2011 yılında Cumhuriyet'in Ekim ayı Yaşam ekinde Endüstri Yüksek Mühendisi ve Sürdürülebilir Yaşam Danışmanı Ayşen Eren yazısında soruyordu: "ÇEVRE TARİHİ BİLİM DALI'NI DUYDUNUZ MU?'' Ben şahsen duymadım. Belki okuyucularım içersinde böyle bir kitabın varlığını duymuş olanlar vardır. Gerçi kütüphanede ÇEVRE İLE İLGİLİ BİR KAÇ KİTAP VAR AMA böyle bir kitap maalesef yok. Böyle bir kitap olduğunu da duymadım.
Araştırdım soruşturdum meğer ülkemizde ÇEVRE TARİHİ yokmuş. Mesela, Kırklareli'yi anlatıyoruz ama çevresinin tarihini anlatmak aklımıza gelmiyor. Oysa Kırklareli'nin güneyinde, Aşağıpınar denilen mevkide 8200 yıl önce kurulmuş bir köy varmış. Bu Aşağıpınar Köyü bölgenin ve beklide Güney Avrupa'nın ilk köyüdür. Yeni öğreniyoruz.
Aşağıpınar geçmişte Kırklareli şehrinin çevresinde olan bir yerdi. Gürül gürül akan kaynağı vardı. Belli ki orada insanlar yaşamışlardı.
Trakya'da Yeşilyurt gazetesinin ilk sahibi rahmetli Ali Rıza Dursunkaya idi. Şehir tarihi (Monografi) yazan ilk kişidir. Gazeteci yazardır.
O ÇEVRE'ciliğin ne olduğunu bilmeden şehri anlatırken, şehrin çevresinde ne olduğuna da değinmiştir. Örneğin bir yerde diyor ki, " YANIK KIŞLA yapılırken kerestesi hemen bitişiğinde başlayan ormandan temin edilmiştir." Bugün Kırklareli'nde oturan birçok kişi YANIK KIŞLA'nın nerede olduğunu, bir semte adını verdiğini bilmezler. Ali Rıza Dursunkaya'nın anlattığı o orman nerede şimdi? Demek ki Kırklareli'nin çevresi değişikliğe uğramıştır. Devam edelim: Şehrin Batısında geçmişte billur gibi akan, insanların suyunu içtikleri, balık tuttukları İNCİDERE bugün B..ca DERE olmuş, dere suyu ile birlikte değiştiği gibi derenin çevresi de değişmiştir. Oysa İncidere bir sayfiye yeri idi. Keza İstasyon Çevresi de öyle idi. İnsanlar Mart Dokuz'u yani Nev'Ruz' orada kutlarlardı. Görülüyor ki İstasyon Çevreside değişmiştir. Balkan savaşında Almanların gönderdikleri iki uçağın inip de kalkamadıkları alan bugün ATATÜRK STADYUMU'dur. O semt de değişmiştir. Bugün İmam Hatip Okulu olan bina 1940'lı yıllarda Kırklareli'nde oturanlara en uzak yer, olarak gelirdi. Okul olarak yapılan bu yere çocuklarını göndermemek için direnmişlerdir. Bugün şehir Karahıdır'a uzanmıştır. Demek oluyor ki şehrin güney çevresi de değişmiştir.
Yazıyı uzatmaya gerek yok. Kendimize soralım; O halde ÇEVRE dediğimiz şey nedir?
Bilimsel tanımını bilmem, benim tarifime göre ÇEVRE, bizi kuşatan canlı ve cansız maddi varlıkların kapladığı alandır. "Bazen Çevremize bir bakalım'' deriz. Baktığımızda birtakım varlıklar görürüz, işte çevreyi oluşturan bizi kuşatan onlardır. Biz onlarla beraber çevreyi oluştururuz. Bu varlıklar canlı cansız olabilir, görmediğimiz karınca, yılan, köstebek, en ufak kum tanesi, kuşlar ve hulasa ne varsa canlı ve cansız ne görüyorsanız bütün bu varlıklar çevreyi oluşturan, bizi kuşatan şeylerdir. Anladığım kadarı ile Endüstri Mühendisi Ayşen Eren kent tarihi yazılırken çevrenin de yazılması gerektiğini söylemek istemektedir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol