliyim der!" der.
Hayvanlarda bir umut, bir telâs. Nicedir aslandan bezmis, yeni bir yöntem arayisi içindeyken, harika bir firsat geçmistir ellerine ve büyük bir kismet düsmüstür ayaklarina. Tüm hayvanlardaki havayi sezen aslan, usulca kalkar yerinden. Çakalin yanina gider. Agzini burnunu yumusacik yoklar. "Bundan sonra kral sensin. Ben ancak senin yaninda vezirlik yaparim!" der.
Birkaç gün bu yeni sistemi uygularlar. Aslan, yeni kralin yaninda emir eri gibidir adeta. Bir saniye bile ayrilmaz yanindan. Her durumda hemen atilir, duruma el koyar. Çakalin agzindan çikani aninda uygulamaya koyar. Günler günleri kovalar, geceler birbirini izlerken… Bir gecenin yarisinda, orman sakinleri topluca toy dügün ederlerken…
Ay gökte dolunay modunda raksederken.
Tüm mahlûkat, yeni kararlar alip ormana ve tüm hayvanlar alemine yeni bir yasam hazirlarken…
Bulutlar süzülür, ay, gülümseyen yüzünü göstermeye yeltenirken…
Uzaklarda, çoook uzaklarda çakallar uluyordur amansiz araliksiz. Sanki bugusu üstünde bir les çikmistir ortaya da, paylasimin hazzini kutlamadalar. Eyvah ki eyvah! Ormanin yeni krali, uzaklardan yankiyan hemcins ulumalarina kendini kaptiriverir içgüdüsel olarak.
Tutamayiverir kendini bir an. Baslar içi parçalanircasina ulumaya, haykirmaya.
Bir anda tüm hayvanlari bir saskinlik buhrani sarar. Neyin nesidir bu? Bu nasil kraldir böyle? Bu görülmüs, duyulmus bisey midir? Bu, nedir? Bu, resmen çakaldir. Bu bir skandaldir.
Aslan, daha fazla tahammül edemez ve… Çalar pençesini, tirnaklarini bogazina saplar, oracikta kan revana bogar çakali. Sonra döner hayvanlar topluluguna. "Ben onun çakal oldugunu daha ilk gün yanimiza yaklasirken, gözlerindeki hileli seyirtisten anladim!" der.
Kaplan, saskindir. "Öyleyse neden en basta cezasini vermedin de onu basimiza kral ettin?" diye sorar. Aslan, yelelerini söyle bir çalkalar, sallar. Sesi gürlesir, bedeni direngenlesir: "Bu aralik benden biraz bezginliginiz vardi. Uzunca bir zamandir sezerdim, sezinlerdim. Eger onun cezasini o gün hemen oracikta vermeye kalkissaydim, bir daha düzeltilemeyecek bir sorun çikardi ortaya. Onu kiskandigima hükmederdiniz. Bunu da size anlatamazdim. Benden daha çok nefret ederdiniz. Bu en iyisi oldu!" der. Ve her sey bir anda aslina döner.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol