Her ne kadar benim için 'değmez, yakışmaz' olsa da; gerek parti içi gerekse partiler arası öyle (çirkin demeye dilim varmıyor) bir yarış var ki anlamaya benim kapasitem yetmiyor. ''Eski CHP"lilerden Mustafa Karaca üstadımız Kırklareli'ndeki hayal kırıklığı ile sonuçlanan adaylık yarışı ile ilgili, sahibi ve yazarı olduğu 'Sarantalı Köylüm Gazetesi'nin İnternet sayfasında, CHP Genel Başkanı ve Genel Merkeze hitaben 'Biz Bu Golü Saymayoz' başlıklı öyle güzel bir yazı yazmıştı ki... Spordan bir örnek vererek özetle şöyle diyordu: 'Isparta-Burdur futbol maçında hakem Burdur lehine hatalı biraz da kasıt kokan penaltı kararı verir, yenik duruma düşen Isparta'lılar başlar bağırmaya: Biz bu golü saymayoz... Karşıdan cevap: Sayceniz, sayceniz... CHP Kırklareli'de kalesinde ofsayt kokan bir gol görüverdi'... (Kale tabirini sevmem demiştim de, sportif anlamlı olanı hoşuma gitti.)
Sayın Mustafa Karaca son derece kibar, olgun, aydın, hoşgörülü biri, bizim fikir yapımız ve hukukumuz farklı. Partilimiz olmasa da beğendiğimiz adayın şahsına oy verebiliriz. O, 'Eski CHP li' kimliği ile; 'sosyal demokrasinin gereği olarak ön seçim olmalıydı' fikrini savunuyor da, yeni CHP de işler öyle yürümüyor işte. Ben Sayın Karaca'ya 'Sayceniz, Sayceniz' başlıklı bir yazıyla hitap etmek isterdim ama, kendilerinin eleştirilmesine tahammülü olmayanların başkalarına eleştiri diye direkt hakaret etmeleri yüzünden yazmadım, zaten gol de sayıldı.
Yerel teşkilatlarla genel merkez arasında köprü olması, tabandaki talep ve eğilimleri tavana iletmesi gereken Milletvekillerinin kendi istedikleri adaylarda diretmelerinin sebep olduğu sıkça dillendirilen, aylar süren bu süreçte neler yaşandı bilmiyorum. Bildiğim şey; mevcut başkan 'hem seçim kazanmış başkan'dı, hem 'dere geçerken at değişmez' diyerek kendinden emindi. 'Yukarıdakiler' görevden aldıktan sonra 'demokratik yolla' tekrar İl Başkanı seçilen ve bana da; 'taban değişim istiyor' diyen Vecdi Gündoğdu koltuğunu feda ederken yerel örgüte ve ön seçime güveniyordu. Aylar önce koltuğunu feda eden Ünal Başkur projeleriyle göz doldurmaya çalışırken, Kadir Gökçe Projelerinin üzerine tecrübesini koyup; temayül yoklamalarında önde olduğunu, olası bir ön seçimde partililerin kendisini destekleyeceğini dolayısıyla genel Merkez'inde bunu göz ardı etmeyeceğini umuyordu, ne de olsa CHP kültürü bunu gerektiriyordu ama olmadı. Ne at kaldı ne süvari, ne proje etkili oldu ne tecrübe. Genel Merkez darbesi herkesi, her şeyi ezdi geçti. Eğer bu plan baştan belliyse bu adaylar neden bu kadar boş yere mücadele ettirildi? Yoksa bazı fısıltılara göre gerçekten bilerek bir tasfiye süreci mi yaşandı?
Belediye başkan adayının açıklandığı gece sosyal medyada yayınlanan bir görüntü beni gerçekten üzmüştü. Belediye başkanı, milletvekili ve taraftarları... Sanki bir felaket sonrası gibi hal vardı. Hiç kimse yapılan atamayı beğenmiyor, kabullenmiyordu. Sonra istifa sarsıntıları başladı, keşke özellikle siyasette erdemli bir eylem olan istifa seçeneği bu kadar ucuzlaştırılmasaydı. Bence ilimizin bu konudaki en önemli şahsiyeti eski belediye başkanı Yılmaz Şeşen'dir ki; bu gün hala herkesin seçilebilmek için bu kadar uğraştığı bir makamı ne sebepledir bilmiyorum da seçilmiş olmasına rağmen elinin tersiyle itmişti. Ben onu şahsi olarak tanıdığımda bu olaydan dolayı özellikle tebrik etmiştim. CHP genel başkanının sıkça vurguladığı; 'temiz ve dürüst' siyaset için böyle temiz siyasetçilere ihtiyacımız var da nerdee...
'Çirkin pazarlıklar', 'atanmışlar' söylemleri başladı, parti binaları basıldı. Birçok CHP'li; Sarıgül'ün partiyi ele geçirdiği suçlamasında bulundu, Genel Başkan istifacılara ve protestoculara resti çekti. Nasıl olduysa bizde bazı istifalar yirmi dört saat sonra geri çekildi, birlik görüntüsü verilmeye çalışıldı.
Ben ve birçok kişi ilimizdeki belediyeciliğin başarısız olduğunu savunduk. Cavit Çağlayan'ı destekleyen CHP'li dostlarımızın da bu anlamda pek memnun olduklarını sanmıyorum da onların genel olarak savundukları şey; başarısız olsa da en azından özellikle dürüst olduğu şeklindeydi. Resti çekerken: Arkadaşlar; partimizin yeni yüzlere ihtiyacı var, kadın adaylara ihtiyacı var diyen Sayın Genel başkanın ifadeleriyle ilimizdeki uygulamanın ne alakası var. Ben listelere giren adayların hiç biri hakkında kesinlikle yorum yapamam yapmam. Hep çok azını hem de çok az tanıyorum, haklarında fikir yürütmek haddime değil. Bizim kültür aleminden kalem ehli, aday adayı olup seçim için bizden de destek bekleyen, destek sözü de verdiğimiz dostlarımız vardı. Herkes gibi ister istemez onların adını orada görebilmek umuduyla listelere baktığımda herkes kadar ben de üzüldüm. Üzüntüm şahsımla ilgili değil, aydınlığıyla övünülen kentte hiç olmazsa kültür temsilcisi bir adayımızın o listelerde yer almasını isterdim. Yeni yüzlere ihtiyaç olunan bir dönemde milletvekilini belediye, belediye başkanını İl Genel Meclisi başkanlığına aday göstermek halk diliyle attan inip eşeğe binmek gibi geliyor bana. Bunca kırgınlığı aşıp birliktelik sağlayacak bir CHP yi de takdir etmek kalır.
sairmehmet39@hotmail.com
0 539 839 75 78
Güzel özetlenmiş. Bu yazıdan sonra gerçekten şunu düşündüm.Vecdi ile Başkur'un projelerini biraz da olsa biliyoruz.Özellikle Başkur daha aday adayıyken mahalle mahalle dolaşıyordu.Karakaş mahallesinde de ağırladık kendisini mesela.Adam anlatıyordu.Vecdi öyle.Kadir Gökçe'yi bilmeyen yok.Adam bırak halka proje anlatmayı başbakan Kırklareli'ne geldiğinde onun bile karşısına çıkıp projelerinin olduğu dosyayı verip acil olanları işaret etmiş destek istemişti.Bu bazılarına tuhaf gelebilir ama anamuhalefetten aday birinin başbakana bile "Kırklareli'nin sorunlarına çare ararken" fikirlerini aktarması bence değerli bir girişimdi.Olay siyaset değil hizmet vermekse kimle işiniz kolaylaştıracaksanız -ki devletin gücünü de almak neden kötü olsun- ondan da yardım beklemek yalnış değil.Kırklareli bunu hep siyasi çekişmelerle yorumladığı için devlet desteğini hep elinin tersiyle itmiştir bana göre. Fakat şu durumda ben Kesimoğlu'nun bir tane bile benim projem şu dediğini hala bilmiyorum. Hala herşeyi siyasetçi refleksleriyle yürütmesinden belli bu durum.İlkelersloganlarchp.nin Kırklareli'deki kemiksel algısı ötesinde söylediği bir hizmete dair söz duymadım. Bu arada mhp adayı bile onlaradn daha iyi tanıtıyor ve halka birşeyler söylüyor.Kaldı ki en büyük yarış içinde oldukları Minsolmaz ekibi de sokak sokak geziyor ama gezerken siyaset dışında hizmet anlatıyor. Bu seçimde de elbet siyasetle ilgili reflekslerimiz öne çıkacaktır.Ama keşke adayların bu şehre siyasetleri dışında ne verebileceklerini değerlendirebilecek olsak.Kırklarelimiz Edirne'yle Tekirdağ'a bakıldığında çok gerilerde görünüyor malesef.