ÇEVRE EMANETTİR DÜNYA ÖDÜNÇTÜR

Belki 50-60 yıl önceydi, Amerika'nın Sesi Radyosu'nda bilim adamları dünyanın geleceğini konuşuyorlardı. Dedikleri şuydu: İnsanoğlu üzerinde yaşadığı dünyayı kirleten varlıktır. Kirlettiğini temizlemez ise dünyada her şey sıfırlanacaktır. Hayat zehirlenecektir. Dünyada mutluluk kalmayacak, insan "ISTIRABA SABIRLA DAYANMA GÜCÜNE İNANMAK ZORUNDA KALACAKTIR." Diyorlardı. Bugün dünya kirleten insan bugün en büyük çevreci olmuş, dünyayı zehirlemenin, hayatı sıfırlamanın telaşına düşmüştür. Kendinin geçici olduğunu bilen insanoğlu yaşadığı yerin yani ÇEVRENİN EMANET, DÜNYANIN KENDİSİNE ÖDÜNÇ verildiğini anlamıştır. Dünya bizim gelecek insanlara, çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağımız mirastır. Bu nedenle insanoğlu geleceği düşünmek zorundadır. Nasıl yarının sahibi olmadığını biliyorsa bu gerçeği de yani dünyada her şeyin kendisine emanet verildiğini bilecektir. Bugün dünyada ÇEVRECİLİK'ten söz ediliyorsa o bu anlayıştan doğmuştur.
Bugünün gerçeği şu: Dünya kirlidir. Hava, su, Toprak kirlenmiştir. Kirlenme, kirletilme devam etmektedir. Dünyanın bilgili, bilinçli insanları, toplumları bunu görmüşlerdir. Bundan ötürü ortaya ÇEVRECİ İNSANLAR çıkmıştır. Buna göre Çevrecilik yaşadığımız yerleri, yöreleri, dünyayı temiz tutma ve koruma hareketidir.
Türkiye'de Çevre ve Çevrecilik pek anlaşılmış değildir. Tekirdağ'da bir toplantıda bir yurttaşımız yetkililere "Çevre ne demektir" diye sorduğunda Çevre'nin ve çevreciliğin ne olduğunu bir bilsek, işimiz kolaylaşacak" diye yanıt verdiklerini söylerler. Ancak TEMA bunu bildiği için ÇEVRE EĞİTİMİ'ni okullardan başlatmış, okullarla, öğretmen ve öğrencilerle dirsek temasına geçmiş, müşterek programlarla okullarda Çevre Eğitimi çalışmaları yapmaya başlamıştır.
Söyleyip yazmıştık. Dünyada kirletici insandır. Hava, su ve toprak kirliliği insanla ilgilidir. Evsel atıklar, sanayi atıkları, köy, kasaba ve şehir kanalizasyonları, dereler denizlere akmaktadır. Ergene böyle kirlenmiştir. Hala da kirli akmaktadır. Aktıkça da toprağı kirletmektedir. Çünkü belediyelerin, fabrikaların arıtma tesisleri yoktur. Varsa da çok azdır. Kimi arıtma tesisleri de çalışmamaktadır.
Türkiye'nin en önemli sorunu insanların doğayı koruma bilgisinden yoksun oluşlarıdır. Tabiatı yani DOĞA'yı sömürülecek bir mal gibi görmüşüz. Tabiatın havasını teneffüs etmişiz, toprağını işlemişiz, suyunu içmişiz fakat buna karşılık ona hiçbir şey vermemişizdir. Tabiatı kültürümüze, bilgimize dahil etmemişizdir. Sadece ormanları yakmış, yanan yerleri ağaçlandırmaya çalışmışızdır. Yani tabiat vermiş, biz almışız. Buna karşılık bir şey vermediğimiz gibi, toprağı, havayı, suyu kirletmişiz. Toprağın bitki örtüsünü yok etmiş, toprağı sellere, rüzgarlara açık hale getirmiş, erozyona sebebiyet vermişiz.
Bilelim ki tabiat kendisine zarar verene bir gün bunun hesabını sorar. İnsana, insanoğluna verdiklerinin birgün cezalı alır. Tabiatın böyle hesap sorduğunun örnekleri çoktur. Fakat gaflet içersinde olan insanoğlu bunun da farkında değildir. Ne diyelim? 60-70 yıl ömrü olan insanoğlu kalkıyor yüzyıllar ötesi sorunlarla ilgileniyor. Önüne bakmak aklına gelmiyor.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol