Bu hafta çok önemli bir konuda gelen soruya cevap vererek açıklık getireceğiz inşaAllah.
Sual: Resulullah'ı Müslümanların gözünde küçültmeye çalışan bir ilahiyatçı, bu konudaki hadis-i şerifi gizleyip, (Kâfir olan Azer'in, İbrahim Peygamber'in üvey babası ve amcası olduğunu söyleyen âlimler varsa da, bizim için Kur'anın görüşü geçerlidir. Kâfir Azer, İbrahim Peygamber'in öz babasıydı) diyor. İslam âlimleri, Kur'anın hükmüne aykırı mı konuşuyorlar?
CEVAP: Sıradan bir Müslüman bile Kur'an'ın hükmüne aykırı konuşmaktan sakınır. İslam âlimleri niye Kur'ana aykırı konuşacak ki? Bu sapıkların derdi, Azer'in kim olduğu değildir. Maksatları, (Yalnız Kur'an) diyerek Peygamber efendimizi devreden çıkartmaktır. Onun vârisleri olan İslam âlimleri köprüsünü yıkmaktır. Bu köprüler yıkılınca, bu gemi batırılınca, Müslümanlar kendiliğinden boğulur.
(Kur'anın görüşü) diye çıkış yapmak mezhepsizlik taktiğidir. Görüş, insanlara mahsustur. (Kur'anın görüşü) denmez, (Kur'an-ı kerimin hükmü) denir.
Bunların daha başka taktikleri de vardır. Mesela herhangi bir bid'at ehlini, büyük bir zat olarak gösterebilmek için, onu gerçek büyük zatların arasına sokup takdim ederler. Mesela, (Ebu Hanife, İmam İbn-i Teymiyye ve Gazalî gibi büyük zatlara dil uzatılmaz) derler. Burada sapık İbni Teymiyye, iki büyük zat arasına sokuşturulmuştur. Bir Maocu da aynı taktikle, (Fatih ve Mao gibi büyük zatların kıymetini bilmeli) demişti. Onun derdi Fatih değildi, Mao'yu övebilmek için Fatih'i onun yanına koymuştu. (Âlimler öyle söylüyor, ama Kur'an böyle söylüyor) diyerek, sanki Ehl-i sünnet âlimlerinin Kur'ana aykırı konuştukları hissini vermeye çalışıyor. Bu hususta Peygamber efendimizin ne buyurduğunu niçin yazmıyor? Maksadı, gerçeği gizleyip zihinleri bulandırmaktır. Peygamber efendimizin bütün dedelerinin temiz birer mümin olduğu, âyet ve hadislerle sabittir. Bunun aksini söylemek, Resulullah'a açıkça düşmanlıktır.
Tevbe sûresinin 28. âyetine göre müşrikler necis yani pistir. Peygamber efendimiz ise, bütün dedelerinin temiz olduğunu bildiriyor. Şuara sûresinin 219. âyetinde, (Vetekallübeke fissâcidîn) buyuruluyor. Tefsir âlimleri, bunun, (Senin nurun, hep secde edenlerden dolaştırılıp sana ulaşmıştır) demek olduğunu ve bütün ana babalarının mümin olduğunu gösterdiğini bildirmişlerdir.
Mevahib-i ledünniyye kitabında, Resulullah efendimizin "sallallahü aleyhi ve sellem" bütün dedelerinin temiz birer mümin olduğunu bildiren hadis-i şerifler ve İbni Abbas hazretlerinin şu sözü naklediliyor:
(Seni, bir peygamberin neslinden diğer bir peygamberin nesline naklettim. Yani senin soyun peygamberler silsilesidir. Bir babanın iki oğlu olsa, peygamberlik hangisinde ise, Resulullah ondan gelmiş demektir.)
Birkaç hadis-i şerif de şöyledir:
(Allahü teâlâ, İsmail evladından, Kinane'yi ve onun sülalesinden Kureyş'i beğendi, seçti. Kureyş evladından da, Haşimoğullarını sevdi. Onlardan da, beni süzüp seçti.) [Müslim]
(Her asırdaki insanların en iyilerinden dünyaya getirildim.) [Buharî]
(En iyi insanlardan vücuda geldim. Silsilem, dedelerim en iyi insanlardır.) [Tirmizî] (İçlerinde kâfir olsaydı, en iyi insanlar denmezdi. Kâfire iyi insan denmez.)
(Allahü teâlâ, Arabistan'daki seçilmişlerden beni seçti. Beni her zamandaki insanların en iyilerinde bulundurdu.) [Taberanî] (Bu hadis-i şerif de, kâfir olan Azer'in Resulullah'ın dedelerinden olmadığını bildiriyor.)
(Dedelerimin hiçbiri zina etmedi. En iyi babalardan, temiz analardan geldim. Dedelerimden birinin iki oğlu olsaydı, ben bunların, en iyisinde bulunurdum.) [Mevahib] (Zina küfrün yanında solda sıfır kalır, zina sadece günahtır, ama küfür kâfirliktir. Resulullah'ın soyunda zina eden bir baba olmadığına göre, kâfir baba nasıl olur? Bu hadis-i şerif de kâfir Azer'in İbrahim aleyhisselamın babası olmadığını göstermektedir.)
(Hazret-i Âdem'den babama kadar hep nikâhlı ana babadan geldim. Ben ecdat olarak sizin en hayırlınızım.) [Deylemî]
(Soy bakımından da insanların en şereflisiyim. Öğünmek için söylemiyorum.) [Deylemî] ("Hakikati bildiriyorum, hakikati bildirmek vazifemdir, bunları söylemezsem vazifemi yapmamış olurum" demektir. Bir insanın soyunda kâfir varsa, kâfire iyi insan denmez. Bu hadis-i şerif de, kâfir olan Azer'in Resulullah'ın dedelerinden olmadığını açıkça göstermektedir.)
Enam suresinin 74. âyetinde, (İbrahim, babası Azer'e dediği zaman...) buyuruluyor. Bir kimsenin iki ismi olup, birlikte söylenince, birinin meşhur olmadığı, ikincinin meşhur olduğu anlaşılır. Meşhur olmayan birincisindeki kapalılığı açıklamak için ikincisi söylenir. Hazret-i İbrahim iki kimseye baba demektedir. Biri kendi babası, diğeri de üvey babası ve amcası olan kimsedir. İcaz, belagat ve fesahat kaidelerine göre, âyet-i kerimenin mânâsı, (İbrahim, ismi Azer olan babasına dediği zaman…) demektir. Böyle olmasaydı, sadece (Azer'e dediği zaman) veya (Babasına dediği zaman) demek yetişirdi. Eğer Azer kendi öz babası olsaydı, "babası" kelimesi fazla olurdu. Türkçede de (Babam Ali geliyor) denmez, (Babam geliyor) denir. (Hasan babam geliyor) denirse, bunun üvey babası veya kayınpederi yahut baba denilen bir zat olduğu anlaşılır. Demek ki kâfir olan Azer, babasından farklı bir kimsedir.
Kur'an-ı kerimde amcaya da, baba denilmektedir. Hazret-i İsmail, Hazret-i Yakub'un amcasıdır, fakat Kur'an-ı kerimde (Amcan İsmail) denmiyor, (Baban İsmail) deniyor. Çocukları, Hazret-i Yakub'a (Babaların İbrahim ve İsmail ve İshak...) diyor. (Bekara 133) Yani, (Baban İbrahim, baban İsmail ve baban İshak) deniyor. Bir kimsenin üç tane babası olur mu? Hazret-i İsmail, Hazret-i Yakub'un amcasıdır, babası değildir. Babası olmadığı hâlde babası deniyor. Demek ki hakiki baba değildir. Baba denilen başka biridir.
Tefsirlerde de, amcaya baba denildiği bildirilmektedir. Peygamber efendimizin yaşlı köylüye, amcaları olan Ebu Talib'e ve Hazret-i Abbas'a baba dediği, çeşitli muteber kitaplarda yazılıdır. Onlara baba dediği için öz babası olmuş olmuyorlar. İbrahim aleyhisselam da, (Azer babam) demekle, Azer'in hakiki babası olmadığı anlaşılmaktadır.
Yalnız Araplarda değil, çeşitli milletlerde de, amcaya, üvey babaya, kayınpedere ve yardımsever zatlara, baba demek âdettir. İnsanlara iyilik eden, onları himayesine alan kimselere mecaz olarak, (Baba adam), (Fakir babası) dendiğini hepimiz biliriz. Yaşlı kimselere de hürmeten (Baba) denir. İmam-ı Süyûti hazretleri de, Kitabüd-derc-il-münife isimli kitabında Azer'in Hazret-i İbrahim'in amcası olduğunu ispat etmektedir.
Sorularınız ve görüşleriniz için : mustafaruzgar22@hotmail.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol