Kaç yıl oldu bilmiyorum ama Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Kırklareli İl Temsilcisi Öğretim Görevlisi Aziz Dostum Münür Saygın ile Açıköğretim Bürosu’nda sohbetimizi sürdürüyoruz. Bu sohbetlere zaman zaman ilgi duyanlar da katılıyorlar. O zaman daha büyük boyutta bilgi alışverişi oluyor. Demek istiyorum ki dereden tepeden söz etmiyoruz, kendimizce ekonomik bulduğumuz projeleri bir uçtan konuşup tartışma konusu yapıyoruz. Bu yazıyı yazdığım geçen Perşembe günü Demirköy Kaymakamı Köprülü Hamdi Bey'in milli mücadeledeki kahramanlığını konuştuk. Daha sonra Edirne Orman İşletme Müdürlüğü’nün Değirmendere Köyü’nde meydana getirdiği 95 hektarlık ceviz ağacı projesine değindik, Münür Saygın'ın cevizlik yapabileceği tarlalarını değerlendirdik. Münür Saygın öteden beri mülkiyetindeki bazı tarlaları cevizlik haline getirmeyi düşündüğünü bilmekteyiz. Münür Saygın bir TEMA mensubu ve ÇEVRECİ olarak ekonomik düşünmeyi öne çıkaran bir eğitimcidir. Kırklareli'nin geçmişini de iyi bilmekte, tarihi ceviz ve meyve bahçelerini bilmektedir, toprağı sevmektedir, çiftçi bir aileden gelmektedir.
Bizim AÇIKÖĞRETİM SÖYLEŞİLERİMİZ kendimizle, Kırklareli ile ilgilidir. Ekonomik Kaynak yaratma düşüncesini yaymak istiyoruz. İhtiyaçların artması, çiftçiliğin daha fazla sermayeye ihtiyaç göstermesi çiftçiyi daha fazla yatırım ve üretim için tetiklediği sohbetlerimizde mutabık olduğumuz bir gerçektir. Halkın önüne düşmek gerekir, son yıllarda halk çiftçilikte masrafların üstünde üretim gerçekleşmediği takdirde çiftçiliğin zarar yazdığını iyice görmüş ve anlamış bulunmaktadır. Bu nedenledir ki tarım kesiminde bir kıpırdama, bir hareket dikkati çekmektedir. Daha akılcı, daha gerçekçi, daha pragmatik bir tarım politikası izlemek gerektiği ortaya çıkmıştır. Artık alışılagelmiş çiftçilik geçerli değildir. Ektiklerimizi, biçtiklerimizi, çeşitlendirmek gerekir. Niye tarlalarımızın birkaç parçası kirazlık, meyvelik, cevizlik olmasın? Türkiye tarımsal potansiyeli yüksek bir ülkedir.
Bir yanlışımızı düzeltmemiz lazım alıştığımız şekilde yaptığımız çiftçilik, hayvancılık ileri anlamda çiftçilik değildir. Nasıl bir çiftçilik yaptığımızı elde ettiğimiz üretim göstermektedir. Türkiye kendini besleyemediğine göre tarımda çalışma yöntemlerimizi, alışkanlıklarımızı gözden geçirmek, daha verimli yolu bulmak zorundayız. Çiftçi şu an bu noktada özeleştiri yapmakta, üretimini yaptıklarını çeşitlendirmeyi düşünmekte, ek işletmeleri devreye sokmaktadır. Bu yazdıklarım bizim konuştuklarımızdır. Tabii konuşmak yetmiyor, uygulama yapmak gerekiyor. Çiftçi biliyorsa uygulama yapmaktan kaçınmaz diye düşünüyoruz.
Kırklareli’nin genel özelliklerinden biri, "DÜŞÜNÜR FAKAT DÜŞÜNCESİNİ EYLEME(HAREKETE) GEÇİRMEZ. Olay arada düğümlenmektedir. Yani DÜŞÜNCE VAR EYLEM YOK, PARA VAR YATIRIM YOK." Peki bu durumda ne gerekiyor? Kendimizi değiştirmemiz, düşüncemizi revize etmemiz, akılcı ve gerçekçi olmamız gerekiyor. Eski düşünce şeklimizi değiştirmemiz, yaptığımızı, elde ettiğimizi sorgulamamız lazım. Daha iyi, daha güzel, daha kaliteli nasıl olabilir? Bu düşünceyi çalışmalarımızın başına koymak zorundayız. Yani daha iyi düşünmek için zaman ayırmak, zamanı kullanmak gerekiyor.
Velhasıl kendimizi değiştirmemiz gündemde olmalıdır. Biz değişmedikçe işimiz de, ürettiğimiz de değişmez. Sattığımız hep aynı kalmaya mahkumdur. Bu ilerlemenin önünü tıkamak demektir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol