Gazetelere yansiyan anketler, arastirmalar bir toplumun nerede, nasil ve ne durumda oldugunu bilmek bakimindan önem tasimaktadir. Bundan önceki yazimda Hollanda Erasmus Üniversitesinin yaptigi uluslararasi bir anketin sonuçlarini anlatmistim. Bu kez Birlesmis Milletler Teskilatinin Dünyayi Kirleten Ülkeler baglaminda yaptigi bir arastirmadan söz etmek istiyorum.
Türkiye’de ÇEVRE ve ÇEVRECILIK yeni bir olaydir ve bu nedenle de pek anlamis degildir. Avrupa Birligi Türkiye’de Çevre Sorunu’nu çözmek için 35 milyar dolara ihtiyaç oldugunu bildirmistir. Buna göre Türkiye’de çevre sorunu büyük önem tasimakta, çözüm istemektedir.
ÇEVRE, bizi kusatan, beraber yasadigimiz varliklar, esyalar, insanlardir. Bunlarin içinde yasadigi yeri, yöreyi, üzerinde barindigi dünyayi en çok kirleten, tahrip eden insandir. Bu nedenle INSAN KIRLETICI’dir. Atik sularimizla, çöplerimizle, görsel, isitsel, kültürel alanlardaki kötü tutum ve davranislarimizla basli basina bir ÇEVRE SORUNU’yuzdur. Türkiye’de de insanlar Çevre Sorunu olmakta basta gelmektedirler. Bu, tabii bir kültür ve egitim sorunudur. Egitimsiz toplumlarda Çevre Kirliligi daha dikkat çekici görülmektedir.
Bugün dünyayi karbon gazi ile en fazla kirleten Amerika’nin oldugu belirlenmistir. Amerika’yi büyük ve nüfusu yogun ülkelerden Çin, Rusya, Japonya, Hindistan, Almanya gibi ülkeler izlemektedir. Türkiye dünya ülkeleri arasinda 31. sirada yer almakta ve dünyaya 357 milyon ton Karbondioksit Gazi salmaktadir. Karbongazinin Ozon Tabakasini deldigi ise unutulmamalidir.
Tabii dünyayi, ülkeleri yalniz Karbongazi kirletmiyor. Fabrikalar, küçük isletmeler, köyler, kasabalar, kentler ve insanlar dünyayi kirleticiler arasinda bulunmaktadir. Çevre kirliliginin gida ve saglik üzerinde olumsuz etkileri oldugu bilinmektedir. Aslinda kirlilik her sey için yasamsal bir sorundur. Bunun önlenmesi, önüne geçilmesi gerekir.
Dünya ülkeleri ve özellikle ileri ülkeler Çevre Sorunu’na, Çevre Kirliligi nedenlerine çok büyük bir önem vermektedirler. Kirliligin dogaya, doga ile birlikte insan sagligina büyük zarar verdigi bilimsel olarak kanitlanmistir. Bunu önlemenin çarelerinden biri egitim ve kirliligi yaratan nedenleri ortadan kaldirmaktir. Atik sularin topragi, fabrika, kalorifer bacalarinin, egzoz borularinin ise havayi kirletenlerin basinda geldigi bilinmektedir.
Bugün Çevre Kirliligi ile mücadele bir ulus ve devlet politikasidir. Bu amaçla Türkiye ÇEVRE BAKANLIÄzI, Çevre Yönetimi gibi kurum ve kuruluslar meydana getirmistir. Ancak bu kuruluslarin Türkiye’de etkili çalistiklari söylenemez. Çünkü toplumda, isletmelerde çevre bilgi ve bilinci henüz tam gelismis degildir. Düsünün, yillardan beri Ergene’yi kurtarma çalismalari yapilir, projeler hazirlanir, nutuklar çekilir ancak bugüne dek arpa boyu yol alinmis degildir.
Ergene hâlâ Trakya’nin Kanalizasyonu’dur. Ergene’ye bu gidisle eski haline dönüstürmek kisa vadede mümkün olmayacaktir. Çünkü, Trakya belediyelerinin, fabrikalarin ve köylerin tek tek aritma tesisleri meydana getirmeleri, çevreyi kirletenler için yasalarin öngördügü cezalari uygulamalari gerekir. Fakat en önemlisi bir daha tekrar edersek insanlarin çevre baglaminda egitilmeleri, bilgilenmeleridir. Bir yerde yurttaslar ÇEVRE BAKANLIÄzI NE IS YAPAR diye soruyorsa orada çevrecilikten söz etmenin olanagi yoktur.
nazifkaracam@gazetetrakya.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol